İşte Bu Doktor İndir
Stres ve kaygı kelimeleri genellikle birbirinin yerine kullanılmaktadır. Bu yazıda, temel farklılıklara ve stresli olup olmadığınızı veya bir anksiyete bozukluğunuz olup olmadığını bilmenin neden hayati önem taşıdığını fark edeceksiniz. Hem stres hem de kaygı bazı ortak semptomları taşır. Karnınızdaki kemirme hissi, terleyen avuç içleri, kendinizi huzursuz hissetmeniz, ağızda kuruluk, ateş basması veya mide bulantısı bunlar hem stres hem de kaygı ile yaşanan belirtilerdir. Bu belirtileri zaman zaman yaşamak çok doğaldır. Bunlardan bazıları, algılanan veya gerçek bir tehditle karşılaştığımızda salınan adrenalinin yan etkisi olarak ortaya çıkar. Fakat stres ve kaygı arasında bazı benzerlikler olsa da, önemli farklılıklar da vardır. Stres nedir? Stres, bir tehdide veya rahatsız edici duruma vücudumuzun verdiği ilk tepkidir. Stresi yaşayan  insanlar genellikle stres etkenlerinin üstesinden gelebilirlerse stres düzeylerinin düşeceğinin farkındadırlar. Bu yaklaşım stresi tetikleyin bir ya da birkaç etken varsa işe yarayabilir. Fakat; görünüşte küçük olan birçok stres etkeninin “damla damla” birikmesiyle kartopu benzeri bir yapıya ulaşmasıyla kronik strese neden olabilir. Örneğin bireyler; düşük benlik saygısı veya yaşamlarında değişiklik yapabileceklerine dair düşük güven gibi içsel stres tetikleyicileri geliştirebilirler. Bu küçük gibi görünen stres durumu kısa zamanda ele alınmazsa, stres kaynakları yaygın hale gelerek yaşamın dört bir tarafını kaplayabilir ve dolayısıyla tedavi edilmesi çok daha zorlayıcı olabilir. Kaygı nedir? Anksiyete bir diğer adıyla kaygı; bariz bir stres kaynağı olmadığında sahip olduğumuz bir dizi duygu durumudur. Kaygılıyken genellikle neden endişeli hissettiğimizi bilmeyiz, ancak vücudumuzda kalp çarpıntısı, gergin hissetme, odaklanamama ve kendimizi kontrol edememe gibi birçok belirti görülür. Anksiyete genellikle aşırı korku ve ne olabileceğine dair endişe ile karakterizedir ve genellikle tam olarak saptayabilecekleri belirli bir neden olmadığı için bireyler için fazlasıyla sinir bozucu olabilir. DSM -V kapsamında yer alan bazı anksiyete türleri; OKB, Fobiler, Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Sosyal anksiyete, Performans Kaygısı, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Panik Bozukluklar olarak sıralanabilir. Stres ve Kaygıyı Ayırt Etmeli Miyiz? Stres, genellikle yaşam tarzınızdaki değişikliklerle ele alınabilir. İş yerinizde mesainiz bittiğinde veya günlük işlerinizi bitirdiğinizde kendinizi çok daha iyi hissetmeye başlayabilirsiniz. Stresten farklı olarak anksiyete çok nadiren sadece yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgilidir. Anksiyete bozuklukları tedavi edilmediği takdirde, bireyleri zayıflatıcı hale getirebilir. Anksiyete bozukluğu yaşayan insanlar kendi durumlarını genellikle “baş edilemez” bulduklarını söylemektedir. Anksiyete bireyin hayatını, bir zamanlar keyif aldıkları aktiviteleri yapamayacak veya işe gidemeyecekleri kadar etkiler. Araştırmalara göre depresyon, anksiyete bozukluğuna sahip bireyler için yaygın bir ek hastalıktır (komorbidite). Bu durum bazı zamanlarda doğru tedavi seçeneğini bulmayı zorlaştırabilir. Bununla birlikte, kronik stres kartopu halini almaya başladıkça stresle başa çıkmak da zorlaşacaktır. Bu durum sizi bir anksiyete bozukluğu veya depresyon geliştirmeye daha duyarlı hale getirir. Stres için psikoterapi haricinde yapabileceğiniz bazı pratik davranışlar; alkol alımını azaltmak ve sizi rahatlatan egzersizleri daha fazla yapmak gibi yaşam tarzı değişikliklerini içerir. Stresle başa çıkmada güçlük yaşıyorsanız veya anksiyete bozukluğuna sahip olduğunuzdan şüphe duyuyorsanız size uygun tedavi seçenekleri hakkında bilgi ve randevu almak için 0 (850) 474 19 95 numaralı hattı arayabilirsiniz.