İşte Bu Doktor İndir

   BU ÇALIŞMA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ PDR BÖLÜMÜNDE YER ALAN 8 ÖĞRENCİ TARAFINDAN, 2022 YILINDA RPD4016 REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA SEMİNERİ DERSİ GEREĞİ HAZIRLANMIŞTIR. AŞAĞIDA ÇALIŞMANIN BİR KISMI YER ALMAKTADIR:

   İnsanlar, varoluşlarından bu yana düzenli olarak spor faaliyetleri içerisindedirler. Zihinsel teknik ve fiziksel yeteneklerin bir araya geldiği aktiviteler olarak adlandırabileceğimiz spor, geçmişten günümüze çeşitli şekillerde evrilerek karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde ata binmenin “binicilik”, kılıç savaşlarının “eskrim” olarak adlandırıldığını göz önünde bulundurursak, sporun çok uzun bir geçmişi olduğu söylenebilir.  Sporun bir faaliyet ve turnuva olarak ilk karşımıza çıkışı kesin olarak saptanamamakla birlikte, Yunanlıların tarihinin M.Ö.776 yılında başlamasından dolayı olimpiyatlara ait verilerin, bu tarihte Olimpia şehrinde düzenlenen, Antik Yunan Olimpiyatlarına hatta daha da öncesine dayandığı bilinmektedir (Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi). Bugün farklı spor dallarında düzenlenen turnuva ve müsabakalar vasıtasıyla insanlar din, dil, ırk ve sınıf ayrımı olmaksızın etkileşime girerek sosyalleşmektedirler. Bu sosyalleşmenin bir sonucu olarak da etrafında büyük kitleler oluşturan spor dalları ve sporcular ortaya çıkmaktadır.

Büyük hayran kitleleri kimi zaman futbol stadyumlarında, kimi zamansa salon sporlarında sporcu ve spor takımlarını desteklerken, bu destek büyük bir mücadele ve aynı zamanda ekonomi yaratmıştır. Birbirleriyle amansız mücadele içerisinde olan sporcular bilimin ve teknolojinin de nimetlerini kullanarak her geçen gün daha ileriye gitmekte, sporu daha profesyonel hale getirmektedirler. Bu mücadele içerisinde sporcuların gelişimi ve performansında çok çeşitli psikolojik etmenler de ortaya çıkmaktadır. Hayranlarının yoğun desteğini arkasında hisseden sporcular aynı zamanda destekçilerinin tepkileriyle de başa çıkmak zorunda kalmaktadırlar. Bir futbol müsabakası esnasında stadyumu dolduran taraftarlar alkış ve tezahüratlarla takımını destekleyip oyuncuların performansını arttırmayı, rakip takımın da konsantrasyonunu bozarak sonuçta galip gelmeyi istemektedir. Bu iklim içerisinde sporcular verilen destek ile performansını arttırmak ve gösterilen tepkiden etkilenmeden mücadelesine devam edebilmek için psikolojik desteğe ihtiyaç duyarlar. Sadece takım sporlarında değil, bireysel spor dallarında da sporcular yaptığı işe en üst düzeyde odaklanmak ve başarıya ulaşma noktasında karşılaştığı engellerle baş edebilmek için psikolojik desteğe ihtiyaç duymaktadırlar.

Sporcuların yaşadıkları çeşitli zorluklar ve mücadeleler, spor psikolojisi alanında çalışmaların yapılmasına yol açmıştır. Bireylerin zihin ve beden arasındaki dengeyi kurmaları önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Sporcular bu dengeyi kurabilmek için birçok faktörlerden etkilenebilmektedirler. Motivasyon, stres, takım ruhu, seyirci dinamiği, psikolojik dayanıklılık vb. faktörler bu faktörlerden birkaçı olarak karşımıza çıkmaktadır. Takım sporlarında da bireysel sporlarda da önemli faktör olarak karşımıza çıkan psikolojik dayanıklılık, diğer faktörlere göre ruh halini belirlemede oldukça etkilidir. Psikolojik dayanıklılığı yüksek olan bireyler en yüksek performanslarına ulaşma aşamalarında diğer bireylere göre daha emin ve daha sağlam adımlarla ilerleyebilmektedirler.

Spor psikolojisinde sporcuların dayanıklılıkları kadar antrenörler, seyirci dinamiği, takım ruhu gibi faktörler de önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sporcular kendi psikolojik sağlamlıkları, uyku düzenleri, beslenme alışkanlıkları motivasyon kaynakları, özgüven ve stres yönetimleri gibi kişisel etkenlerin yanında küresel ve çevresel etkenlerden de etkilenmektedirler. Bu faktörler spor dallarına göre çeşitlilik gösterirken dünya çapınca spora duyulan ilginin fazlalığından dolayı seyirci etkisi diğerlerine göre daha önemli bir faktör olabilmektedir. Günümüz toplumlarının spor yapmaya ve izlemeye duyulan ilgisinin artması çağdaş sosyal hayatın ayırt edici özelliklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dil, din, ırk ve cinsiyet ayrımı olmadan tribünler ve televizyonların başında dünyanın her tarafından milyonlarca insanı aynı anda toplayabilen başka bir alan olarak varlığını sürdürmektedir (Yetim, 2000). Bu ilginin bir etkisi olarak da sporcuların psikolojisi, çeşitli alanlarda çalışmalara sebep olmuştur. Bu çalışmanın amacı spor psikolojisi adı altında sporcuların yaşadıkları zorlukları, mücadeleleri, etkilendikleri olayları, spor psikolojisinin yoğunlaştığı çalışma alanlarını kapsamlı bir şekilde araştırarak sunmaktır.

  1. SPOR PSİKOLOJİSİ

Psikoloji, canlıların davranışları ve zihinsel süreçleri üzerine eğilen birçok alt dalı bulunan pozitif bilimlerden bir tanesidir. Spor psikolojisi de bu alt dallardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Spor psikolojisi spor faaliyetleri içerisinde bulunan her bir ferdin psikolojisi ve bu fertlerin ilgilendikleri spor dallarındaki performanslarının maksimum dereceye ulaşması ile ilgilenir. İnsan bedeni ve ruh sağlığı arasındaki ilişkinin varlığı geçmişten günümüze birçok çalışma ve deneyimle ortaya konmuştur. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ruh sağlığı ve beden arasındaki güçlü bağlantıya “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” sözüyle dikkat çekmiştir.

Spor psikolojisi akademik bir disiplin olarak gelişmesinden bu yana iki şekilde görülmüştür: İlki psikoloji ilkelerinin spora ve fiziksel aktiviteye uygulandığı uygulamalı bir psikoloji, ikincisi ise biyomekanik gibi spor biliminin diğer alt disiplinleri ve bunların teorileri, yapıları ve ölçüleri hakkında bilgi gerektiren spor biliminin bir alt disiplini olarak egzersiz fizyolojisidir. İlk görüşü benimseyenler, psikolojik teoriyi anlamak ve psikolojik ilkeleri uygulamak için bir ortam olarak spor ve fiziksel aktiviteye odaklanma eğiliminde olmuşlardır. İkincisini benimseyenler ise spor bağlamında davranışları gözlemlemeye, açıklamaya ve tahmine odaklanma eğilimindeydiler (Weinberg ve Gould, 1999, aktaran Demir ve Turkay, 2021).

Spor psikolojisini araştıran diğer farklı yaklaşım; psikofizyolojik, sosyal psikolojik, davranışsal-bilişsel yaklaşımlardır. Psikofizyolojik yaklaşım kalp ritmi, beyin aktiviteleri, avuç terlemeleri ve kas aksiyonlarını psikolojik süreçlerde en geçerli ölçümler olarak görür ve bu fizyolojik önlemlerin kullanılmasını önerir. Sosyal psikoloji spor esnasında ortaya konan davranışların içerisinde bulunulan sosyal çevreden etkilendiğini varsayar. Son olarak bilişsel davranışçı yönelim ise sporcuların ne düşündükleri, güvenli, sakin veya gergin hissetmelerinin yani bilişsel-davranışsal süreçlerin başarıya etkisine odaklanır. (Biddle ve Mutrie, 2006, aktaran Demir ve Turkay, 2021).

Spor psikolojisinin terim olarak karşımıza çıkışı  modern olimpiyat hareketi kurucusu Pierre de Coubert olmuştur.  Coubert'in 1900 yılında yayınladığı "La Psychologie du support" adlı makale ve ölümüne değin sporun psikolojik etkileri üzerine yapmış olduğu çalışmalar bu alana önemli katkılar sunmuştur. Coubert'in yapmış olduğu bu katkıların yanında Spor psikolojisi özelinde kariyer yapan ve "spor psikolojisinin babası" olarak bilinen psikolog Coleman Griffith'tir.  İllionis Üniversitesi sporcularda olumlu etki yaratması için 1925 senesinde Griffith'e antrenörlerle çalışmasını söyledi. Bu çalışmanın ardından İllionis Üniversitesi Amerikan futbolunda iki ulusal şampiyonluk ve üç kere büyük onlu kupası kazandı. Griffith dünyadaki ilk spor psikolojisi laboratuvarını açıp burada dersler vermiştir. 1926 yılında yazmış olduğu "Psychology of Coaching" ve 1928 yılında yazdığı " Psychology of Athletics" adlı kitapları klasikler arasında kabul edilmiştir. (Atasoy, Şahinler ve Ün, 2019).

Türkiye’de ise spor bilimlerinin gelişimi ile birlikte spor psikolojisine olan ilgi artmıştır ve artmaya devam etmektedir. Türkiye’de spor psikolojisi 1943 yılında çevirisi yayınlanan “Sporun Fizyopatolojisi” kitabı ile birlikte başlamıştır. (Başer, 1998, aktaran Bayar, 2010). Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Süleyman Çetin Özoğlu 1979 yılında akademik biçimde spor psikolojisi çalışmalarının ilkini yapmıştır. (Ersöz, 2022). Günümüzde ise Türkiye’de spor psikolojisine olan ilgi ve bu alana yönelik çalışmalar gerek yüksek lisans gerek doktora çalışmalarında olmak üzere gün geçtikçe çoğalmaktadır. Her ne kadar spor psikolojisine yönelik çalışmaların tarihi eskiye dayansada çalışmaların sayısı ve çeşitliliği oldukça kısıtlıdır.