TİROİD KANSERİNDE;
Tiroid hastalıkları özellikle kadın nüfüsta, tüm toplumlarda çok yaygındır. Tiroid nodülü sıklığı yaklaşık %50-70, hatta iyot eksikliği olan bazı bölgelerde %90'lardadır. Nodüllerin yaklaşık %10'unun kötü huylu olma riski taşıdığı bildirilmektedir. Ultrasonografi tiroid nodüllerinin boyut ve özellikleri yanısıra kötü huylu olma olasılıkları konusunda önemli bilgi vermektedir. Ultrasonografik olarak yüksek riskli grupta değerlendirilen nodüllerde biyopsi veya cerrahi uygulanır. Tiroid kanserleri cerrahi ve sonrasında gerekli olgularda uygulanan Radyoaktif iyot ile tedavi edilebilir olan kanserlerdir. Erken tanı ve müdahale hastalık yaygınlığının önlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Radyoaktif iyot tedavisi halk arasında 'atom tedavisi' olarak bilinen, normal ya da kanserli tiroid hücrelerini hedefleyen radyasyon temelli bir tedavidir. Hedefe yönelik tedavilerin en eskilerinden olup yılların tecrübe ve bilgi birikimiyle güvenle uygulanabilen, yan etkisi çok az olan, çocuklardan ileri yaşlara kadar tüm yaş gruplarındaki hastalarımız tarafından rahatlıkla tolere edilebilen bir tedavidir.
PROSTAT KANSERİNDE;
Prostat kanseri, tüm dünyada erkeklerde en sık görülen kanser olup özellikle gelişmiş ülkelerde uzayan yaşam süresi nedeniyle sıklığında artış söz konusudur. Hastalığın erken tanısı ve yayılımının değerlendirilerek tedavi planının belirlenmesi kritik önem taşımaktadır. Pozitron Emisyon Tomografisi/Bilgisayarlı Tomografi (PET/BT) tüm vücutta hastalığın yaygınlığını, tedavi sonrasında yanıt durumunu belirlemede fonksiyonel ve morfolojik bilgiyi bir arada sunan, tanısal doğruluğu yüksek bir görüntüleme yöntemidir. Prostat spesifik membran antijeni (PSMA), prostat hücrelerine özgü bir moleküldür. Prostat kanserinde normal prostat hücrelerinin 100 - 1000 katı daha fazla bağlanma özelliğine sahiptir. Galyum68 PSMA PET/BT; hastalığın görüntülenmesinde, Lutesyum 177 ya da Actinium 225 PSMA ise prostat dışına yayılım göstermiş, hormonal tedavilere dirençli prostat kanserinin tedavisinde kullanılmaktadır. Radium 223 sadece kemiklere yayılım göstermiş prostat kanserinin tedavisinde uygulanabilmektedir. Bu tedaviler ile hastaların yaklaşık %50 - 70'inde kısmi ya da tam tedavi yanıtı sağlanabilmektedir. Kan hücrelerinde azalma en sık görülen yan etkidir. Ancak ileri yaş hastalar dahil olmak üzere güvenle uygulanabilen, yan etki düzeyi kemoterapiye göre çok daha az olan, tüm dünyada güncel uygulamada yer almış tedavi yöntemleridir.
NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERDE;
Nöroendokrin tümörler tüm kanserlerin % 0.5'ini oluşturan, ancak son yıllarda sıklığı artan nadir bir tümör tipidir. Büyük bir kısmı mide, barsak, pankreas ya da akciğer kaynaklıdır. Genellikle yavaş ilerleyen bu tümör grubunda hastaların %25'inde vücudun diğer alanlarına yayılım (metastaz) vardır. Erken tanı sonucu vücuda yayılım olmadan saptanırsa cerrahi ile tedavileri mümkündür. Ancak ameliyata uygun olmayan ya da metastaz yapmış olan nöroendokrin tümörlerde diğer kanserlerden çok farklı tedaviler uygulanmaktadır. Genellikle iyi seyirli olan bu tümörlerde ilaç tedavisi ile uzun yıllar hastalık kontrol altında tutulabilir. Ancak ilaç tedavisine direnç gelişmesi durumunda nöroendokrin tümörlere özgü radyoaktif maddeler sistemik tedavi mümkündür. Lutesyum 177 DOTATATE tümörün kendisi ve metastazlarının eş zamanlı tedavisine imkan veren radyasyon temelli, hedefleyici bir tedavidir. Olguların %30 - 70'inde farklı derecelerde tedavi yanıtı sağlanmaktadır. Galyum 68 DOTATATE PET-BT ise bu hasta grubunda hastalık yaygınlığını, evreyi belirlemek, tedavi sonrası yanıtı değerlendirmek amacıyla kullanılan en duyarlı ve özgün görüntüleme yöntemidir.
KEMİK METASTAZLARINDA AĞRI PALYASYONU;
Kanserin kemiklere yayılım gösterdiği durumlarda ağrı, hastaların yaşam kalitesini etkileyen en önemli durumdur. Ağrı tedavisinde ilaçlar dışında bazı girişimsel tedaviler de uygulanabilmektedir. Radyoaktif maddeler ile tüm vücudu etkileyen (sistemik) tedavi ile ağrının azaltılması ya da tümüyle tedavisi mümkün olabilmektedir. Geçmişten bu güne pek çok radyoaktif madde ile kemik metastazlarında ağrı tedavisi gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda Lu177 EDTMP, kanser tipinden bağımsız olarak kemik yapımını arttıran (sklerotik) türde lezyon oluşturan kemik metastazlarında ağrı tedavisinde kullanılabilmektedir. Bu tedavi ile tüm kemik kitlelerinin aynı anda radyasyon etkisi ile kontrol altına alınabilmesi mümkün olmaktadır. Gereken durumlarda tedavinin tekrarlanma imkanı bulunmaktadır. Kemik hedefli sistemik radyonüklid tedavinin avantajları; tüm metastaz odaklarının eş zamanlı tedavisinin mümkün olması, uygulama kolaylığı, yan etkilerin azlığı, diğer tedavilerle kombine edilebilmesi ve tekrar edilebilirliğidir. Yapılan çalışmalarda %70-100 hastada ağrı kontrolü sağladığı bildirilmektedir.
PRİMER VE METASTATİK KARACİĞER TÜMÖRLERİNDE;
Karaciğerin kendi hücrelerinden kaynaklanan ya da farklı organlardaki kanserlerin karaciğere yayılmasından kaynaklanan kötü huylu tümörlerin tedavisinde mikron boyutlarındaki cam ya da resin kürelere yüklenmiş radyoaktif maddeler (Yittrium 90) uygun hastalarda kullanılabilmektedir. Kasıktaki bir damardan karaciğerde tümörleri besleyen damar içine bu radyoaktif mikroküreler enjekte edilir. Tümörde yüksek düzeyde radyasyon etkisi sağlanırken normal karaciğer dokusu korunur. Verilen doz ile ilişkili olarak tümör hücrelerinin tümüyle öldürülmesi ya da tümör tarafından işgal edilmiş karaciğer alanının radyasyon ile yok edilmesi mümkündür.