Borderline Kişilik Bozukluğu Giriş
Sınırda Kişilik Bozukluğu: Bu kişilerde sürekli bir bunalım, uygunsuz araba kullanma, para gibi konularda sorumsuz davranma gibi özellikler gözlenmektedir. Kendilerini sürekli bir boşlukta hissetme ve kendilerine zarar verme eğilimindedirler. Kadınlarda daha sık görülmektedir. Toplumda görülme sıklığı ise yaklaşık % 2’dir.
Etiyolojisi
Borderline Kişilik bozukluğu etiyolojisinde biyolojik psikiyatri modelleri kalıtsallığın önemine vurgu yaparken, psikodinamik yaklaşımlar ise bazı kişilik patolojilerinde erken dönem travmatizasyonlarının, özellikle de çocuk istismarlarının etkili olabileceğini belirtiyor . Borderline Kişilik Bozukluğunun oluş nedenleri ile ilgili birçok kuram, genetik yatkınlık ile psikososyal ve çevresel etkenlerin etkileşimi olduğu yönündedir. Aile çalışmaları, borderline Kişilik Bozukluğunun kalıtsallığını desteklemektedir. Genetik yönü tanı kısmından ziyade dürtüsellik/agresyon ve duygulanım dengesizliği gibi semptom boyutlarıyla ilgili genetik açıklamalar getirilmektedir. Bu konuda aile, ikiz ve evlat edinme çalışmaları da bulunmaktadır .
Biyolojik faktör
Burada dikkati çeken iki önemli unsurdan bahsedebiliriz; duygulanım duygulanım dengesizliği ve dürtüsel agresyondur. Endofenotip çalışmalarıyla klinik gözlemler sonucunda borderline kişilik bozukluğu ile ilgili altta yatan genotiplerin ve yatkınlıkların belirlenebilmesi için patofizyolojik kökenleri aydınlatılmasına gidilmiştir. Borderline Kişilik Bozukluğunun formülasyonunun genetik olarak belirlenmiş olan duygulanım dengesizliği, dürtüsel agresyon, duygusal bilgiyi işlemleme değişikliği boyutlarının birbirleriyle etkileşimi olduğu söylenebilir . Dürtüsellik kalıtsaldır ve zamanla değişmez bu nedenle tedavilerin odak noktasında olmuştur. Borderline Kişilik Bozukluğunda , dürtüsellik genelde agresyon şeklinde görülür. Dürtüsellik; dikkatle ilgili, motor ve plansız olmak üzere 3 gruba ayrılır. Borderline Kişilik Bozukluğunda plansız dürtüsellik daha sıktır. Burada görülen öfke, agresyonun dürtüsel tipidir. Duygulanım dengesizliği, duygusal bilginin işlemlenmesi ve tanımlanması uygun sosyal etkileşimi olası kılan boyut olarak ayırt edilebilir. Yapılan çalışmalar ışığında dürtüsel agresyonun özellikle serotonerjik etkinliğin azalması ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir.
Borderline Kişilik Bozukluğunda üzerinde durulan önemli konulardan biri de serotonin düşüklüğü ile impulsivite arasındaki ilişkidir. Borderline Kişilik Bozukluğu tanısı alan şiddetli atak davranışları olan kişilerde BOS 5-HIAA düzeylerinin düşük olduğu, plazma testesteron düzeyi ile saldırgan eylemler arasında doğrusal bir ilişki olduğu ileri sürülmüştür .
Diğer kişilik bozukluklarında da olduğu gibi borderline kişilik bozukluğunda da hem genetik hem çevresel faktörler etkilidir. Farklı kişilik özellikleri için her iki faktöründe farklı oranlarda etkileri olabilmektedir. Kişilik özelliklerinin bazılarının düzenlenmesinde genetik faktörler daha güçlü etkiye sahipken bazıları ise daha çok çevresel faktörlerden etkilenir .
Psikopatolojik Yaklaşım
Borderline (sınırda) Kişilik Bozukluğu ile ilgili görüşlerin birçoğu, nesne ilişkileri ve psikanalitik görüş temsilcileri tarafından dile getirilmiştir. Bu kurama göre, bu bireylerin erken dönemde bakım verenleri ile ilişkilerinin zayıf veya bozuktur. Buna bağlı olarak kişiler arası ilişkilerde dorun vardır. Aşırı ve gerçek dışı beklentiler vardır. Bu uygunsuz beklentilerin süreğen bir şekilde, duygu ve davranışları belirlediğine inanılır .
Beck'in teorisine göre, kişinin 3 konuyla ilgili temel inançları; kendisi, diğer insanlar ve yaşamla ilgili olarak işlevsel değildir. Bu durum kişinin olayları algılama ve yorumlama biçimlerini değiştirir. Böylece hem davranışsal hem de duygusal yanıtlar etkilenir. Borderline Kişilik Bozukluğu olan kişilerde görülen 3 temel inanç önemli bir yere sahiptir. Bunlar; 'dünya tehlikeler ve kötü niyetlerle doludur', 'ben güçsüz ve zarar görmeye müsait biriyim' ve 'ben doğuştan kabul edilemez biriyim' dir. Beck’in teorisinde bu bireylerin bu düşünce çarpıtmaları ile gerçek dışı beklentileri olabileceği belirtilir. Ve ayrıca yapılan çalışmalarda Borderline Kişilik Bozukluğu olan bireylerin çocukluk dönemlerinde duygusal, cinsel ve fiziksel olarak kötü muameleye maruz kaldıkları bildirilmektedir .
Nöroanatomi ve Beyin Görüntüleme Çalışmaları
Borderline (sınırda) Kişilik Bozukluğunun etyolojisini belirlemeye yönelik görüntüleme çalışmalarında yeni bir yaklaşım görülmektedir. Limbik sistemin bir parçası olan hipokampus ve amigdala emosyonel durumların kontrolünde merkezi rol oynamaktadır. Duygulanım düzenlenme bozukluğunun sınır kişilik bozukluğu bulgularında merkezi rolü olduğu öne sürülmüştür. Hayvanlarda ve sağlıklı kişilerde yapılan araştırmalar, duyguların düzenlenmesinde prefrontal ve limbik bölgelerin (özellikle hipokampus ve amigdala) kesin olarak rol oynadığını göstermektedir .
Borderline Kişilik Bozukluğunda MRG ile hipokampus ve amigdala hacimlerini incelediklerinde orbitafrontal korteks ile talamus arasında güçlü bir bağ olduğunu, bu bağlantı üzerinde meydana gelebilecek herhangi bir sorunun özellikle kontrollü takibi gerekmektedir.