Beynin gelişiminde beslenmenin önemi büyüktür. Zira beslenme beyin-sinir sisteminin gelişiminde önemli rol oynar.
Sinir sistemi oluşumu ve gelişimi anne karnında başlar ve yaşamın ilk yıllarındatamamlanırBeyin gelişiminin 1/3’ü
anne karnında, 2/3’ü yaşamın ilk yıllarında olur Anne karnında yeterli ve dengeli protein alamayan bebeğin
büyümesi yanında gelişimi deolumsuz etkilenmektedir.Proteinler, amino asitler ve yağlar myelin kılıfının
onarımında,sinir hücresi metabolizmasında etkilidirler. Yeterli alınan Na, K ve diğer elektrolitler ise serebrospinal
sıvıyı etkiler,sinir hücrelerinin uyarılma yeteneğini arttırırlar. Sinir hücrelerinin çalışması için B grubu vitaminlere,
azotlu (bazı amino asitlere), lipitlimaddelere ve elektrolitlere özellikle gereksinim vardır.B grubu vitaminlerinin sinir
sistemi metabolizmasındaki rolül tartışılmazdır. Özellikle tek karbon metabolizmasında rol alan B vitaminlerinin
(Folik asit, B 6, B 12) yetersizlikleri ciddi sorunlar yaratır.Yaşlılarda bu vitaminlerin vücuttaki düzeyleri
azalmaktadır.Yaşlılarda; Atrofik gastrit mide boşalma hızının yavaşlaması, intrinsik faktör salınımının azalması,
mide ve ince barsağın üst bölümünde pH yükselmesi başta folik asit ve B12 olmak üzere vitamin
biyoyararlılıklarının azalması görülebilir.
Bu vitaminler aracılığıyla metioninden s-adenosil (SAM) oluşmakta, bu s-adenosil homosisteine(SAH) o da
homosisteine dönüşmektedir. Homosisten tekrar methionine dönüşür. Bu dönüşümler çift yönlüdür. Bu vitaminler
yetersiz olduğunda homosistein metilleşemediği için SAH birikmekte, bir çok metilasyon tepkimesi inhibe
olmaktadır. Homosistein yüksekliği vasküler hastalık, felç, tromboz riskini arttırır, sonuçta bilişsel işlevlerde azalma
olur. Örneğin, depresyonu olan ve Alzheimerli hastalarda homosistein düzeyi yüksek, serum folik asit ve B12 düzeyi
düşük bulunmuştur.
Beyin çalışması, bazal metabolizma hızı (BMH)nın bebeklerde % 44’ünü, yetişkinlerde %19’unu kapsar. Yetersiz-
dengesiz beslenmeye bağlı olarak unutkanlık, huzursuz olma, düzensiz düşünme ve zeka gelişiminde yetersizlik
gibi sorunlar olur. Malnütrisyon, iyot eksikliği,demir yetersizliği,gebelik öncesi ve sırası folik asit yetersizliği,doğuştan
metabolizma hastalıkları beyin gelişimi ve sinir sisteminde bozukluklara yol açmaktadır.Ayrıca beynin çalışması için
de enerjiye gereksinim vardır. Bu nedenle sinir sistemininoluşması ve düzenli çalışması için yeterli ve dengeli
beslenmek gerekir.Merkezi sinir sisteminin çalışması kesintisiz glikoz sağlanmasını ve tüm besin öğelerinin yeterli
tüketilmesini gerektirir. Kan şekerinin normal düzeyde tutulması bilişsel performansta önem taşır.Malnutrisyon ve
ayrıca bebeklik döneminde ortaya çıkan metabolizma hastalıkları (fenilketonüri gibi), beyin gelişimine ve sinir
sistemine olumsuz etki yapmaktadırlar.
Nöritis ve Polinöritiste Beslenme : Sinir yaralanmaları, tümör veya infeksiyonlarla ortaya çıkabilen buhastalıklarda,
genellikle B grubu vitaminlerinin yetersizliği gözlenmiştir.B1, B6 ve Pantotenik asit yetersizliğinde görülebilir. B12 ve
niacin yetersizliğinde de oluşur.Özellikle alkolikler risk grubudur. Tüm B grubu vitaminler fazla verilir.Bazen
paranteral yolla vitamin desteği gerekir.Bu nedenle diyet Bgrubu vitaminlerden ve vit Dden zengin olmalıdır. Ancak
B grubu vitaminlerinin tedavidehangi dozda verilmesi gerektiği konusunda yapılan çalışmaların ucu açıktır.
Serebrovasküler Hastalıklarda Beslenme : Merkezi sinir sistemi hastalıklarının en önemlilerindendir.
Başlıca risk faktörleri; ateroskleroz,hipertansiyon,diyabet,kalp yetmezliği,sigara içimi,koroner arter hastalığı,
şişmanlıktır.Bu hastaların tıbbi beslenme tedavisinde zayıflatıcı, tuzsuz, sıvı sınırlaması olabilen doymuş yağların
sınırlandığı beslenme tarzları uygulanabilir. Antioksidanlar arttırılarak potasyum minerali alımı belli düzeyde
tutulabilir.Uygun fiziksel aktivite her zaman vazgeçilmezdir. şişmanlık varsa bireyin normal kilosuna inmesi
sağlanmalıdır.Bu tedbirlerin çoğu hastalık öncesi alınmalıdır. Ancak hastanın serebrovasküler bir rahatsızlık
geçirmesinden sonra da zayıflatılıp diyetinde tuz oranının azaltılması hastalığıntekrarlamaması için önemlidir.
Epilepsi ve Beslenme : Bireyin serebral fonksiyonlarının geçici olarak bozulup nöbetler şeklinde şuurkaybı ile ortaya
çıkabilen bir hastalıktır.Bir çok nedeni olabilir. B6 eksikliği, Pb ( Kurşun) ve alkole bağlı zehirlenmeler de
etkendir.Nöbetler ketojenik diyetle kontrol edilebilir. Günümüzde hem ketojenik diyet, hem de antikonvülsant ilaçlar
beraber kullanılmaktadırKetojenik diyet yüksek yağ içerir.Epileptik nöbetlerin azaltılmasında ketozisin iyileştirici
etkisi gözlenmiştir.Ketozisin oluşturulması için açlık arkasından ketojenik diyet uygulanır.Bu diyette protein
sınırlanır, meyve ve sebze dışında karbonhidratlı besinler verilmez.Mayonez, tereyağ, sıvı yağ verilir.
Menü bireyin gereksinimleri doğrultusunda düzenlenir.ıAntikonvülsant ilaçların uzun süre kullanımı karaciğerde D
vitamini metabolizmasını hızlandırarak kalsiyum emilimini bozar ve yetişkinlerde osteomalasi, çocuklarda raşitizm
yapabilir. D vitamini eklemesi gerekebilir. Bu ilaçların folik asitle de antagonist (zıt) etkileşimi olduğundan ek vitamin
tabletlerinde folik asit eklenmesi gerekebilir.
Karpal Tunnel Sendromu ve Beslenme:
Eritrositlerde glutamik okzalasetik amino transferaz (GOAT ) aktivitesi azalır. Yapılan bazı çalışmalarda 2 mg ek
pridoksin verildiğinde belirtiler azaldığı, 100 mg’a çıkıldığında tümüyle iyileşme görüldüğü açıklanmıştır.. B6’dan
zengin olan karaciğer, böbrek, et, kurubaklagiller, bulgur, yeşil sebzeler, patates, kuru meyveler bol verilebilir.
Alzheimer Hastalığı ve Beslenme:
Hem çevresel, hem genetik faktörlerin hastalıkla ilintisi vardır.Çevresel faktörlerden metaller serbest radikal
üretiminde rol alırlar. Fe, Al, Hg, Pb, Zn ve Cu’ ın hastalıkla ilişkisi olabileceği düşünülmektedir. Hastalarda protein
ve lipit oksidasyonuna bağlı ürünlerin arttığı gözlenmiştir.B6, folik asit veya Mg yetersizliklerinde de beyin
dokusunda değişmeler gözlenmesine karşın kesin ilinti kurulamamıştır.Serbest radikal tutucu antioksidantların
(Vitamin E, C, malatonin, flavonoidler, karotenoidler) tedaviye yardımcı olduğu bulunmuştur. (Bol meyve-sebze)
İştah azalması ve yemek yemeyi unutmaya karşı önlem alınmalıdır.Besin değeri yoğun, hacmi az besinlere yer
verilmelidir. İhtiyaca göre 400 I.U E vitamini farklı zamanlarda günde 4 kez verilebilir. İnflamatuvar tepkimelerin
olumsuz etkilerini düşünerek inflamasyonu arttıran n.6 çoklu doymamış yağların azaltılarak n.3 çoklu doymamış
yağların arttırılması önerilmektedir. n.3’lerden zengin balıklarda ağır metal birikmesi olabileceğinden güvenli omega
3 preperatları önerilmektedir. Ağır metallerden arındırılmış hazır balık yağı preparatları kullanılabilir.
Migren ve Beslenme: Genellikle damarsal nedenlere bağlı olarak gelişen ve başın bir yarısını tutan veayrıca Aspirin
gibi ilaçlarla tam netice alınamayan, aralıklı gelen baş ağrısıdır.
Diğer sinir sistemi hastalıklarında örneğin migrende ağrı nöbetlerinin başlamasından önceyenilen bazı yiyeceklerin
sebep olduğu düşünülmektedir.
Beyin gelişimi ve hastalıkları konusunda bilgilerimiz arttıkça bu konuda beslenme
yaklaşımlarımız daha netleşecektir kanısı yaygındır.Sonuç olarak sinir sistemi sağlığı ve hastalıklarında doğru
beslenmenin önemi anne karnından itibaren ve yaşamın her dönemini etkileyecek sonuçlar doğurması bakımından
gözardı edilmemelidir.Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kulaktan dolma bilgiler ve ehliyetsiz kişilerce yapılan
önerilerle oluşturulmamalı her ne durumda olunursa olunsun, önerilerin de her duruma ve kişiye özgü olması
gerektiği hatırda kalmalıdır.