İşte Bu Doktor İndir
Genel anestezi ile tamamen uyuyarak… Ya da bölgesel epidural / spinal anestezi ile ağrı duymadan uyanık olarak… Bu durumda aynen vaginal-normal doğumda olduğu gibi siz uyanık olduğunuzdan bebeğinizi sezaryen doğum esnasında görüp kucaklayabilirsiniz. Günümüzde anestezi yöntemlerinin iyileşmesi, sterilite ve enfeksiyon problemlerine karşı güçlü antibiyotiklerin bulunması, ameliyat dikiş materyallerindeki gelişmeler ve cerrahi tekniklerin ilerlemesi sonucunda sezaryen ameliyatları son derecede güvenli ve kolay bir işlem haline gelmişlerdir. Sezaryen hastanın isteğine bağlı yapılabileceği gibi (yazının sonuna bkz.),  bazı tıbbi zorunluluklar karşısında da yapılabilir. Bu tıbbi zorunluluklar, anne veya bebeğe bağlı olabileceği gibi gebeliğin kendine has özel durumlarına da bağlı olabilir. Yine yapılacak olan sezaryen ameliyatı, gebeliğin seyrine göre değişik gebelik haftalarında olabilir. Genel olarak amaç anne ve bebek açısından en uygun zamanı yakalamaktır. Sezaryen ameliyatı anne uyanık iken epidural / spinal anestezi uygulanarak da yapılabilir. Bu durumda anne hiç bir ağrı duymadan uyanık olacaktır… hem doktoru ile hem de ameliyathane sorumlusu tarafından izin verildiğinde ameliyathanedeki eşi ile görüşür ve konuşabilir. Ve doktorlar bebeği anne karnından alır almaz aynen normal doğumdaki gibi anneye temas edecek şekilde anne göğsüne verebilir.                                 Bazı anne adayları hiç bir şey duymadan tamamen uyuyarak yani genel anestezi ile sezaryen ameliyatı isteyebilir. Ya da şartlara bağlı olarak doktorlarınız ile bu şekilde olması kararlaştırılabilir. (yazının sonundaki konulara bakınız). Bu durumda genel anestezinin başında bebek anne karnından çıkarılana kadar kısa bir süre (5 dakikadan az) genel anestezi gazlarını alacaktır. Bununla birlikte bu durum genellikle sıkıntı verici bir sonuç yaratmaz. Sezaryen Ameliyatı Sebepleri Aşağıdaki durumlarda ise vajinal yoldan doğumla ilgili anne ve/veya bebeğe ait riskler belirgin olarak arttığı için sezaryen tercih edilir. Yazının sonunda ise isteğe bağlı sezaryenden bahsedilmiştir. Bebeğe ve Plasentaya Bağlı Sezaryen Sebepleri: Bebeğin rahim kanalına başı ile ilerlememesi: Bebeğin doğum kanalına yan, makat veya çapraz olarak gelmesi normal doğumda problemler yaratabilir. Normalde tüm gebeliklerin %95 inde bebek başla ilerlerken, diğer durumlar %5 oranında görülür. Bu tür durumlarda bebeği riske atmamak için pek çok hekim tarafından sezaryen uygulanmaktadır. Plasenta (eş) kısmının rahim ağzını tamamen kapatması: Bu durumda bebeğin doğum kanalında ilerlemesi kanamaya bağlı problemler yaratacak ve hem anne hem de bebek hayatını riske atacaktır. Plasentanın (eş kısmının) erken ayrılması: Plasentanın bebeğin doğumundan önce rahim duvarından ayrılmasına “ablasyo plasenta” ya da “plasental dekolman” adı verilir. Böyle bir durumda bebeğe oksijen ve besin kaynaklarının akışı bozulur. Kanamaya bağlı anne ve bebek hayatının riske girdiği için bu durumda acil olarak bebek doğurtulmalıdır. İri Bebek: Ultrasonda bebeğin tahmini ağırlığının normalden fazla olması durumudur. Özellikle ilk gebeliklerde, doğuma yakın zaman içinde bebeğin tahmini ağırlığının 4000 gramdan fazla olarak hesaplanması durumunda, bebek normal doğum riskine atılmayarak  doktor bir değerlendirme yapar ve direkt olarak sezaryen planlanabilir.  Bebeğin kafası ile anne adayının kemik yapıları arasında uyumsuzluk : Bu durum halk arasında çatının dar olması olarak adlandırılmaktadır. Annenin kalça kemiğinin anatomik yapısı ve bebeğin başının bu bölgeye uygunluğu doğum şeklinin kararını etkiler. Kalça kemik çatısının dar olduğu veya çatının normal olmasına rağmen bebeğin kafa çapının geniş olduğu durumlarda yine seçilecek olan yöntem sezaryendir. Çoğul gebelikler: Şart olmamakla bu tür gebeliklerde sezaryen tercih edilir. Özellikle üç ya da daha fazla sayıda bebek varsa vajinal doğumdan kaçınılır. İkiz gebeliklerde ise önde gelen bebeğin makat geliş arkadakinin ise baş geliş olması durumunda ilk bebeğin gövdesi doğduktan sonra arkadaki bebek ile kafaları kilitlenebileceğinden bu durum mutlak bir sezaryen gerekliliğidir. Bebekle ilgili bazı anormallikler: Bebeğin doğum kanalından geçmesini olanaksız kılan yapısal bazı anormalliklerin varlığında da sezaryen gerekliliği olabilir. Bu durumun en önemli örneği bebeğin karın duvarının kapanmadığı ve iç organlarının dışarıda olduğu “gastroşizis” ve “omfalosel” durumlarıdır. Vajinal doğum olduğunda bu organlarda ciddi zedelenmeler meydana gelir. Bazı iskelet sistemi hastalıkları ile nöral tüp defekti gibi durumlarda da sezaryen gereklidir. Yapışık ikiz (siyam ikizleri) varlığında da sezaryen uygulanır. Bebeğin sıkıntıya girmesi: Doğum eylemi (travay) izlemi sırasında veya daha öncesinde yapılan NST incelemelerinde bebeğin sıkıntıda olduğunu düşündüren bulguların varlığında acil sezaryen gerekli olabilir. Bebeğin rahim içinde gelişme geriliği durumunda sıkı gebelik izlemine gerek vardır. Bebeğin sıkıntısının daha da artması acil sezaryeni gerektirebilir. Amniyon sıvısının mekonyumlu olması : Bebeğin barsak içeriğine (dışkısına) “mekonyum” denir. Bebeğin doğum eylemi (travay) sırasında mekonyumunu yapması sıkıntıda olduğunu gösterirse de sadece bu durumda sezaryen olması gerekliliği ile ilgili çelişkili yayınlar mevcuttur. Eğer bebek mekonyumunu yutarsa doğum sonrası akciğer enfeksiyonu gelişebilir. Bu nedenle amniyon sıvısında mekonyum saptandığında şart olmamakla birlikte sezaryen tercih edilebilir. Kordon sarkması veya kordonun önde gelmesi: Amniyon kesesi açıldığında bebeğin göbek kordonu rahim ağzından dışarıya sarkabilir, bu duruma “kordon sarkması” denilir. Son derece acil olan bu durumda kordon sıkışarak bebeğe giden kanın kesilmesine ve bebeğin ölmesine neden olabilir. Kordon sarkması varlığında bir kişi elini annenin vajinasına sokarak kordonu rahim içine iter ve bu vaziyette ameliyat odasına gidilir. Bebek tamamen doğana kadar kişi elini vajinadan çıkarmaz. Kordon, su kesesi açılmadan elle muayenede önde geliyorsa bu duruma “kordonun önde gelmesi” denir. Yine yapılacak işlem sezaryen operasyonudur. Anneye Bağlı Sezaryen Sebepleri: Rahimdeki myomlar: Doğum kanalını daraltarak vajinal doğumu olanaksız hale getirebilirler. Dev kondilom (genital siğil) varlığında da vajinal doğumdan kaçınılır. Daha evvel myom alınması ameliyatı yapılmış ise rahim kasları zayıfladığı taktirde rüptür (delinme) riski olması… Ikınmanın riskli olduğu durumlar: Bazı durumlarda anne adayının doğum sırasında ıkınması kendi sağlığını tehlikeye atabilir. İleri derecede kalp hastalıkları gibi.Benzer şekilde beyin anevrizması gibi problemlerde de ıkınma sakıca yaratacağından sezaryen tercih edilir. Annede herpes / HPV enfeksiyonu: Anne adayında aktif genital herpes enfeksiyonu varlığında bebek doğum kanalından geçerken enfeksiyonu kapabilir. Bu oldukça riskli bir durum olup aktif genital herpes varlığında vajinal doğum düşünülmez. Annenin önceden geçirdiği bazı ameliyatlar: Daha önceden geçirilen sezaryen, myomektomi (rahimden myom alınması), bel fıtığı veya vajinal ameliyatlar nedeni ile sezaryen gerekebilir. Vajinismus veya doğum korkuları: Vajinismus cinsel ilişki sırasında vajinanın istemsiz kasılmaları ile karakterize bir durumdur. Genelde histerik yapıdaki bu kadınlarda vajinal muayene ile doğumu izlemek mümkün değildir. Anne adayının normal doğumdan aşırı korktuğu veya muayeneyi tolere edemediği durumlarda da hiçbir tıbbi gereklilik olmaksızın sezaryen yapılabilir.  Doğum eyleminin (travayın) ilerlememesi: Rahim kasılmaları düzenli ve güçlü olmasına rağmen rahim ağzının açılmaması veya bebeğin kafasının aşağıya inmemesi durumlarında sezaryen gerekliliği ortaya çıkar. Eylemin ilerlememesinde en önemli neden bebeğin kafasının doğum kanalına uygun şekilde girememesidir. Zaman zaman eylem normal olması gereken şekliyle ilerlerken bebeğin kafası doğum kanalının ortasında takılabilir. Bu durumda da sezaryen gerekir. Bazı durumlarda ise doktor anne adayına özellikle sezaryen önerebilir. Gebeliğin çok zor elde edildiği ya da ikinci bir gebelik şansının düşük olduğu ileri anne yaşı, gebeliğin tüp bebek sonrası oluşması gibi durumlarda normal doğumun bebeğe yüklediği risklerden kaçınmak ve bebeğin sağ olarak dünyaya gelmesini garanti altına almak için sezaryen tercih edilebilir… İsteğe Bağlı Sezaryen Tercihi; Elektif Sezaryen Ülkemizde, özellikle son senelerde hastanelerdeki isteğe bağlı sezaryen oranları gün geçtikçe artmaktadır. Tartışmalı olan bu konuda herhangi bir tıbbi gereklilik olmaksızın, anne-baba adaylarının tercihleriyle, bebek gününü doldurduktan sonra (39. hafta ve sonrası), kararlaştırılan bir günde sezaryenin uygulanmaktadır. İsteğe bağlı sezaryenlerde en sık karşılaşılan nedenler; Anne adayının normal doğumdan korkması, Uzun sürebilecek olan doğum eylemini çekmek istememesi, Bebeğini bir risk altına sokmak istememesi, Normal doğumun uzun dönem sonrası olumsuz etkilerinden (rahim ve mesane sarkmaları, yırtıklar ve nedbe dokuları, sarkma nedeni ile idrar kaçırmaları, ilişkide ağrı sorunları gibi) kaçınma isteğidir. İsteğe bağlı planlanmış sezaryenlerin bir özelliği de acilen yapılmak zorunda kalınan acil sezaryenlere göre çok daha az problemle karşılaşılmasıdır; Bir doğum doğal yoldan yani vajinal olarak problem çıkmadan gerçekleşebilmiş ise en iyisi budur, fakat bunun böyle olabileceği her zaman ÖNGÖRÜLEMEZ…Beklenmedik durumlar aniden karşımıza hayatta da olduğu gibi çıkabilir ve mecburen ACİL SEZARYEN kararı verilebilir. Sezaryene ait olumsuz görüşlerin çoğu; bir problem ya da risk olmasına rağmen doğal ya da vajinal yoldan doğumda ısrar edildiğinde çıkan bir aksilik nedeniyle, gebelerin acil olarak sezaryene alındığı doğumlardan kaynaklanmaktadır.