DİYETİSYEN HACER KAÇIRAN İLE ;
YEMEK YEME SIKLIKLARI VE PSİKOLOJİ ARASINDAKİ BAĞLANTIYI KONUŞTUK!
Çevrenin , en yakınlarımızın ve kişinin kendisinin kendisine olan etkisiyle insanların beslenme alışkanlığının çok sık değiştiğini ,kilo alımının fazlaca arttığını ,insanların anlık olarak kendilerini rahatlatmak için bir diyetisyene başvurup; kilo verebildiğini anladığı an diyeti bıraktıklarınından bahsediyor diyetisyen Hacer Kaçıran!
Peki bunun psikolojiyle bağlantısı nedir?
Kısa zamanda çok kilo vermeye yönelik hızlı zayıflama programları hem kilo verdirirken hem de verilen kiloları en kısa zamanda geri aldırıyor. Bu durum ise kaybedilmiş beden ve ruh sağlığı anlamına geliyor. Ruh sağlığı açısından bu programların kaçınılmaz sonucu kilo verirken de kilo alırken de kişinin girdiği depresyon oluyor. Depresyonun en genel sebebi kayıptır. Kişi sevdiği faaliyetten yemekten uzak olduğu için depresyona girer. Bir süre sonra onca eziyetle verdiği kiloları tekrar ve kaçınılmaz olarak geri alır. Geri alırkende kaybettiği beden ölçüleri ve kendisine olan saygısı için depresyona girer.
Bu sebeple Diyetisyen Hacer Kaçıran insanların dengeli bir diyet uygulaması ve yeme alışkanlığını değiştirecek bir davranış düzenlemesi içine girmesi gerektiğini söylüyor.
Diyet yapmanın hiçbir şey yememek veya yasak olan besinleri tüketmemek olmadığını aksine diyetin porsiyon kontrolünü ve vücudununun ihtiyacı kadar yenmesini sağladığından bahsediyor.
Sen mi açsın yoksa DUYGULARIN MI aç?
İnsanlar psikolojik durumları olumsuz etkilendiği tetikleyici durumlarda kendilerini aşırı yemeye vurabiliyor . Ya da psikolojik olarak hazmedemediği olaylarda fizyolojik olarak da hazımsızlık çekip kusma davranışı gösterebiliyor kendini yemekten çekerek aşırı zayıflığa sürüklenebiliyor. Tabi ki bu her bireyde farklılık arz edebilir ve her zayıf kişide bir problem var demek değildir. Tıbben de kontrolleri sağlanmalıdır.
Fakat psikoloji de kişi duygusal açlık çekiyorsa kendini aşırı yemeye verip o açlık hissini psikolojik olarak bastırmaya çalışabiliyor.
Sıkça gördüğümüz fazla yeme ve sonrasında kusma olarak şekil gösteren BULİMİA NERVOZA ve
Kendini sürekli şişman olarak algılayıp aç kalıp zayıfladığına bir türlü inanmayan algı yanılması ANEROKSİA NERVOZA fazlaca baş gösteriyor.
Toplumca herkes tarafından tanınan kişilerin sabit bir profilde olması ve artık günümüzde kilo alımlarının keskin bir şekilde reddedilmesi kişinin yok sayılması kişiyi ölüme bile sürükleyebiliyor.
Bu noktada kişinin kilo alımlarının ve diyete gitmek istemesinin gerçek sebebini yoklaması bir psikolojik danışman ile davranış düzenlemesi yaparken aynı zamanda diyetisyen ile işbirliği içersinde ilerlemesi gerekebiliyor.