İşte Bu Doktor İndir
YKS açıklandı, LGS tercih süreci devam ediyor. Ne zor şey seçim yapmak, iyi desen neye göre, kötü desen kime göre, ben ne istiyorum, onu seçerken nelerden vazgeçiyorum... Kaç adım ötesini görebilmek gerek tercih yaparken? Mümkün mü o bölümün, o şehrin, o okulun bizim için "iyi" olduğuna kanaat getirebilmek. Her kafadan bir sesin çıktığı, her "bilenin" bir akıl verdiği, herkesin kendine göre değerlendirip sana dikte ettirmeye çalıştığı süreç. Başa geldiğinde sınavdan daha zorlayıcı olduğu görülen süreç. Tercih etmek. Hayatımızın tercihler üzerine kurulu olduğunu çoğu zaman fark edemiyoruz. Tercih ettiklerimiz, dayatılanlar, tercih etmek zorunda bırakıldıklarımız ve daha niceleri. Memnun olmadıklarımıza "kader" diyip atıveriyoruz üstümüzden sorumluluğu, memnunsak bütün aferinler bize dönüveriyor. Coğrafya kaderdirle oturup coğrafyasını değiştirebilecek güçle dünyayı değiştirenlere imreniyoruz. Çünkü bizim kaderimizde "oturmak" onların kaderinde çalışmak var. " Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil." Diye bize dememiş Samuel Beckett. Hep aşırtmak var bizim kaderimizde hep piyonlarla oyun kazanmaya çalışıp, risk almayıp veziride şahıda kalesinde oturtup maçı kazanmak hayali var. Şah çekince hayat, mat olmaya dünden razı. Oysa baştan kursan oyunu, baştan ilerideki hamleleri görsen, görmek için baksan, değerelendirsen, planını çizsen öyle başlasan oyuna, daha rahat daha emin adımlarla, daha aklı selim. Sonra Mat olduğunda bile sonuna kadar savaşmış, kalesinden çıkmış belki yara bere içinde ama emek vermiş, kendisi için savaşmış, elimden geleni yapmış bir komutan olsan. Ne zor ama tüm bunlar. Başkalarının piyonu olmak, emirlere, direktiflere uymak, sonunda sorumluluğu başkalarına atabilme şansın varken elini taşın altına koymak. Ben yaptım, benim kararım, benim savaşım diyebilmek. Hayat Şah dese bile Mat olmadan devam edebilmek. Süre işliyor hamle sırası sende.  Bundan sonraki hamlen ne?