Tekrarlayıcı olumsuz düşünceler, psikolojik bozuklukların birçoğunda gözlemlediğimiz olgulardan birisidir. Klinik açıdan endişe verici düzeydeki kaygı, depresyon ve öfke, bu bozukluklarla ilişkili duygusal sıkıntıyı artırmaya neden olan tekrarlayan düşünceleri beraberinde getirir. Bazen "overthinking" olarak da ifade edilen ruminasyon, anlaşılması zor klinik bir olgudur ve kişiden kişiye farklılık gösterir. Psikolojik bozukluklar, insanların tekrarlayıcı olumsuz düşünce kalıplarına geri dönmesine neden olur ve bu düşünceler sıkıntı devam ettikçe devam eder.
Negatif düşüncenin türü kişiden kişiye farklılık gösterse de, düşünce döngüsü aynıdır. Psikolojik rahatsızlığı olan bir kişi bir tür zorlukla karşı karşıya kalır. Bu zorluk duygusal sıkıntıya yol açar ve bu duygusal sıkıntı da kişinin kendini rahatsız hissetmesine neden olur. Duygusal sıkıntıyla ilgili olumsuz deneyimlerin tarihsel modeli nedeniyle kişi, bu rahatsızlığı acilen çözmeye çalışma ihtiyacı hisseder. Burada terapilerde sıkça bahsettiğim üç adet problemi çözme yöntemine sığınırız; savaş, kaç ya da dona kal. Bu tepkiler varoluşsal olarak bütün hayvanlar aleminin evrensel savunma mekanizmasıdır. Kişilerin ruhsal sıkıntıya verdikleri tepkiler -şema terapide modlar- değişkenlik gösterir. Duygusal sıkıntıyla ilişkili bu yoğunluk düzeyi, kişinin tanıdık kalıplara geri dönmesine yol açar. Bu kalıplar da yaşam süreci boyunca pratik edilmiş, gözlemlenmiş ve bir şekilde öğrenilmiş kalıplardır. Psikolojik bozukluklardaki duygusal sıkıntı, insanları en etkili davranışları aramak yerine tanıdık davranışlara güvenmeye yönlendirir. Bir kişinin duygusal sıkıntıyla karşılaştığında sıklıkla tekrarlayan olumsuz düşüncelere düştüğüne baktığınızda, bu psikolojik bozukluk belirtisinin büyük ölçüde bir alışkanlık olduğunu fark edersiniz. Alışılmış olduğu ve bu açıdan rahatlatıcı olduğu için kişinin başvurduğu bir davranış haline gelir.
Tekrarlayan olumsuz düşünme kalıbından kurtulmak, düşüncenin ortaya çıktığı anda farkında olmayı ve bu farkındalığı farklı bir kalıp geliştirmek için kullanmayı gerektirir. Terapideki ilk amaç kişiye bu sağlıksız döngüyü göstermek ve daha sonrasında tetiklendiği esnada durup gözlem yapmasını sağlamaktır. Düşünce tarzını değiştirmek için daha gerçekçi ve rasyonel düşünmenin tekrarlanması da bu sorunlu kalıbı kırmak için gereklidir. Bu, ilgili düşünceye spesifik olmayı ve mümkünse bunu kelimelere dökmeye çalışmayı içerir. Bu kelimeler daha sonra kişinin kendisine söylediklerinde neyin en az etkili olduğunu belirlemek için kullanılabilir. Olumsuz bir düşünce modelinin bilincine varmak, onu kırmak için adımlar atmak açısından çok önemlidir.