İşte Bu Doktor İndir

 

 

RSV 2’Yİ TANIYALIM:

Respiratuvar sinsityal virus genomu (RSV), segmentsiz, tek sarmallı, negatif iplikli bir RNA’dan oluşur. RSV genomu yapısal ve yapısal olmayan 10 proteini kodlamaktadır.

Nükleokapsid: Yapısal proteinlerden N (nucleoprotein), P (phosphoprotein) ve L (polymerase) proteinlerinden oluşur. Konak hücrenin plazma membranından oluşan iki katlı bir lipid zarfla çevrilidir.

Yapısal olmayan NS1 ve NS2 proteinleri: İnterferon yanıtını engeller, enfekte hücrenin sağkalım süresini uzatır ve yeni virus oluşumunu arttırır.

Matrix proteinleri: Non glikolize M ve M2 yapısal proteinleri

Yüzey proteinleri: F (fusion), G (attachment) ve SH (nonglycosylated hydrophobic) zarfın üzerinde bulunur. SH proteini hastalık oluşumu için şart değildir ancak eksikliğinde virusun üst solunum yollarında replikasyonu on kat azalır. F ve G proteinleri ise esas olarak enfeksiyondan sorumludur. G proteini, konak hücreye tutunmadan sorumludur. Diğer Paramyxoviridae ailesindeki viruslardan farklı olarak nörominidaz ve hemaglütinin içermez. F proteini, RSV için karakteristik sinsitya oluşumundan sorumludur. Virüsün hücre membranı ile füzyonundan, hücreden hücreye yayılımını sağlar. RSV’nin bir serotipi vardır, Ancak F, G, N ve P proteinlerindeki varyasyonlara göre farklı suşları bulunmaktadır.

NE ZAMAN, NASIL VE KİMLERE BULAŞIR?

RSV görülme sıklığı, her iki yarım kürede ılıman iklimin görüldüğü yerlerde kış aylarında zirve yapar. Ekvator bölgesinde ise RSV yılın büyük kısmında görülmektedir. Ülkemizin de yer aldığı Kuzey Yarım Küre’de RSV sezonu Kasım-Aralık aylarında başlar, Ocak-Şubat aylarında zirve yapar, Mart-Nisan aylarında da sonlanır. RSV’ nin mevsimsel aktivite değişikliklerinden günlük ortalama sıcaklıklar, nem ve yağış oranları, ultraviyole ışınları sorumludur.

Respiratuvar sinsityal virus (RSV) için tek kaynak insandır. Anneden geçen antikorlara rağmen özellikle yaşamlarının ilk iki yılında çocukluk çağının en sık enfeksiyon etkenleri arasındadır. Enfeksiyon sıklıkla nefes alıp verme, hapşırma, öksürme sırasında yayılan, 1 metreden kısa mesafedeki büyük partiküllü damlacıklara maruziyet ya da enfekte sekresyonlarla kontamine olmuş yüzeylere temas sonucu olur. Bu sebeple el temizliği ile birlikte özellikle alışveriş merkezlerinde bulunan ortak oyuncaklar ve ortak oyun alanlarına dikkat etmek bulaşıcılığın önlenmesinde önemlidir.

NELERE SEBEP OLUR?

Respiratuvar sinsityal virus enfeksiyonlarında klinik özellikler hastanın yaşına, altta yatan hastalığa, enfeksiyonun primer veya re-enfeksiyon oluşuna bağlıdır.

Özellikle ilk üç haftadaki yenidoğanlarda belirtiler hafif üst solunum yolu enfeksiyonuna eşlik eden, beslenme güçlüğü, kilo almama gibi nonspesifik belirtiler olabilir. Üçüncü haftadan sonra alt solunum yolu enfeksiyonları şeklinde bulgu vermeye başlar. Özellikle pretermler yenidoğanlar ağır RSV enfeksiyonları açısından risk altındadırlar ve apne, letarji, irritabilite ile başvurabilirler ve hastane yatırılmaları yüksek oranda gerekebilir. İnfantlarda ise yenidoğanların aksine primer RSV enfeksiyonlarının semptomları daha belirgindir. Çoğunlukla akut bronşiyolit ve/veya pnömoni tablosu ile gelirler. Ateş olguların yarısından azında bulgulara eşlik eder. Üst solunum yolu enfeksiyonu olarak başlayan klinik tablo birkaç gün içinde alt solunum yolu enfeksiyonuna ilerleyebilir.

Büyük çocuklarda sıklıkla burun tıkanıklığı, öksürük, hafif ateş ile seyreden üst solunum yolu enfeksiyonu belirti ve bulguları verir. Çoğunlukla ayakta tedavi edilirler.

RSV’ye bağlı alt solunum yolu enfeksiyonu açısından riskli gruplar:

1-6 aylıktan küçük bebekler, özellikle RSV sezonun ilk yarısında doğanlar

2- Kreşe gidenler

3-Bronkopulmoner displazi gibi altta yatan kronik akciğer hastalığı olan bebekler ve çocuklar

4-35 gebelik haftasından önce doğan bebekler

5-Konjenital kalp hastalığı olan bebekler ve çocuklar

6-Sigara dumanına maruz kalan bebekler

7-Down sendromlu hastalar

8-İmmün sistemi baskılanmış hastalar (Şiddetli kombine immun yetmezlik, lösemi, kemik iliği ya da akciğer nakli gibi)

9-Şiddetli astımı olan herhangi bir yaş grubundaki hastalar

10-Kardiyopulmoner hastalığı olan yetişkinler 2500 metreden yüksekte yaşayanlar

NASIL ANLAŞILIR?

Tanı çoğunlukla klinik olarak konabilir, tanısal testler rutin olarak önerilmez. RSV pnömonisi ile bronşiyolitin klinik-radyolojik ayrımı kolay değildir ve bu iki durum sıklıkla birliktedir.RSV tanısının kesinleştirilmesi bazı hastalarda gereksiz antibiyotik kullanımının önlenmesi açısından da önemlidir. Bu amaçla kültüre göre hızlı sonuç veren ve %90’ın üzerinde özgüllüğü bulunan Antijen testleri kullanılabilir.

TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?

Alt ve üst solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi genellikle destekleyicidir. Solunum sıkıntısı ve oral alım bozukluğu olanlar dışında hastaların büyük bir çoğunluğu ayaktan izlenebilir. Alt solunum yolu enfeksiyonu açısından riskli olan gruptakilerin ise hastaneye yatış olasılığı yüksektir.

 

Kimler Hastanede tedavi edilmelidir?

    1-Toksik görünümü olan

2-Beslenmesi kötü olan

3-Uykuya meyilli

4- Dehidratasyon varlığı

5-Orta ya da ciddi solunum güçlüğü olan: burun kanadı solunumu, çekilmeler, dakika solunum sayısı >70,

6-Siyanoz varsa

7-Apne varlığı

8-Hiperkarbiye bakmaksızın oksijen satürasyonu  %92’nin altında olan

9-Sosyal endikasyon (ailenin çocuğa bakamayacak olması)

 

Yatan hastalarda da esas olan destek tedavisidir. Beslenme desteği, hidrasyon sağlanmalı, burun tıkanıklığı serum fizyolojik uygulanarak açılmalıdır. Oksijen saturasyonu ≤ %90 ise oksijen verilmelidir. Yatan hastaların %5 kadarında mekanik ventilasyona gereksinim duyulur. Antiviral tedavi (Ribavirin) immun yetmezliği olan olgularda kullanılabilir, ancak rutin olarak önerilmemektedir.

NASIL KORUNURUZ?

Anne sütünün desteklenmesi, sigara maruziyetinin engellenmesi, standart enfeksiyon kontrol önlemleri, risk gruplarının belirlenmesi, kalabalık ortamlardan uzak durulması, rutin aşılama programına uyulması ve yıllık influenza aşılamasının önerilmesi, RSV enfeksiyonu olan hastadan teması kesmek korunmada esastır.

RSV için rutin bir aşı bulunmamaktadır. Ancak özellikle riskli gruplarda, yılın belirli döneminde, RSV spesifik humanize fare monoklonal antikoru ‘palivizumab’ RSV profilaksisinde etkin ve güvenilirdir.

Son bir gelişme olarak, 20 Nisan 2023 yılında Pubmed’ de yayınlanan makalede, 24 ila 36. gebelik haftalarındaki hamile kadınlara uygulanan RSVpreF aşısının, bebeklerde tıbbi olarak müdahale edilen RSV ile ilişkili ciddi alt solunum yolu hastalıklarına karşı etkili olduğu ve herhangi bir güvenlik endişesi tespit edilmediği gösterilmiştir. (Pfizer tarafından finanse edilmiştir; MATISSE ClinicalTrials.gov numarası.). Bunun ardından da Mayıs 2023 yılında, ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), 32-36 haftalık gebelik döneminde, tek doz kas içine enjeksiyon olarak kullanılmak üzere (Solunum Sinsityal Virusu Aşısı) Abrysvo’ yu onaylamıştır.