NASA tarafından uzayda çalışan astronotları dünyaki cerrahların ameliyat edebilmesi için geliştirilmiş cerrahi bir sistemdir. İlk olarak 1997 yılında prototipi geliştirilen teknoloji 2000 yılında onay alarak başta üroloji olmak üzere kalp damar cerrahisi, jinekoloji ve genel cerrahi gibi pek çok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Temelde laparoskopik bir teknik olan da Vinci cerrahi sistemi “ robot yardımlı laparoskopik cerrahi” olarak tanımlanmaktadır.
Laparoskopik cerrahinin daha az kesi, daha az kanama, ameliyat sonrası daha kısa hastanede kalış ve hızlı iyileşme süresi gibi tüm avantajlarını bünyesinde barıdırmakla birlikte üç boyutlu görüntü; bilgisayar yazılımları ve üstün teknoloji ile desteklenmiş, insan elinin elvermediği ölçüde daha geniş hareket açısı, kabiliyeti ve hassaslığı; daha az kanama gibi ek avantajlara da sahiptir.
3 Boyutlu (3D) Kamera
Standart laparoskopik görüntülerin aksine yüksek çözünürlüklü 2 adet kamera sistemi ile gözümüzün algıladığı derinlik hissini sağlayan ve operasyon alanını 10 kat büyütme imkanı sunan 3 boyutlu görüntü özelliğine sahiptir.
Cerrahi Enstrümanlar
Robotik cerrahi enstrümanları, kademeli hareket özelliği ve gelişmiş teknolojik yapısı sayesinde insan elinin yapamadığı ölçüde geniş hareket açısına (yaklaşık olarak 540 derece) sahiptir. Bilek hareketlerini taklit edebilmekte ve insan elinin ulaşmakta zorlandığı bölgelere rahat bir şekilde ulaşabilmetedir. Tamamen cerrahın kontrolü altında çalışan bu enstrümanlar insan elinin fizyolojik titremesini hiçbir şekilde yansıtmazlar.
Cerrahi Konsol
Cerrahın rahat bir çekilde oturarak operasyonu gerçekleştirmesine olanak sağlayan ve 3 boyutlu görüntü sunan bu sistem el ve ayaklar vasıtasıyla kameranın kontrolü gibi diğer aletlerin kontrolünü de kolaylaştırmaktadır.
Robotik Cerrahinin Tekniği ve Avantajları
Gelişmiş görüntü kalitesi ve el becerisi ile etkili cerrahi yapma olanğı sunan sistem, ileri teknoloji ürünü 3 boyutlu görüntü özelliği sayesinde anatomik yapıların daha iyi görülmesini sağlayarak yaralanma riskini en aza indirmektedir. Robot kollarının insan el hareketlerini taklit edebilen ve insan eliyle mümkün olmayan 540 derece hareket genişliği sağlayan yapısı ile en karmaşık müdahaleler bile kolaylaşmakta ve vücudun her noktasına ulaşılabilinmektedir. Bu sayede kesme, dikiş atma gibi işlemler küçük alanlarda bile mümkün olmaktadır. Oturarak operasyona olanak sağlaması uzun süre ayakta durularak yapılan operasyonları bile rahat hale getirmekte ve bu sayede cerrahın yorgunluğu azalmakta, konsantrasyonu artmaktadır.
Robotun kollarının bağlandığı, batında açılan çapı 8-12 mm arasında değişen deliklerden batın içine yerşeştirilen port adı verilen metal ya da plastik yapılar yolu ile, robotun aemliyatı gerçekleştirmemizi sağlayan cerrahi uçları ameliyat bölgesine ilerletilmekte, böylece ameliyat kesi boyutu küçülmekte, ameliyat sonrası ağrı azalmakta, iyileşme ve hastaneden kalış süresi kısalmaktadır. Daha detaylı çalışma inkanı ile küçük kanamlarıdan olan kanamaların bile anında durdurulması ile kan kaybı azalmakta ve hastaya kan verilme ihtiyacı ortadan kalkmaktadır. Tüm bunlar bir araya gelerek hastaya günlük hayata daha erken dönme imkanı sunulmakta, komplikasyon oranı azalmakta ve daha iyi estetik sonuçlar elde edilmektedir.
Robotik Cerrahinin Ürolojideki Yeri
da Vinci ameliyat robotu, en çok ürolojik ameliyatlarda kullanılmaktadır. Özellikle de sinir koruyucu olarak yaptığımız prostat kanseri ameliyatları (radikal prostatektomi) hastalar ve cerrahlar tarafından tercih edilmektedir. Robotik cerrahinin ürolojideki kullanım alanlarını kısaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.
Prostat Robotik Cerrahisi:
- Radikal Prostatektomi: Prostat kanserli vakalarda prostatın kapsül kısımı ile birlikte çıkarılması (prostatın çevresinden geçen sinirler korunmaktadır).
- Subkapsuler Prostatektomi: Prostatın iyi huylu büyümelerinde prostatın kapsülü bırakılarak çıkarılması.
Mesane Robotik Cerrahisi:
- Radikal Sistektomi: Mesane kanserli vakalarda mesanenin çıkarılarak ince barsaklardan yeniden mesane oluşturulması. Mesane sinir koruyucu olarak çıkarılmaktadır.
Böbrek Cerrahisi ve Böbrek Üstü Bezi Robotik Cerrahisi:
- Radikal Nefrektomi: Böbrek kanserli vakalarda böbreğin kapsülü ile birlikte çıkarılması (Gerekli durumlarda böbrek üstü bezi de böbrek ile birlikte çıkarılmaktadır).
- Parsiyel Nefrektomi: Böbrek kanserli vakalarda eğer tümör yeri ve boyutu uygunsa, yanlızca tömörün robot kullanılarak çıkarılması, sağlam böbreğin ise hasta vücudunda bırakılması.
- Pyeloplasti: Doğuştan gelen böbreğin çıkım yeri (Üreteropelvik bileşke) darlıklarının robot kullanılarak düzeltilmesi.
- Adrenalektomi: Hormon salgılayarak çeşitli endokrinolojik hastalıklara neden olan ve kanser şüphesi olan böbrek üstü bezi hastalıklarında, böbrek üstğ bezinin ve kitlelerinin robot kullanılarak çıkarılması.
- Basit Nefrektomi: Böbrek taşı ve enfeksiyon nedeniyle ya da doğumsal olarak işlev görmeyen böbreğin robot kullanılarak çıkarılması.
Robotik Prostat Kanseri Ameliyatları:
Prostat kanseri erkek kanserleri içinde ilk sıralarda yer alır. Genellikle belirgin bir şikayet yaratmamakla birlikte çoğunluğu 40 yaş sonrası düzenli olarak gidilmesi önerilen doktor kontrollerinde ortaya çıkar. Bunun için prostatın makattan parmakla muayenesi ve PSA (Prostata has bir kan testidir) yıllık kontrollerde mutlaka değerlendirilmesi gereken tetkik ve muayenelerdir. Prostat içine sınırlı kalmış, prostatın dışına taşmammış ve vücuda sıçramamış kanserlerde cerrahi tedavi sıklıkla yapılmaktadır. Bu ameliyatta bölgesel lenf bezleri de gerekli durumlarda çıkarılmaktadır.
Prostat kanserinin robotla ameliyatından sonra erkeklerde sperm kanalları bağlanmaktadır. Bu nedenle operasyon sonrasında boşalma fonksiyonu tamamen kaybolmaktadır. Bu hastalar çocuk sahibi olmak istediklerinde yardımcı üreme tekniklerinden faydalanabilirler. Uzun dönemde idrar kaçırma az da olsa görülmektedir. Sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon) idrara kaçırmadan daha sık görülebilmektedir. Her iki problem de robotik cerrahi sayesinde sertleşmeyi ve idrarı tutmayı sağlayan sinirlerin çok iyi korunabilmesi sayesinde daha az görülmektedir.
Maksimum keskinlikle ve hassasiyetle ameliyat yapılmasına olanak sağlayan da Vinci robotik cerrahi sisteminin prostat cerrahiside en önemli avantajları idrar kontrolünün ve cinsel fonksiyoların geri kazanılmasındaki olumlu etkileridir. İdrar kontrolü ve cinsel fonksiyonlara önemli katkılar sağlayan damar ve sinir yapılarının prostat ile yakınılığı milimetrik hassasiyetle çalışmayı gerektirir.
Robotik cerrahi sistemin sağladığı görüntüyü büyütme, hassas ve yakın çalışma imkanı ve 3 boytlu görüntünün sağladığı cerrahi alana daha iyi adaptasyon gibi avantajlar sayesinde riskler en aza indirilmektedir.
Da Vinci robotik sistemi ile gerçekleştirilen prostat ve mesane operasyonlarının hastalar açısından avantajları aşağıda sıralanmıştır;
- Daha az ağrı
- Daha az kan kaybı
- Daha düşük komplikasyon oranı
- Daha iyi estetik sonuçlar
- Hastaneden kalış ve günlük hayata dönüş süresinde kısalma
- Başarılı kanserden kurtarma sonuçları
- İdrar kontrolü ve cinsel fonksiyonların daha iyi korunması ve daha erkenden geri kazanılması
Ameliyatın Robotla Yapılması Konusunda Bilgilendirme:
Robotun 4 kolu bulunmaktadır. Bu kollardan birisine robotun 3 boyutlu görüntü sağlayan kamerası takılmaktadır. Diğer 3 kola ise, cerrahın ameliyat yapmasını sağlayan robotik cerrahi enstrümanlar takılmaktadır (örneğin, makas, doku tutucu gibi). Robotla yapılan prostat kanseri ameliyatlarında, robotun 4 kolunun da hastanın batın içine gönderilebilmesi için, hastanın göbek bölgesi seviyesine, boyutları 8 mm ile 12 mm arasında değişen 4 delik açılır. Bu deliklerden robotik kamera ve robotik cerrahi enstrümanlar batın içine gönderilir. 12 mm boyutlu bir ek delik de cerraha ameliyatı yapmasında yardım eden hasta başı asistanı için açılır. Hasta başı asistanı bu delikten cerraha örneğin dikiş materyalleri verir, cerrahın çıkardığı dokuları (örneğin lenf bezleri) dışarı çıkartır ve cerraha yardımcı olur.
Sonuç olarak, prostat kanserinin robotla ameliyatlarında biz hastanın karın bölgesine toplam 5 delik açmaktayız. (göbek seviyesinde, göbeğin sağına ve soluna). Bu deliklerin boyutları 5 mm ile 12 mm arasında değişmektedir.
Prostat kapsülü ile birlikte dışarıya alındıktan sonra, mesane ile idrar kanalı birbirine dikişler ile robot kullanılarak tekrar bağlanmaktadır. Bu sırada hastalara bir sonda takılır. Bu sonda, iyileşme durumuna bağlı olarak genellikle 1 hafta kalmaktadır.
Ameliyat Sonrası Dönemde Yapılanlar Konusunda Bilgilendirme:
Ameliyat sonrasında narkozun etkisi geçtikten sonra hastalarımız servise alınmaktadır. Ertesi güne dek ağızdan herhangi bir şey yemezler ve içmezler. Bu dönemde hastaları damardan serum vererek beslemekteyiz. Bunun nedeni ise yapılan ameliyata ve anesteziye bağlı olarak mide ve basrak hareketlerindeki geçici azalmadır. Büyük oranda ameliyatın ertesi günü hastalar ayağa kalkıp yürümeye başladıktan sonra mide ve barsak hareketleri de başlamaktadır. Böylece hastalar yavaş yavaş ağızdan beslenmeye başlarlar. Önceleri daha çok sıvı gıdaları alırlar ve ilerleyen zamanda katı gıdalara doğru basamaklı bir geçiş yapılır. Yine, günlük olarak kan tahlilleri yapılarak hastalarımızın vücut fonkisyonları takip edilir.
Ameliyat sonrasında, dren denilen ve lastik benzeri materyalden yapılmış olan bir boru hastanın karnına yerleştirilmiştir. Bu boru, karın içinde biriken sıvıların karın dışına akmasını sağlar. Yine iyileşme hızına bağlı olarak bu boru, sıklıkla ameliyat sonrası 2. ya da 3. günde alınmaktadır.
İyileşme tamamlanınca hastalarımız idrar sondası ile ve gerekli öneriler ile taburcu edilirler.
İdrar sondası hastalarımızda 1 hafta süre ile kalmaktadır. 1. haftdada hastalarımız kontrole çağrılırlar. İdrar sondasından mesaneye sıvı bir madde verilerek mesane doldurulur. Bu maddenin içinde steril serum ve filim çekildiğinde görüntü sağlayan kontrast maddesi bulunmaktadır. Mesane bu şekilde doldurulunca ve filmi çekilince, batın içindeki mesane ile idrar kanalının robotla altılan dikiş hattında iyileşme olup olmadığı görülür. Hastalarımızın büyük çoğunluğunda 1. haftada iyileşme olmaktadır. Böylece sonda alınabilir ve hastalarımız doğal yoldan idrar yapmaya başlarlar. 1. haftada iyileşme olmayan hastalarda sonra alınmaz ve 1 hafta sonra yeniden kontrole çağrılarak aynı işlem tekrarlanır ve idrar sondası alınır.
İdrar Sondası Alındıktan Sonraki Dönem İle İlgili Bilgilendirme:
İdrar sondası alındıktan sonra az miktarlarda idrar kaçırma olabilmektedir. Genelde 1-2 hafta içinde idrar kaçırma giderek azalır. İdrar kaçırmasını azaltmak için hastara Kegel egzersizi denilen bir egzersiz yapmalarını öğretiyoruz. Bu egzersiz, idrarı tutmayı sağlayan kas gücünü arttırmakta ve böylece idrar kaçırma şikayeti iyileşmektedir.
Ameliyattan sonra patolojik inceleme için patolojiye gönderilen prostat patoloji bölümünde mikroskop altında incelenir. Eğer lenf bezleri de çıkarılmış ise lenf bezleri de incelenir. Bu dönemde patoloji sonucu ile ilgili de hastalara bilgi verilir.
Ameliyattan sonraki 1. ayda hastalarımız yeniden kontrole çağrılırlar. Kan ve idrar tetkikleri yapılarak değerlendirilirler. Bundan sonraki izlem, hastaların durumuna göre, patoloji sonucuna göre, yapılan kan ve idrar tetkikleri sonucuna göre yapılır. İzlemde Avrupa Üroloji Derneği (European Association of Urology) ve Amerikan Üroloji Derneği (American Urological Association) Klavuzları esas alınmaktadır.
Robotik Mesane Kanseri Ameliyatları:
Mesane kanseri ise erişkinlerde görülen kanserlerin yaklaşık %5'ini oluşturur ve erkeklerde kadınlara göre üç kat daha sık görülmektedir. Genellikle hematüri (idrardan kan gelmesi) hastaların başvurudaki şikayetleridir. Hastaların bir kısmı sık idrara çıkma, idrarda yanma gibi işeme şikayetleriyle başvurabilirler. Sigara içenler içmeyenlere göre iki kat daha fazla risk altındadırlar. Takip ve tedavideki en önemli faktör patolojik evresidir. Kas dokusuna ulaşmış tümörlerde radikal sistektomi denilen mesanenin ameliyatla alınması esas tedavi seçeneğidir. Sık nüks eden ve mesane içine verilen ilaç tedavilerine cevap vermeyen yüzeyel mesane kanserlerinde de yine tercih edilebilecek tedavi cerrahi olarak mesanenin çıkarılmasıdır. Radikal sistektomide mesane dokusu ve karın içindeki ilgili lenf bezleri tamamen çıkartılır. Barsak dokusunun bir kısmı kullanılarak yeni bir mesane yapılabilir (neobladder, Studer poşu) veya yine barsak dokusunun bir kısmı kullanılarak idrar yolu cilde ağızlaştırılabilir (ileal loop).
Robotla mesane kanseri ameliyatları sonrası erkeklerde sperm kanalları bağlanmaktadır. Bu nedenle operasyon sonrasında boşalma fonksiyonu tamamen kaybolmaktadır. Bu hastalar çocuk sahibi olmak istediklerinde yardımcı üreme tekniklerinden faydalanabilirler. Barsak dokusunun bir kısmı kullanılarak yeni bir mesane yapılan (neobladder, Studer poşu) hastalarda uzun dönemde idrar kaçırma görülebilmektedir. Sertleşme sorunu (erektil disfonksiyon) idrara kaçırmadan daha sık görülebilmektedir. Her iki problem de robotik cerrahi sayesinde sertleşmeyi ve idrarı tutmayı sağlayan sinirlerin çok iyi korunabilmesi sayesinde daha az görülmektedir. Kadınlarda uygulanan mesane ameliyatlarında rahim, yumurtalıklar ve vajenin bir kısmı sıklıkla alınmaktadır. Kadınlarda yumurtalıklar alındığı için çocuk sahibi olma şansı kaybolmaktadır.
Maksimum keskinlikle ve hassasiyetle ameliyat yapılmasına olanak sağlayan da Vinci robotik cerrahi sisteminin mesane kanseri cerrahiside en önemli avantajları idrar kontrolünün ve cinsel fonksiyoların geri kazanılmasındaki olumlu etkileridir. İdrar kontrolü ve cinsel fonksiyonlara önemli katkılar sağlayan damar ve sinir yapılarının prostat ile yakınılığı milimetrik hassasiyetle çalışmayı gerektirir.
Mesane kanserinde de benzer fonksiyonel sonuçlar elde edilmektedir. Ek olarak prostat cerrahisinden daha ağır ve geniş kapsamlı olan bu ameliyatta kanser kontrolü amacıyla bölgesel lenf bezleri de çıkarılmakta ve bu işlem esnasında damar yaralanma riski artmaktadır. Robotik cerrahi sistemin sağladığı görüntüyü büyütme, hassas ve yakın çalışma imkanı ve 3 boytlu görüntünün sağladığı cerrahi alana daha iyi adaptasyon gibi avantajlar sayesinde riskler en aza indirilmektedir.
Da Vinci robotik sistemi ile gerçekleştirilen prostat ve mesane operasyonlarının hastalar açısından avantajları aşağıda sıralanmıştır;
- Daha az ağrı
- Daha az kan kaybı
- Daha düşük komplikasyon oranı
- Daha iyi estetik sonuçlar
- Hastaneden kalış ve günlük hayata dönüş süresinde kısalma
- Başarılı kanserden kurtarma sonuçları
- İdrar kontrolü ve cinsel fonksiyonların daha iyi korunması ve daha erkenden geri kazanılması
Robotik Böbrek Kanseri ve Böbrek Üstü Bezi Hastalıklarının Ameliyatları:
Robotik sistem böbrek ameliyatlarında yaklaşık 10 yıldır uygulanan bir yöntemdir. Böbrek kanserleri, nonfonksiyone böbrek dediğimiz böbreğin fonksiyonunu yitirmesi durumları ve böbrekten çıkan ana idrar kanalının doğuştan dar olduğu durumlarda robotik böbrek ameliyatları uygulanabilmektedir.
Böbrek cerrahisinin büyük çoğunluğunu kanser cerrahisi oluşturmaktadır. Kitlenin yeri (Böbreğin üst bölgesinde yerleşmiş tümörler, Böbrek damarları ile yakın komşulukta olan tümörler) ve boyutuna (> 4 cm) göre ya böbreğin tamamı (Radikal Nefrektomi) ya da sadece kitlenin çıkarılması (Parsiyel Nefrektomi) gerekmetedir. Kitlenin tamamının çıkarıldığı operasyonlarda, eğer kanser tedavisi için yapılıyorsa, böbreğin kapsülü ile birlikte içeride kanserli doku bırakmadan çıkarılması gerekmektedir. Bazı kanser ameliyatlarında çevrede lenf bezlerinin de çıkarılması gerekir. Sadece kitlenin çıkarılması gereken operasyonlarda böbrek damarlarının dikkatli bir şekilde korunması gerekmekte, kitle ile sağlam böbrek dokusunun kesin olarak ayırdedilmesi gerekir. Böbrek kalpten çıkan ve kalbe dönen büyük damarlarla yakın komşulukta olduğu için dikkatlice uygulanması gereken bir işlemdir.
Diğer ameliyat gerektiren böbrek hastalıkları ise böbrekten gelen idrarı toplayan ana kanalların darlığı (Üreteropelvik bileşke darlığı) ve böbreğin çalışmaması (Nonfonksiyone böbrek) durumlarıdır. Böbreğin çalışmadığı durumlarda böbrekte apse gelişimi ve bu apsenin vücuda yayılarak sepsis denilen vücutta genel enfeksiyon hali oluşması, tansiyon yükselmeleri durumları oluşabilir. Bu gibi durumlarda çalışmayan böbreğin cerrahi olarak alınması faydalı olabilir. Böbreğin idrar kanalının doğuştan dar olduğu durumlarda böbrek giderek fonksiyonunu yitirerek tamamen çalışmayan bir duruma gelebilir. Böbreğin büyük damarlarla yakın komşuluğu; geçirilmiş enfeksiyon durumlarında böbreğin etraf dokulara yapışık olması; darlığın tam olarak giderilmesi ve tekrarlamaması için dikkatli ve hassasiyetle yapılması gereken ameliyatlardır. Ayrıca onarım esnasında dikiş atılması böbreğin pozisyonu açısından zor bir işlemdir.
Tüm bu bahsedilen hastalıkların cerrahi tedavisinde günümüzde artık son teknoloji olan da Vinci robotik cerrahi sistemi başarıyla uygulanmakta olup, açık ve laparoskopik cerrahiye karşı çeşitli avantajları bulunmaktadır. Büyük bir kesi yerine daha küçük kesilerden girilerek yapılması ve ameliyat sonrası kozmetik görünümün daha iyi olması, ameliyat sonrası dönemde ağrının az olması ve daha çabuk ağızdan alınabilen tedaviye geçilmesi, ameliyat esnasında kan kaybının daha az olması, yara yerinden fıtıklaşma olmaması, yara kesilerinin küçük olmasından dolayı ameliyat sonrası dönemde yara yeri enfeksiyonunun daha az olması, daha çabuk iyileşme, daha az hastanede yatma ve daha hızlı normal hayata dönüş, obez ve aşırı kilolu hastalarda ameliyatı daha kolay hale getirmesi, 3 boyutlu görüntü eşliğinde robotum ameliyatları yaptığımız aletlerinin her yöne hareket edebilmesi ve 12 kat daha büyük görüntü elde edilmesiyle yaralanma ihtimalinin daha az olması açık ve laparoskopik yönteme karşı üstünlük sağlamaktadır.
Adrenal bez (böbrek üstü bezi), böbreklerin üstünde bulunan çeşitli işlevleri bulunan hormonlar salgılayan bir bezdir. Bu bezde fazla hormon salgılamaya başlayan veya malign (kötü huylu, kanser olabilecek) bir tümör saptanması durumunda veya nadiren tümör saptanmamasına rağmen çift taraflı adrenal bezin yaygın olarak büyüyerek fazla hormon salgılaması durumunda adrenalektomi (böbrek üstü bezinin cerrahi olarak alınması) işlemi uygulanması gerekir.
Önce hastaya 45 derece yan pozisyon verilir. Adrenalektomi yapılacak tarafa göre karnın sağ veya sol üst kısmına 3 veya 4 adet kesi yapılır. Bunlardan birisi 12 mm iken, diğer ikisi ya da üçü yaklaşık 8-10 mm boyutlarındadır. Bu kesi yapılan alanlardan robotik cerrahide kullanılan uzun, ince aletler ve görüntüyü ileten yüksek çözünürlüklü ve cerrahi alanı 10 kat daha büyük gösteren 3 boyutlu kamera girmektedir. Cerrahi sonrası alınan adrenal bez bir çeşit cerrahi torba içine konur ve en büyük kesi alanından dışarı alınır.
Kesilerin küçük olması sebebiyle ameliyat sonrası ağrı açık cerrahiye göre oldukça az olacaktır. Robotik cerrahide kullanılan yüksek çözünürlüklü (HD) ve ameliyat alanını 10 kat büyük gösteren teleskopik kameralar sayesinde her ayrıntı seçilebilmekte, en ufak anatomik yapılar dahi görülebilmektedir. Titremeyen, yüksek manevra kabiliyetli, çok işlevli robotik kollar sayesinde anatomik olarak zor ulaşilabilir ve kanamaya sebebiyet verecek anatomik yapıların bulunduğu bu alanda rahatça çalışılabilmekte, minimum kanama riski ve diğer yapılara en az zarar verme ihtimaliyle bu işlem yapılabilmektedir. İşlemin robotik olarak yapılması durumunda açık cerrahide yaşanan büyüklükte ağrı olmamakta, hasta daha erken taburcu olup (yaklaşık 1-2 gün içinde) günlük yaşamına daha erken dönebilmektedir. Açık cerrahide görülen ameliyat kesi yerinde fıtıklaşma görülmemektedir. Açık ameliyat esnasında kesi yerinde sinirlerin ve kas dokunun harabiyetine bağlı uzun dönemde görülen kronik ağrı, nöropatik ağrı gibi durumların gelişme ihtimali çok düşüktür.
Robotik cerrahinin 3 boyutlu görüntü, geniş hareket kabiliyeti ve hassasiyeti böbrek cerrahisinde de ön plana çıkmakta ve kanserli dokunun tam olarak ve çevre dokulara zarar vermeden çıkarılması; hassasiyet gerektiren ince işlemlerin kolaylıkla ve en düşük hata ile yapılabilmesi ameliyat sonrası sonuçları ve iyileşmeyi önemli ölçüde etkilemektedir.