Kıskançlık denince genelde aklımıza birlikte olduğumuz partnerimizin şu an yaptığı ve gelecekte yapması muhtemel davranışları kıskanmak aklımıza gelir. ’’Ya beni bırakırsa, ya başkasıyla daha samimi olursa yada ya beni aldatırsa ‘’ gibi düşünceler aklımıza gelebilir. RETROAKTİF KISKANÇLIK türü şimdi veya gelecekle ilgili değildir. Kişinin birlikte olduğu partnerininin geçmişteki ilişkilerini, geçmişini kıskanması sonrası bir nevi 'geçmiş defterleri kurcalama’ durumudur. Eski eşler, eski sevgililer yani 'bugün' ortada olmayan 'hayalet'ler bu kıskançlık türünün başkahramanlarıdır...Burada kişi birlikte olduğu kişinin önceki ilişkilerinde yaşadığı, gezdiği, yediği, içtiği, eğlendiği her şeyi kafasına takarak sevgilisini bunaltması, darlaması ve bu durumu takıntı haline getirerek kendi hayatını da zindana çevirmesi söz konusu olabilmektedir. Retroaktif kıskançlık yaşayan kişi sürekli olarak partnerinin eski ilişkilerinde yaşadığı detayları öğrenme konusundaki çok yoğun bir isteği vardır. Kişinin her öğrendiği bilgi sonrası yaşadığı stresin artması, eski sevgiliyle kendisini karşılaştırması yada ilişkiyi kıyaslaması sonrası hissettiği yetersizlik sonrası daha çok şey öğrenme isteği ve ilişkideki güven, sadakat ve yeterliliği sorgulaması durumu kısır bir döngüye dönüşür. Burada kişi karşı tarafı geçmişiyle yargılayarak onu rahatsız ederken kendi yaşamını da cehenneme çevirebilmektedir. Karşı tarafı olduğu haliyle kabul edebilmek ve sevebilmek zorlaşabilmektedir. Kişinin sevgilisini sürekli olarak sorgulaması, yargılaması ve onun geçmişi üzerinden eleştirmesi sonrası ilişki bir çıkmaza girip çiftler birbirine zarar verme noktasına gelebilmektedir.
Retroaktif Kıskançlık Bir Hastalık Mıdır? Kimlerde Görülür?
Retroaktif kıskançlık hastalık düzeyinde olduğunda sanrı bozuklukları içinde değerlendirilir. Takıntılı ve saplantılı, paranoid kişilik özelliği olan insanlarda daha sık görülür. Sorun genellikle kıskançlığın ifade şeklindedir. Verilen tepkiler kıskananın kişilik özelliğine göre değişebilir. Burada takıntılı insanlara özellikle dikkat etmek gerekir, böyle kişiler bir ilişkinin sona ermesini, ayrılmayı ya da terk edilmeyi kabul edemez, giden kişiyi ne pahasına olursa olsun geri döndürmeye çalışır. Tepkileri kıskanılan kişinin kendisini veya yakınlarını öldürme, yaralama, tehdit etme, takip etme, yolunu kesme, telefonla taciz, hakkında dedikodu çıkarma, iftira atma, ekonomik zarar verme gibi birçok şekilde ortaya çıkabilir.
Neden genellikle düşük benlik saygısı, yetersizlik duyguları, kaybetme korkusu ve güven ilişkisinin baştan beri kurulamamış olmasıdır. Bununla birlikte kıskanma nedenleri ve tepkileri kadın ve erkeklerde bazı farklılıklar gösterir. Yapılan araştırmalar kadınların daha kıskanç olduklarını ama bu duygularını daha iyi yönettiklerini, erkeklerin ise daha dürtüsel davrandıklarını gösteriyor. Kadınların kıskanma nedenleri arasında eşlerinin eski ilişkilerine geri dönmeleri ve kaybetme korkusu varken, erkeklerde daha çok cinsel açıdan kıyaslanma, performans kaygısı, önceki partner kadar iyi olamama ve terk edilme retroaktif kıskanma nedeni olmaktadır.
Retroaktif Kıskançlık Tedavisi Var mı? Ne Yapmalı?
Arkasında ciddi kişilik patolojisi ve ağır psikolojik bir rahatsızlık olmadığı sürece tedavi edilebilir bir ilişki sorunudur. Belli bir düzeyi aşan bu tür kıskançlık düşünceleri, kontrolden çıkıp obsesif bir şekilde hastalık düzeyine gelmiş ise çift terapisi veya bireysel terapiler uygun olmayabilir, bir psikiyatri uzmanından profesyonel destek alınması uygun olur.
Çoğu zaman yaşanan kıskançlık duygusu bugüne ait değildir. Böyle kişiler geçmişinde güvenli yakın ilişkiler kuramamış, kurduğu ilişkilerde terk edilmiş, bu nedenle incinmiş kişilerdir. Bilinçaltına yerleşmiş bu korkulara ve şemalar yönelik farkındalık artırıcı terapi yöntemleri, ilişkide güveni artırmaya dönük birtakım uygulamalarla bu sorunlar aşılabilmektedir. İlişki kalitesinin çok bozulduğu durumlarda daha uzun soluklu ve ciddi bir psikoterapi sürecine ihtiyaç duyulabilir. Modern terapi yöntemleri artık bu tür saplantılı kıskançlık sorunlarıyla boğuşan kişilere etkili terapi seçenekleri sunmaktadır. Emek verilen her ilişki kıymetlidir ve mücadele etmeye değerdir..