Türk halk edebiyatında insanlar aşklarını, acılarını, düşmanlıklarını, kahramanlıklarını, övgülerini ve toplumu derinden etkileyen olayları sözlü edebiyat yoluyla aktarmıştır. Anlatmak, bir şeyleri paylaşmak ve aktarmak için en etkili yöntem olmuştur. İnsanlar sözlü edebiyatı genellikle nasihat vermek ve güldürürken de düşündürmek amacıyla kullanmışlardır. Bu coğrafyada yaşayan her bireyin hayatına değmiş mutlaka en az bir hikâye vardır. Anlatı, bir toplumda önemli bir yer ediniyorsa neden psikoterapi alanında kullanılmasın? Bu metinde, metaforun psikoterapideki kullanımı ve Türk kültüründe dışsallaştırma için kullanılabilecek kaynaklardan bahsedilmiştir.
Metafor, deneyimler, düşünceler, duygular, eylemler veya nesneler arasındaki benzerliği ifade eden sembolik bir yaklaşımdır (Wagener, 2017). Metafor kullanımı sosyal bilimlerde daha görünür hale geldikçe, Lakoff ve Johnson’nın günlük anlayışlarımızı şekillendirmede metaforun önemine dair içgörürleri tıp, psikoterapi, sağlık eğitimi ve daha fazlasını kapsayan disiplinler arasında genişletildi (Sims, 2003). Metaforlar genellikle dolaylı yoldan çalışır ve içsel düşünce gerektiren metaforlarla yapılan öneriler, danışanın kendi hayatına yeni anlamlar koymasını sağlar (Lyness ve Thomas, 1996).
Michael White tarafından geliştirilen bir sorunu dışsallaştırmak Narrative Terapinin ayırt edici bir özelliğidir (Wyk, 2008). Dışsallaştırma problemin kişiden bağımsız hale getirilmeye çalışılırken yapılan konuşmalar sürecidir. Danışan problemi tanımlarken kendi kimliğinden ayırır ve kendi ile ilişkili bir durum olarak değerlendirir (Eken ve Dinç, 2014). Dışsallaştırma sorunların metaforik olarak daha az kalıcı, kısıtlayıcı ve daha esnek şekilde değerlendirilmesini kolaylaştırır; çünkü, dışsallaştırma kişiyi görünüşte yıldırıcı, katı değiştirilemez bir problemi nesneleştirmesi ve bunu yönetebilmesi için serbest bırakır (Payne, 2006). Dışsallaştırma aynı zamanda bireye yeni kimliğinde güçlü ve pozitif özelliklerini yeniden yapılandırma yetkisi verir (Wyk, 2008). Ayrıca, dışsallaştırmada terapistin problemin tamamen ortadan kaldırılmasının geçekçi olmadığını anlaması ve problemin kişinin hayatında oynadığı rolün metafor aracılığıyla incelemesi gerektiğinin de farkında olması gerekmektedir (Legowski ve Brownlee, 2001).
Metafor kullanımının psikoterapi sürecindeki gelişimi beş ana başlık altında incelenmiştir. Bunlar, destek sağlayarak ilişki kurmak, yaşantıları ile bağlantı kurarak bununla ilgili duygulara erişebilmek, örtük varsayımlara erişerek yüzleşme ve değişme ortam hazırlamak, direnç gösterilen durumlar üzerine çalışmak ve olaya yeni bakış açısı kazanmak (Lydon ve ark, 2001). Ayrıca, metaforlar ile çalışabilmek için altı aşamalı olan bir model sunulmuştur. Bu aşamalar; metaforun duyulması, metaforun geçerli olması, metaforun genişletilebilmesi, olasılıkların değerlendirilmesi, olasılıkların belirlenmesi ve seçilmesi ve gelecek ile ilgili bağlantı kurulabilmesi olarak tanımlanmıştır (Sims, 2003).
Türk kültüründe hikayeler, fıkralar, şarkılar ve türküler dönemin şartlarına göre açık ya da örtük şekilde bir şeyler anlatmıştır. Sanatçılar anlatılarında toplumu kültürel ve siyasi anlamda bilgilendirmek amacıyla ya da sadece mevcut durumundan bahsetmek amacıyla sanatı kullanmıştır. Edebiyatın böylesine çok amaçlı kullanıldığı bir kültürde psikoterapide kullanılması da işlevsel olabilmektedir. Örneğin; psikoterapi de kullanılabilecek özellikle çocukları ile ilişkisel anlamda sorun yaşayan ebeveynler için güneş ve rüzgâr hikayesi var (ek 1). En çok sevdiğimiz, en çok ihmal ettiğimiz, kırmaktan en az çekindiğimiz ikircikli durumun en fazla görüldüğü ortamlardır aileler. Bu kadar çok severken nasıl oluyor da en fazla iletişim sorununu da aile bireylerimiz ile yaşayabiliyoruz. Bu hikâyede özellikle komut verme şeklini bağırma ve şiddet olarak belirleyen ebeveynler için kendilerini görebilecekleri, yaptığı eylemin işlevsizliğini açık bir şekilde görebilmeleri için uygun bir metaforik zemin vardır.
İkili ilişkilerinde hep alttan alan, en çok özverili olan ve en fedakâr olan bir taraf muhakkak vardır. Yapmaktan vazgeçemediği ama karşılığını alamadığı zamanda yaptıkları için pişmanlık duyan bir taraf hep vardır. Derviş ve akrep hikayesinde (Ek 2) geçen akrebin sokma eylemini sonlandırmaması ve bu rağmen de Dervişin de akrebi sudan kurtarma eylemini sonlandırmaması hikayesinde: ‘‘Her şeye rağmen neden yapıyorum?’’ sorusuna Dervişin verdiği cevap ile yaptığımızın nedenini görebilme olasılığı elde edebiliriz.
Sonuç olarak, kültürümüzde hikayeler hem yol gösterir hem öğüt verir ve hem eğlendirir hem de uyarır. Hikayelerin bu kadar baskın olduğu bir kültürde, hikâyenin psikoterapi alanında kullanılması da kaçınılmaz bir sonuçtur. Her insanın kendini bulduğu özdeşleşim kurabileceği bir hikâye vardır. Psikoterapide metafor kullanımı bu amaçla yola çıkarak danışana en kısa ve en kolay yoldan ulaşmaya çalışmıştır.
Kaynakça
Eken, F.O. ve Dinç, M. (2014). Narrative Terapi Temel Kavramlar Sözlüğü
Legowski, T. ve Brownlee, K. (2001). Working with metaphor in Narrative Therapy. Journal
of Family Psychotherapy, 12(1).
Lyness, K. ve Thomas, V. (1996). Fitting a square peg in a square hole: Using metaphor in
narrative therapy. Contemporary Family Therapy, 17(1).
Lyddon, W. J., Clay, A. L. & Sparks, C. L. (2001). Metaphor and change in counseling.
Journal of Counseling and Development, 79(3), 269-274.
Payne, M. (2006). Narrative therapy. An introduction for counsellors (2). London: Sage.
Sims, P. A. (2003). Working with metaphor. American Journal of Psychotherapy, 57(4), 528-
536.
Wagener, A. (2017). Metaphor in professional counseling. The Professional Counselor, 7 (2),
144-154.
Wyk, R.V. (2008). Narrative house: A metaphor for narrative therapy: Tribute to Michael
White. Department of Business Management, Faculty of Economic and Management Sciences, University of Pretoria, South Africa.
Ek 1:
Bir gün rüzgar Güneş’le konuşuyormuş. Vuvv…Ben senden daha güçlüyüm demiş.
-Öyle mi?demiş.-Elbette demiş rüzgar. Bunu sana göstereceğim. Bak şu aşağıdaki yaşlı adamı görüyor musun?
Güneş eğilip bakmış.
-Görüyorum diye cevap vermiş.
Rüzgar gururla:
-Gör bak!Onun ceketini çıkaracağım diye konuşmuş.
Güneş:
-Peki o zaman demiş. Haydi dene bakalım. Sonra bulutların arkasına çekilmiş. Merakla rüzgarı izlemeye başlamış.
Rüzgar bütün şiddetiyle esmiş. O estikçe yaşlı adam üşümüş.Üşüdükçe paltosuna sarılmış. Rüzgar buna öfkelenmiş. Daha da şiddetli esmiş. Bu kez adam da paltosunu daha sıkı tutmuş. O ne kadar şiddetli estiyse adam da paltosuna o kadar çok sarılmış. Çünkü çok üşüyormuş.
Rüzgar sonunda pes etmiş.Bu kez sıra Güneş’e gelmiş.Güneş bulutların arkasından çıkmış. Yaşlı adama sıcacık gülümsemiş.Yeryüzünü iyice ısıtmış. Adam pek sevinmiş. Yeryüzü ısındıkça adam da ısınmış. O da gülümsemeye başlamış.
-Artık paltoya ihtiyacım kalmadı diye düşünmüş. Ve paltosunu çıkarmış.Güneş rüzgara dönerek:
-Gördün mü demiş. Nazik olanlar zorbalardan her zaman daha güçlüdür.
Ek 2:
Derviş ve Akrep Hikayesi
Dervişin biri suya düşen akrebi kurtarmak ister. Elini uzatınca akrep sokar. Derviş tekrar dener, akrep yine sokar…
Bunu görenler dayanamaz ve dervişe: ‘İyilik yapmak istemene rağmen sana zarar veren akrebe halen ne diye yardım edersin' derler.
Dervişin cevabı ise manidardır…
Akrebin fıtratında sokmak var. Benim fıtratımda ise yaratılanı sevmek ve merhamet etmek; o fıtratının gereğini yapıyor diye ben niye fıtratımı değiştireyim?”