İşte Bu Doktor İndir
Bugün içinde bulunduğumuz konuma en sevdiğimizi yerleştirelim mi? Örneğin, sevdiğiniz, gözünden sakındığınız şiddet görüyor. Ne yapardınız? Kalbinizin atışından dünyayı yerinden oynatmaya hazırsınızdır eminim. Nedir peki şiddet? Bugün tüm haberleri kasıp kavuran Will Smith’in attığı tokat mı? O görünen kısmı, bir de görünmeyeni var ki bu zamana kadar o tokat gibi hiç ses getirmedi. Oysa ki belki de en can acıtan en yıkıcı olanıydı. Şiddettin psikolojik olanı. Fiziksel şiddet tabi ki kabul edilemez bir durum. Peki sevdiğiniz kişinin sizi yok sayması? Tüm gün onu beklerken akşam sohbet edecek keyfi olmaması? Sizinle sadece ihtiyacı kadar iletişim kurması ? Duygularınızı, kırgınlıklarınızı, bazen sadece ihtiyacınız olan omzu sizden esirgemesi? Aldatması, kısıtlaması sizin de hatırlanmaya değer bir birey olduğunuzu unutması? Her şeyi ama her şeyi sizin sırtınıza yüklemesi? Bunlar bir tokattan daha mı az acı veriyor sizce? İnsan ruhunun acıması, bedenin acımasından kat kat daha çok acı verir. Siz fark etmeseniz de kalbiniz derinlerde ince ince sızlar. Ancak görünür olmadığı için öyle hemen eylemde bulunmak bir tık daha zor gelir. Peki en baştaki soruya tekrar dönelim, en sevdiğinizin her gün ruhu acıdıkça acıyor. Napardınız? Hemen kollarınızı açıp onu kurtarmaz mıydınız? Şimdi o sevdiğimizin yerine kendimizi koyalım. Canımız acırken daha ne kadar sabretmeye devam edeceğiz? Bu hayat bir gece daha canımız acırken uyumaya gerçekten değer mi? Unutmayalım, tüm kusurlarımızla, tüm yanlışlarımızla sızlayan canımızla biz değerliyiz, herkesten daha önemliyiz. Mutlu olmak gerekiyorsa o kahkahayı ilk önce biz kendimize attıracağız✌🏻