İşte Bu Doktor İndir

Yaşamımız boyunca hayatımızda iyisiyle kötüsüyle birçok anı deneyimliyoruz. Bazı anlar her şey yolunda giderken önümüze bir taş çıkıyor ve ona takılıp düşebiliyoruz. Fakat fark ettiniz mi kimi düştüğü için gülümseyip hemen kalkıyor, kimi biraz acısının dinmesini bekliyor, kimi bir eli tutarak kalkıyor, kimi kalkıp yarasını sarıyor kimisi ise ağlıyor, acı çekiyor ve kalkmak için biraz daha zamana ihtiyaç duyuyor.

Hayat da bize tam olarak bunu sunuyor aslında. Hepimiz yaşamımız boyunca inişli çıkışlı bir yolda ilerliyoruz. Yolumuzun her ne kadar her zaman temiz ve aydınlık olmasını istesek de insanlığın var oluşundan itibaren mücadele etmemiz gereken durumlar karşımıza çıkıyor. Sağlık sorunları, ekonomik sıkıntılar, aile/ilişki problemleri, bir yakınımızın ölümü, deprem, şiddet gibi yaşandığında yüksek stresli olaylara kadar…

Her ne kadar bu olaylar hayatımızda benzer görünse de hepimizin farklı duygusal tepkiler verdiği aşikar. Kimimiz zorlayıcı durum karşısında güçsüz düşüp ayağa kalkmak için çok daha fazla zamana ihtiyaç duyuyorken kimimiz de yukarıda da söz ettiğim gibi kalkıp yarasını sarıyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Tam da şu an bir durup etrafınızı gözden geçirin. Bir yakınını kaybetmiş tanıdığınız var mı mesela? O bu durumun üstesinden nasıl geldi? Şimdi de bir başka kayıp yaşamış tanıdığınızı düşünün. O nasıl tepki gösterdi?

Bu kadar benzer olaylara nasıl bu kadar farklı tepkiler veriyoruz peki?

Burada karşımıza psikolojik sağlamlık kavramı çıkıyor. Psikolojik sağlamlık bir maddenin elastik olması ve aslına kolayca dönebilmesi anlamına gelen Latince ‘resilience’ kökünden türemiştir. Amerikan Heritage Sözlüğü’nde ise psikolojik sağlamlık ‘değişim, hastalık ve kötü kaderden hızlıca kurtulma, iyileşme’ anlamını taşımaktır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA)’ ne göre kişinin sıkıntı, travma , trajedi, tehditler, aile/ilişki sorunları, ciddi sağlık sorunları veya ekonomik stres faktörleri gibi önemli stres kaynakları karşısında iyi uyum sağlama süreci olarak tanımlanır. Türkçeye psikolojik sağlamlık, esneklik, dayanıklılık ya da yılmazlık olarak çevrilen bu kavram kısacası; Zorlayıcı yaşam olaylarında kişinin daha hızlı toparlanma, iyileşme ve eski işlevselliğine dönme becerisi anlamına gelmektedir. Psikolojik sağlamlık kimimizde kişilik özelliği haline gelse de bu beceriler öğrenilebilen, geliştirilebilen becerilerdir.

‘Esneyen bambu direnen meşeden daha kuvvetlidir.’

Psikolojik sağlamlık bir diğer adıyla psikolojik esneklik bambu kamışına benzetilir. Bambu kamışının kırılmayan ve esnek bir yapıya sahip olduğu, yıprandıktan sonra eski haline döndüğü söylenir. Bambuda da gördüğümüz gibi esnek olmak bir kişinin travmatik bir olay yaşamayacağı ya da stresörlerle karşılaşmayacağı anlamına gelmez. Tabi ki esnek bir psikolojiye sahip olsak da olumsuz bir durum karşısında üzgün, suçlu, utanmış, çaresiz hissedebiliriz. Fakat psikolojik esneklik sayesinde bu durumların yarattığı duygusal etkilerden çıkmak çok daha kolay ve hızlı olacaktır. Üstelik sadece bu etkilerden çıkmakla kalmayıp yaşadıklarımızı anlamlandırarak daha güçlü adımlar atmaya başlıyoruz.

Hadi gelin, psikolojik sağlamlığa sahip kişilerin özelliklerine ve bu özellikleri geliştirmek için neler yapabileceğimize bir bakalım.

Yapılan araştırmalar sonucunda psikolojik sağlamlığına sahip olan kişilerde gözlenenler;
 Bireyin öz saygının yüksek oluşu, geleceğe olumlu bir bakış açısıyla yani umutla baktığı Problemler karşısında mizah anlayışının yüksek olduğu, sorunlardan kaçmak yerine yüzleşmeyi seçtiği o yaşadığı stresli olay karşısında farklı bakış açısı geliştirdiği, esnek olduğu, problemi algılama biçiminin anlam çıkarma yönünde olduğu, gerçekçi yaşam amaçlarının olduğu, duygularının farkında olup onları bastırmadıkları.

Eveet bunlar güzel şeyler de ben nasıl yapacağım diyorsanız;

Hayatınızdaki değişikliği inkar etmek yerine uyum göstermeye çalışın. Evet o taşa takıldık ve düştük. Taşı ya da kendimizi suçlamak bize eziyet olmaktan ve zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Nasıl kalkacağınıza odaklanın.
 

Bakış açınızı değiştirmeye çalışın. Olanı değiştiremeyiz fakat olay karşısındaki tutumumuzu değiştirebiliriz. Bunun için de öncelikle düşünce şeklimizde değişiklik yapmamız gerekir. Örneğin sizin için çok önemli olan bir proje kabul edilmedi. Geriye dönüp bu projenin kabul edilmesini sağlayamazsınız. Fakat projenin kabul edilmemesinden kaynaklı başarısız, yetersiz olduğunuz yönündeki düşünceleri değiştirerek alternatif çözüm yolları üretebilirsiniz.

En zor durumlarınızda size neler iyi geliyordu? Daha önce yaşadığınız deneyimi düşünün. O durumun üstesinden nasıl gelmiştiniz? Burada bazen ‘o bu kadar kötü bir olay değildi ki’ yanıtıyla karşılaşabiliyoruz. Bu kadar kötüsünü yaşamadığınızı düşünüyorsanız size şunu hatırlatmak isterim; o zaman da o en kötüsü değil miydi?

Kendinize sizi zorlayan sorun için neler yapabileceğinizi sorun . Bazen problemlerimizin tek bir çözümü olmayabilir bazen çözüm gözümüzde çok büyüyebilir. Sorunu parçalara ayırarak adım adım ilerleyebilir ve böylece o büyük ve karmaşık görünen sorunun yarattığı stres düzeyini azaltmış olursunuz. Sorunu ne kadar küçük parçalara ayırırsanız çözümlerinizi bulmanız ve adım atmanızda o kadar kolay olacaktır.

Size iyi gelen günlük rutinler oluşturun. Kendi içinizde mutluluğu bulabilme becerinizi arttıracaktır. Kahve içmekten keyif mi alıyorsunuz? Sevdiğiniz bir müzik eşliğinde kendinize bu zamanı hediye edin.

Güçlü yönlerinizi keşfederek onlara odaklanın. Kimse mükemmel değildir, mükemmel bir insana siz örnek verebilir misiniz? Hatalarımızla, doğrularımızla, yaptıklarımız veya yapamadıklarımızla bir bütünüz. Kendimize yaptığımız acımasız eleştirilerin ne kadar gerçekçi olup olmadığını anlamak için bugüne kadar neler yapabildiğinizi bir düşünün.

Bedeninizin kendini daha iyi hissetmesine olanak sağlayın. ‘Psikolojiktir o’ cümlesini duyduğunuza eminim. Çünkü stres hem bedensel hem zihinsel hem de davranışsal bir tepkidir. Düzenli uyku, egzersiz ve doğru beslenmeyle vücudunuzu stresle başa
çıkabilir hale getirebilirsiniz.

Umut etmekten vazgeçmeyin. Depresyonun en büyük destekçilerinden biri beklentisizliktir. Kişiler geçmişe ya da şu anın acısına hapsolmaktan gelecekle ilgili plan yapma yetilerini kaybetmeye başlarlar. Geleceğe dair olumlu beklentiler oluşturmanız adım atmak için sizi motive edecek ve geçmişin acısına hapsolmanıza engel olacaktır.

Belirlediğiniz hedeflerinizin doğrultusunda istikrarlı bir şekilde hareket edin. Daha önce umut etmekten söz etmiştim. Hayattan bir şeyler beklemek. Bu beklentileriniz doğrultusunda gerçekçi hedeflerinizin olması harekete geçmeniz için somut adımlar atmanızı sağlayacaktır. Hedefleriniz konusunda önceliklerinizi belirleyerek ve yakından uzağa doğru bir sıra izlemeniz ve bunları kağıda dökmeniz hangi adımı atarak başlayacağınıza yardımcı olacaktır.

Yaşadığınız her sıkıntıya kendinizi yeniden keşfetme gözüyle bakın. Olumsuz olaylar karşısında kişi ya büyür ya dağılır. Fakat asla olduğu yerde kalmaz. Mücadelemiz sonucu yeni anlamlar çıkarmak bir sonraki mücadele için bizi büyütür.

‘Işık verecek olan şey, önce yanmaya dayanmalıdır.’ (Victor Frankl)

Sosyal desteğin gücünü kullanın. Çözüm her ne kadar sizin içinizde, düşüncelerinizde olsa da aileyle, arkadaşlarla kurulan yakın ilişkiler size koltuk değneği desteği sağlayacaktır. Yapılan araştırmalarda sosyal destek kaynaklarının kişilere maddi, duygusal ve zihinsel yardım sağladığı belirtilmiştir.

 APA’nın yaptığı araştırma bireysel ilişkilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşlarına, yerel organizasyonlara katılmanın da sosyal destek sağladığı ve umudu geri kazanmaya yardımcı olabileceği yönünde. Size amaç duygusu katacak bir gruba katılabilirsiniz.

İhtiyaç duyduğunuzda psikolojik destek almaktan çekinmeyin. Kimimiz yukarıda sözünü ettiğim yöntemleri başarıyla uygulayabilirken kimimiz de takılı kalabilir, düştüğümüz yerden kalkmakta zorlanabiliriz. Terapide kendinizi keşfetme yoluna girerek bu becerileri öğrenip, geliştirebilirsiniz.

Psikolojik sağlamlık bazı testler aracılığıyla ölçülebilsede o taşla karşılaşmadan bunu deneyimlemek mümkün değildir. Benim psikolojik dayanıklılığım ne düzeyde diye merak ettiyseniz, geçmişinizi gözden geçirip kendinize şu soruları sorabilirsiniz?

Yaşadığım olumsuz olayların etkisinden uzun süre çıkamam.’
Sorunlarımın üstesinden kısa sürede gelirim.’

Cevaplarınızı bekliyorum.