“Psikolojik ilk yardım, acil durum, afet veya travmatik bir olaydan etkilenen kişilerin psikolojik sağlığının kötüye gitmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilen, insani bir yanıt ve destek faaliyetidir.”
Psikososyal desteğin temel ilkelerini içeren psikolojik ilk yardım, acil durum içindeki insanların güvende, anda, sakin ve umutlu hissetmelerine yardımcı olmayı, diğer insanlarla iletişim içinde olmalarını sağlamayı, yaşanılan stres düzeyini azaltmayı, fiziksel, duygusal ve sosyal desteğe ulaşmalarını sağlamayı, esnek dayanıklılığı arttırmayı amaçlar.
Sağlanan psikolojik ilk yardım ile, iyilik haline ulaşmalarını ve kötüye gidişin önlenmesi hedeflerden biridir. Psikolojik ilk yardım, terapi değildir. Afetzedelerin bulunduğu durumda parasempatik yani, sakinleştirici sistemleri devre dışıdır. Bu yüzden terapi yapılması mümkün değildir. Travma belirtilerinin terapide çalışılması için zamana ihtiyaç vardır. Doğru zaman hemen şimdi değil!
Sadece uzmanlar tarafından değil herkes tarafından verilebilen bir tekniktir. PİY uygulanacak kişilerin hazır bulunuşlukları da önemlidir. İletişim kurmak istemeyebilirler, kendilerini kapatmış olabilirler. Desteğe hazırlarsa iletişime geçilmesi önemlidir. İletişim kurmak için zorlanmamalıdır. Bazen yaşantının vermiş olduğu etki, öfke ve suçluluk duyguları ile bize bağırabilir, kovabilirler ama şunu söyleyebilmek elzemdir. “Evet şu an bana ihtiyacın yok, seni anlayabiliyorum ama ben şuradayım, senin için buradayım. Ne zaman istersen gelebilir veya iletişime geçebilirsin.” Böylelikle ilişki kurulmuş olur.
“Her insanın iç dünyasında kendini iyileştirebilme kapasitesi vardır.” der danışan merkezli terapinin kurucusu Carl Rogers. İyileştirme kapasitesini kapatmış olan afetzedeler ile ilişki başlatarak onların kapanan sistemlerini açmaya başlamış oluruz. Kurulan ilişki güven verici, samimi ve dürüst olmalıdır.
Hepimizin bildiği gibi ertesi güne uyanmak için bir amacımız varsa hayata devam edebiliriz, ama yoksa bu hayatı yaşamak inanılmaz derecede zor olabilir. Afetzedelerin birçoğunun yakınlarını kaybetmiş olması ya da aile üyelerinin tamamını kaybetmiş olmaları muhtemel bir durumdur. Bu yüzden afetzedenin yanında bulunan kişinin , onları hayata bağlayacak görev ve sorumluluklar vermesi -en basitinden insanlara bir çay götürmelerini söylemek- işlevselliklerini tekrar elde etmelerini sağlayacaktır. Diğer bir deyişle işe yaradıkları duygusu canlanmış olacak ve varoluşlarının tekrar anlam bulması sağlanmış olacaktır. Öncelik beraber olma sürecini , yani onların yanında olduğunuzu hissettirmektir. İlk etapta kişiye yardım yaparken kendi acınızdan, deneyimlerinizden, “Ben de 99 depreminde şunları şunları yaşamıştım.” dememek gerekir.
Psikolojik ilk yardım yapan kişinin oradaki birine destek olarak, güvenli dünya inancı yıkılan afetzedenin güvenlik inancını inşa etmesi gerekir.
Afet bölgelerine giden görevlilerin siyah giymesi, yasa uygun görünmesi tavsiye edilir. Takısız, makyajsız, ojesiz, parfümsüz olmaları da önemlidir. O bölgenin kültürüne göre giyinilebilir. Başı yas sürecine uygun şekilde bağlamak bile iyi gelebilir. Tüm bunlar;orada sadece onlar için olduğunuz hissini verir. Birinin çok konuşuyor ve hiç konuşmuyor olması travmatize belirtisi olabilir . Anlatma ihtiyacı varsa dinleyin ama anlatıyor diye iyi sanmayın onu. Notlarınızı alın, sizden sonraki ekibe iletin. Duyusal farkındalıklara çekin onları. “Nefesine odaklan, ayağına yere bas.” gibi. Bu disosiasyonu engeller. Bunu bir terapist gibi değil ama insani yerden yapmalısınız.
Özetle psikolojik ilk yardım 3 temel kavrama bağlıdır:
İzlemek, yani gözlemleyip temel ihtiyaçların karşılamak.
Dinlemek (soru sormadan), eşlik etmek bir şey demeden.
Bağ kurmak, insani bağ kurmak, terapötik destek değil.