İşte Bu Doktor İndir

Prostat kanseri kesin tanısı prostat biyopsisi ile konulur. Biyopsi örnekleri patolojik incelemeye tabii tutulur ve prostat kanseri tanısı patoloji uzmanınca konulur. Prostat kanseri tanısı konulduktan sonra ilk yapılması gereken şey hastalığın risk değerlendirmesinin yapılması ve risk grubuna uygun olarak evrelenmesidir.

Prostat kanserinin yayılma riski şu parametreler dikkate alınarak değerlendirilir; (1) PSA testi sonucu, patoloji raporunda belirtilen hastalık derecesi ve hastalığın prostat içindeki yaygınlığı.

PSA testi prostat kanserinden şüphelendiren ve biyopsiye kadar ilerleyen bütün süreci başlatan ilk aşamadır. PSA testi sadece kanser şüphesini göstermez, prostat kanseri tanısı konulduktan sonra da kanserin yayılma potansiyeline dair önemli bir işarettir. Kan PSA değeri 20 ng/mL’nin üzerinde olan hastalar yüksek risk grubuna girer. Patoloji raporunda belirtilen hastalık derecesi diğer önemli parametredir. Gleason skoru olarak bilinen ve 6-10 arasında değişen bu derecelendirmeye göre 8 ve üzerindeki değerler yüksek riskli kabul edilir. Hastaları yüksek risk grubuna sokan bir diğer parametre de hastalığın prostat içindeki yaygınlığıdır. Eğer hastalık iki lobuna da yayılmış ise bu hastalar yüksek riskli prostat kanserine sahip olurlar.

Öte yandan hem PSA değeri 10 ng/mL’den düşük, hem Gleason skoru 6 hem de hastalığı sadece prostatın bir lobunun yarısında sınırlı olan kişiler düşük risk grubuna girerler. Yüksek ve düşük risk grubuna girmeyen tüm diğer hastalar orta risk grubunda değerlendirilir.

Peki, risk sınıflaması tam olarak neye işaret etmektedir? Prostat kanseri eğer tanı anında başka organlara sıçrama yapmamış ise ameliyatla ya da ışın tedavisi ile tedavi edilir. Hastalığın tanısında önemli bir yer tutan PSA değeri ameliyattan hemen sonra da kontrol edilir. Hastalığın tamamen vücut dışına çıkarılması ile beraber PSA’nın ölçülemeyecek kadar düşük değerlere gerilemesi beklenir. İşte risk sınıflaması ameliyat ya da ışın tedavisinden sonra PSA değerinin yüksek kalması ya da düşüp yeniden yükselmesi ihtimallerini değerlendirir. Yüksek riskli hastalarda ameliyat sonrası PSA yüksekliği görülebilir ve ek tedaviler gerekebilir.

Prostat kanseri tanısından sonraki aşama kanserin yaygınlığının belirlenmesi yani evrelenmesidir. Prostat kanseri en sık lenf bezelerine, kemiklere ve akciğerlere sıçrar. Orta risk grubuna girip Gleason 4+3=7(*) olan hastalar ve yüksek risk grubuna dahil hastalar karın ve pelvik bölgeyi kapsayan bir BT ya da MR incelemesinden geçmelidir. Günümüzde prostat MR’ı yaygın olarak kullanıldığı için çoğu zaman yeniden bir görüntüleme yapılmasına gerek kalmamaktadır. Yukarıda bahsedilen hastalar kemik metastazlarını değerlendirmek için kemik sintigrafisinden geçmelidir.

(*) Daha önceden bütün Gleason 7 prostat kanserleri aynı değerlendirilirken günümüzde skorun hesaplamasında geliş yoluna bakılarak Gleason 7 hastalık iki alt gruba ayrılmıştır. Artık 4+3=7 olan hastalar 3+4=7 olan hastalardan daha riskli kabul edilmektedir.