İkinci dünya savaşı bir önceki gibi insanlık için büyük bir yıkım ile sonuçlandı şüphesiz. Kendi yayılmacı politikalarından başka hiçbir hak görmeyen iki dev güç ve onların arasında sıkışıp korkuyla kaderlerinin onları bulacağı günü bekleyen diğerlerinin hikayesi bir nevi. Savaş sürerken faşist Nazi Almanya'sı ve Komünist Stalin Rusya'sı arasında sıkışan Polonya sonunda onu bekleyen işgal ve parçalanmayı yaşadı. Polonyalılar için bu acı tecrübe kitlesel bir travma tabiki. Ama travma sadece korkulan şeyin başımıza gelmesi ile gerçekleşmez acı verici bir olayın başımıza gelme ihtimali de bunu oluşturabilir. Nitekim "Polonya Sendromu" da böylelikle literatüre girmiş oluyor. "Bu iki güç ile komşuluğu bulunan ve bu sebeple Polonya'nın yaşadığı hazin sonun bir gün onları da bulabileceği korkusuyla yaşamak". Bu korkuyu yaşayanların başında Türkiye de gelmekteydi. Savaşa girmediği halde uzun yıllar savaş ve parçalanma tehtidiyle yaşamak..Her yeni güne korkuyla uyanmak ve uykusuz geceler atlatmak..
Patronunuz tarafından ne zaman azarlanacağızı bilmeden diken üstünde çalışmak mı? Azarı yiyip çalışmak mı? Ebeveynlerinizin hangi davranışlarda kızacağını, dayak yiyeceğinizi kestiremeden tüm gün evde titrek titrek gezmek mi? Yoksa dayağını yiyip oturmak mı?
Tutarsız edimleri olan ebeveynler tarafından şiddet gören çocuklar ile ilgili yürütülen bir araştırmaya göre bazı çocukların ne zaman başlarına geleceğini bilmedikleri cezaları beklemek ve kaygı seviyelerini arttırmak yerine bir süre sonra çocukların bir çeşit başetme mekanizması geliştirdiği görülmüş. Buna göre çocuklar edilgen konumda durup acının onları her hangi bir anda bulmasinı kaygıyla beklemek yerine ipleri ellerinde hissederek kendi belirledikleri zamanlarda ebeveynlerini kışkırtarak azarlanmayı veya dayak yemeyi seçmişler.Böylece geri kalan zamanlarını korkuyla geçirmekten kurtarmışlar.
Sahip olduğumuz veya olmayı umduğumuz şeyler için daima karşımıza güçlü tehlikeler çıkacak.
Peki kötü bir şeyi yaşamak mı yaşayabilme korkusuyla yaşamak mı daha büyük bir tahribat yaratır?