PCOS yönetiminde beslenme oldukça önemli bir rol oynuyor. Birçok PCOS' lu kişi bir önceki postta yazdığım üzere insülin direncine ya da insülin salınımında bir dengesizlik olabildiği için PCOS' lu bireylerin kan şekeri seviyelerini gün içinde dengede tutmaya özen göstermek oldukça önemli.
Bunu yapmanın en iyi yöntemlerinden biriyse düşük glisemik yüklü beslenmektir.
Düşük glisemik yüklü beslenmeyi basitçe, glisemik indeksi ve yükü yüksek olan yoğun karbonhidratlı ekmek, pilav, makarna vb yiyeceklerin azaltılması ve yerine sebzelerin konması olarak düşünebilirsiniz.
Bir PCOS' lu illa şu kadar karbonhidrat tüketmeli, glisemik yük şu sayının altında kalmalı demeyi doğru bulmuyorum çünkü bu kişinin yaşam tarzına ve fiziksel aktivite düzeyine bağlıdır (örneğin ben de PCOS' luyum ama düzenli olarak yüksek tempolu spor yaptığım için çok hareketli olmayan bir başka PCOS' luya tavsiye edeceğimden çok daha fazla karbonhidrat tüketiyorum).
Bunun dışında PCOS' lu bireylerde ketejonik, glutensiz, süt ürünsüz vb ciddi kısıtlamalar içeren beslenme tarzlarını öneren çok fazla kişi gözlemliyorum son zamanlarda. Fakat bu tarz uygulamaların PCOS için kan şekeri dengesindeki etkisi dışında bir yararı olduğunu gösteren herhangi bir bulgu şu an için yok yok. Bir de PCOS yeme bozukluklarının normal popülasyona göre çok daha sık görüldüğü bir grup bu nedenle de efektifliği bilimsel olarak kanıtlanmamış, aşırı kısıtlamalı uygulamaların PCOS' lu bireyler üzerinde uygulanmasını desteklemiyorum çünkü kısıtlamalar yeme bozukluğu ve anormal yeme davranışlarının ortaya çıkma ihtimalini ciddi şekilde arttırıyor.