İşte Bu Doktor İndir
Psikolog Önder, "Evde kalma süresinin uzaması ev içinde çatışmaların sık yaşanmasına da sebep oldu. Dolayısıyla kişiler ararken sadece korona kaygısıyla değil bu tür sorunlarla nasıl baş edebileceği konusunda destek almak için de arıyor." dedi. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı Bölümü, uzmanlık dernekleri ve sivil toplum kuruluşları ortaklığında hayata geçirilen Koronavirüs Enfeksiyonu Online Ruhsal Destek Programı (KORDEP), 7 Nisan'dan bu yana yardım almak isteyenlere psikolojik destek sunuyor. İstanbul'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle tedavi görenler, yakınlarını kaybedenler, salgınla mücadele eden sağlık çalışanları, yalnız yaşayan yaşlılar, engelliler, göçmenler gibi salgından etkilenen kişilere yardım etmek üzere oluşturulan ücretsiz "psikolojik destek" hattı, yardım almak isteyenlere, çağrı merkezi aracılığıyla ruhsal ve psikososyal destekte bulunuyor. Risk grubundan olmayan, ancak belirgin veya düşük düzeyde kaygı, korku, tahammülsüzlük, uykusuzluk, dikkatini toplayamama, keyifsizlik, mutsuzluk gibi belirtilere sahip olan kişilere öncelikli olarak psikolojik ilk yardımda bulunuluyor. KORDEP uzmanlarına hafta içi ve cumartesi günleri 10.00-19.00 arasında 0 850 305 00 34 üzerinden ulaşılabiliyor. "Uzun vadede sürdürülmesi ve yardım sunulabilmesi hedefleniyor"  KORDEP bünyesinde Kadıköy Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) Koordinasyon ve Destek Ekibi'nden klinik psikolog Alagün Belce Bahşi, ruh sağlığı boyutuyla doğabilecek olumsuz etkileri değerlendirildiğinde önemli bir pandemi sürecinden geçildiğine işaret ederek, KORDEP'in de bu sırada ortaya çıkabilecek ruhsal sorunlarla ilgili destek vermek üzere kurulan "online ruhsal destek hattı" olduğunu dile getirdi. KORDEP çalışmalarının salgının başladığı andan itibaren hayata geçtiğini, 7 Nisan'dan bu yana hatların aktif çalıştığını kaydeden Bahşi, "Yaşadığımız bu zorlu süreçte psikolojik destek almak isteyen, mevcut ruhsal sorunlarında artış görülen, bu süreci yönetmeye dair desteğe ihtiyaç duyan herkese destek vermek amacıyla kurulan bir destek programı." diye konuştu. Bahşi, projenin bitiş tarihinin belirlenmediğini dile getirerek, "Böylesi toplumsal boyutta yaşadığımız bir olayda, ruhsal boyuttaki etkilerin uzun süreçlere yayılabileceğini öngörebiliriz. Bu nedenle uzun vadede projenin sürdürülmesi ve yardım sunulabilmesi hedefleniyor." dedi. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Kadıköy RAM ve Sultanbeyli'de mültecilere yönelik Mülteci Destek Hattı'ndan hizmet sunulduğunu aktaran Bahşi, şu bilgileri verdi: "Erenköy ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerinde görevli psikiyatrist, psikolog ve sosyal hizmet uzmanları çalışıyor. Kadıköy RAM psikososyal alanda çalışan, psikolog, psikolojik danışman, psikiyatri hemşiresi ve sosyal hizmet uzmanı olan ekiplerden oluşuyor. İlk aşamada çağrılar değerlendiriliyor, ardından psikolojik ilk yardım ve psikoeğitim desteği veriliyor. Başvurular değerlendirildikten sonra ilk basamakta destek olunmaya çalışılıyor, eğer çözülemiyorsa, riskli bir durum varsa veya tıbbi bir durum varsa ikinci basamağa yönlendiriliyor. Erenköy ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanelerindeki hekimler tarafından değerlendiriliyor veya 5-8 seanslık terapi desteği alabilecekleri yönlendirmeler yapılıyor. Şikayetler hala devam ediyorsa üçüncü basamağa yani yine ruh sağlığı hastanelerine yönlendiriliyor." Bahşi, danışmanlık konusunda nasıl bir desteğe ihtiyaç duyulduğunu değerlendiren sistem sayesinde ruhsal olarak zorlanılan konuda her boyutuyla destek sağlandığını, kişinin ruhsal destek dışında ihtiyacı olan konular için de yardım alabileceği uygun kurumlara yönlendirildiğini belirtti. "2 bin 500 kişi çağrı hattına başvurdu" Psikolog Ece Önder de programın İstanbul'da hizmet vermesine rağmen il dışı aramalar da aldıklarını, bu tür durumlarda gerekli açıklamalarla kişinin bulunduğu bölgedeki hizmetlerden yararlanması için yönlendirildiğini dile getirerek, şu ana kadar yaklaşık 2 bin 500 kişinin çağrı hattına başvurduğunu kaydetti. Kişilerin çok çeşitli ruhsal ve sosyal ihtiyaçları için çağrı merkezine ulaştığını dile getiren Önder, şöyle devam etti: "Şu ana kadar yüksek risk grubu altında değerlendirdiğimiz, kronik rahatsızlığı olanlar, psikiyatrik tedavisine ara vermek zorunda kalanlar, tedavilerini sürdürme güçlüğü yaşayan engelliler, Kovid-19 geçirmiş veya geçirmekte olanlar, Kovid-19 tanısından dolayı kayıp yaşayanlar, Kovid-19 salgını sonrası yoğun kaygı ve çaresizlik, çökkünlük yaşayan yaşlılar ve karantinada kalanların yoğun olarak başvurduğunu görüyoruz. Bu aşamanın yönlendirmesinde Erenköy ve Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastaneleriyle işbirliği içindeyiz. Ayrıca kişinin kendisine ve çevresine zarar verme olasılığı saptanırsa, bu durum yüksek risk içerdiğinden yine kişinin acilen ikinci aşamaya yönlendirilmesi yapılıyor. Sık karşılaşılan diğer sorunlar arasında evde sıkılma, yalnız kalma korkusu, virüs kapma ve sevdiklerine virüs bulaştırma kaygısı olanlar, bedenini dinleyen, sık sık ateş ölçen ve nefesini takip edenler, virüsle ilişkili haberleri sık izleyenler, yoğun korku ve kaygı atakları, öfke patlamaları yaşayanlar, özellikle bu dönemde uyku ve iştah düzeni bozulanlar yer alıyor." Önder, herkes açısından yeni olan sürecin getirdiği ihtiyaçların da zaman içinde değiştiğine dikkati çekerek, "İlk zamanlar Kovid-19 tanısı alanlar, karantinada olanlar veya ailesi/yakınları için bulaş kaygısı olanlar sık ararken, koronavirüs nedeniyle kayıpların artmasıyla psikolojik desteğe ihtiyacı olup KORDEP hattına başvuran kişilerin yoğunlaştığına tanık oluyoruz. Bununla birlikte evde kalma süresinin uzaması ev içinde, aile içinde kişiler arası çatışmaların sık yaşanmasına da sebep oldu. Dolayısıyla kişiler ararken sadece korona kaygısıyla değil bu tür sorunlarla nasıl baş edebileceği konusunda destek almak için de arıyor." diye konuştu. "Herkeste olan bu kaygının devam etmesi de beklediğimiz bir şey" Somatik Deneyimleme Uygulayıcısı Dilşen Özden ise korku, kaygı gibi duyguların genetik aktarımla kuşaktan kuşağa aktarılarak geldiğine değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Korku ve kaygı gibi duygular tehdit algısı olduğunda veya tehdit devam ederken de bizleri tehlikelerden koruyan ve güvende olmamızı sağlayan duygulardır. Onlar sayesinde hayatta kalırız. Bugüne kadar olan salgınlarda olduğu gibi koronavirüs de bir gün son bulacak. Bir müddet herkeste olan bu kaygının devam etmesi de beklediğimiz bir şey. Herkes gibi kaygılanabiliriz ve korkabiliriz. Bu son derece olağan. Önemli olan kaygı ve korkumuzla nasıl baş ediyoruz ve düşüncelerimizin yarattığı duygu üzerinde kontrol duygumuzu nasıl sağlıyoruz." Kovid-19 atlatan kişilerden de destek hattını arayanlar olduğunu dile getiren Özden, "Enfekte olup da iyileşenlerden 'Acaba tekrar hasta olur muyum?' diye endişeli şekilde arayanların yanı sıra 'Ben korona hastalığını atlattım, ikinci testimin ne zaman yapılacağı bilgisini alabilir miyim?' şeklinde arayanlar da oluyor. Hastalığa yakalanmış olup da iyileşenler arasında kaygı seviyesi farklı farklı olan kişiler elbette mevcut. Bu kişilerin kaygı ve korku gibi duygularla daha farklı bir şekilde baş edebildiklerini görüyoruz." diyerek sözlerini tamamladı.