OTİZM
Otizm nedir?
Otizm, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda adı çok sık duyulan; yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, nöro-gelişimsel bozukluk ve özel eğitim katagorisidir. ‘Otistik’ olarak nitelendirilen çocukların genellikle başkalarıyla, özelliklede akranlarıyla ilişki kurmakta zorlandıkları, çeşitli takıntılara sahip oldukları, konuşmadıkları ya da alışılmadık biçimlerde konuştukları ve günlük yaşamı sürdürmekte zorlandıkları gözlemlenmektedir. Ancak, tümü ‘otistik’ ya da ‘otizmli’ olarak adlandırılsa da, yakından gözlendiğinde bu bireyler arasında benzerlikler kadar farklılıklar da olduğu görülmektedir.
Otizmin Nedenleri Nelerdir?
Otizmin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, otizm bozukluğunun olası nedenleri olarak nöro-biyolojik etmenler, ailesel etmenler ve çevresel etmenler üzerinde durulmaktadır. Ancak, otizmin bu etmenlerin hangisinden ne oranda etkilenmiş olduğu belirsizdir.
Otizm bozukluğu çok sayıda genin dahil olduğu karmaşık bir genetik bozukluktur. Otizm Nörobiyolojik etmenler kapsamında ele alındığında akla ilk olarak genler gelmektedir. Genetik temelle ilgili bilgi sağlayan önemli göstergelerden biri, ailelerle ve ikizlerle yürütülen çalışmaların bulgularıdır. Tek yumurta ikizlerde görülme sıklığı, çift yumurta ikizlere kıyasla daha yüksektir. İkizlerde görülme riski ise normal kardeşlere göre daha yüksektir. Bu da genetik yatkınlığa işaret etmektedir.
Ailesel etmenler ele alındığında akla ilk gelebilecek olan etmenler; ailenin sosyoekonomik durumu, ebeveynlerin kişilik özellikleri, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzı vb. etmenlerdir. Fakat yapılan araştırmalarda bu etmenlerin otizme neden olmadığı saptanmıştır.
Ailesel etmen olarak, anne-baba yaşıyla ilişkili yapılan araştırmalar sonucunda ileri baba yaşının otizmli çocuk sahip olma riskini arttırdığı bulunmuştur. Aynı şekilde yapılan çalışmalarda 35 yaş ve üstü annelerde 35 yaş altı annelere oranla otizmli çocuk sahibi olmanın %30 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte otizm tanısı almış çocukların yaklaşık %35’inin ailesinde alkol ve madde bağımlılığı, depresyon, kaygı bozukluğu, şizofreni gibi psikiyatrik sorunlar bulunduğu görülmektedir.
Çevresel etmenlerde ise; besinler, çevresel toksinler ve aşılar dikkat çekmektedir. Fakat bu etmenlerin hiç birinin otizim ile ilişkisi tam olarak gösterilememiştir.
Otizmin nedeni tam olarak bilinmiyor fakat otizm ile ilgili kesin olarak bilinen şey otizmin tek bir nedenle meydana gelmediğidir. Otizm, birden çok etkenin bir araya gelmesiyle meydana gelen oldukça karmaşık bir durumdur.
Otizm erkeklerde kızlara oranla 2-5 kat arasında değişmekle birlikte daha fazla görülür fakat genelde kızlarda daha ağır seyreder. Otistik bireylerin çoğunda zeka geriliği görülmektedir fakat; normal ve hatta üstün zekaya sahip otizmli bireylerde vardır. Buna en iyi örnek; mucit Thomas Edison, fizikçi Albert Einstein, psikoanalist Carl Jung, yazar Franz Kafka, filozof Friedrich Nietzsche gibi dünyaca ünlü bilim adamları verilebilir.
Zeka düzeyi ve eşlik eden diğer hastalıklar otizmin ağırlık derecesi üzerinde belirleyici rol oynar. Eşlik eden hastalıklar arasında en sık rastlanılanlar dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygudurum bozuklukları ve epilepsidir. Her üç çocuktan biri epileptik anlamda risk taşımaktadır. 0-5 yaş arası ve ergenlik döneminde epilepsi nöbetlerinin görülme olasılığı fazladır.
Otizmin belirtileri nelerdir?
Otizm belirtileri bebeklikte; bebeğin ağzına bir şey koymak istememesi, yiyecek ve içecekleri reddetme, seslenildiğinde tepki vermeme, çevreye karşı ilgisizlik, taklit becerisinin gelişmemesi, akranlarına kıyasla belirgin sakinlik vb. şekilde görülebilir.
Diğer yaşlarda ise; adına tepki vermeme, göz teması kuramama, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişimin kurulamaması, ses ve koku gibi duyulara karşı aşırı derecede hassas olma, dönen nesnelere karşı ilgi duyma,sallanma ve parmak uçlarında yürüme, çevreye karşı ilgisizlik, aşırı hareketli ya da hareketsiz olma, taklit becerisinde yoksunluk ve ya sınırlılık, konuşmada zorluk, ekolali, uygunsuz ve sebepsiz gülme-ağlama, tekrarlayan davranışlar, sürekli aynı oyunları oynama, inatçılık, insanlara karşı dikkatinin gelişmemesi, nesnelerle ilgilenmeme, diğer çocuklarla ilişki kurmakta zorluk, tehlikeye karşı duyarsızlık, yalnız kalmayı tercih etme, temastan ve kucağa alınmaktan ya da sevilmekten hoşlanmamak, nesneleri kendi etrafında çevirme, seslere karşı aşırı duyarlılık ve ya duyarsızlık gibi belirtiler görülebilir. Otizm, bu belirtiler dikkate alındığında kolayca teşhis edilebilir ve bebeklere uygulanacak iyi bir eğitim programı ile etkileri önemli oranda azaltılabilir ve otizimli bireyler topluma kazandırılabilir.
Zihinsel yetersizliği olan diğer özel eğitime muhtaç çocuklar gibi, otizmli çocuklarda da eğitilebilmeleri ve topluma kazandırılabilmeleri açısından erken tanı çok önemlidir. Otizm belirtileri dikkatte alındığında, bu tür belirtileri eğer çocuğunuzda görüyorsanız etkili müdahale için bir uzmana başvurmalısınız.
Unutmayın ki otizm eksiklik değil farklılıktır. Bizler, otizmin farkındayız ve otizmli bireylelerimizin ve değerli ailelerinin yanındayız...
Uzman Klinik Psikolog Engin Deniz