İşte Bu Doktor İndir
                                          Öğrenilmiş Çaresizlik Öğrenilmiş çaresizlik, bireyin kontrolü dışında olduğuna inandığı olumsuz olaylara karşı tepki vermemeye başlaması, böylelikle çaresizliği kabullenmesidir. Öğrenilmiş çaresizliğin oluşmasında çeşitli süreçler vardır. Bunlar; iyimser veya kötümser olma durumu, dış çevrenin baskısı, atfetme teorilerinin sunduğu içsel-dışsal atıflar, depresyon, aşağılık kompleksine bağlı oluşan cesaret eksikliği, güdüsel, bilişsel ve duygusal alanlardaki bozukluklar, duygu düzenleme sorunları ve gelişimsel süreçte ebeveynlerle yaşanılan sorunlar gibi birçok başlık altında incelenebilir. Hindistan’da bir sirkte bebek filler, kaçmamaları için kalın zincirlerle kazığa bağlanır. Bebek fillerin zinciri kırmaya gücü yetmez. Yıllarca zincire bağlı beklerler ve kaçma denemeleri işe yaramaz. Büyüdüklerinde ise zinciri kırabilecek güce sahiptirler ama filler kaçmayı denemezler bile. Ne yaparlarsa yapsınlar özgür olamayacaklarına inanmaktadırlar. ‘‘Artık kırılamayan şey filin bağlı olduğu zincir değil, filin inancıdır.’’ Arjantinli Psikolog ve yazar Jorce Bucay (2008) tarafından aktarılan bu hikayede öğrenilmiş çaresizlik anlatılır. Aynı durum insanlarda da geçerlidir. Öğrenilmiş çaresizliği yenmede, kişinin kendini nasıl algıladığı çok önemlidir çünkü olumlu bir benlik algısının mevcut olması ve kişinin yüksek düzeyde benlik saygısı geliştirmiş olması kişide oluşan çaresizlik duygusunun azalmasını sağlar. Kişinin başına gelen durumları nasıl algıladığı, kendisini nasıl algıladığıyla da ilintilidir çünkü çaresizlik hissinin gelişmesi benliğin gücünün kaybetmesiyle oluşur. Benlik saygısını ve olumlu benlik imajını sağlayabilen kişi bu gücü tekrar kazanmaya başlayacaktır. Bu yüzden bireylere benlik saygısı ve olumlu benlik algısı kazandırılmalıdır. Motivasyonel stratejiler geliştirmek de öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkabilmemize yardımcı olur. Birey dışsal yargılardan ve öğütlerden ziyade kendi kendisini motive edici davranabilmeli ve içsel bir yargı oluşturabilmelidir. Bu tür içsel stratejiler geliştirmek bireydeki kaygı ve çaresizlik hissini azaltacaktır. Bilişsel-davranışçı terapinin öğrenilmiş çaresizliğe neden olan olumsuz duygu ve bilişleri  azalttığı yönündeki çalışmalar oldukça fazladır. BDT’nin  akılcı olmayan inançlar ile gerçekçi düşünceler arasındaki ayrımı fark ettirebilme başarısı, öğrenilmiş çaresizliği aşmada en etkili terapilerdendir.  -Beyza ZORLUKOL