Öfkenin en büyük habercisi fiziksel belirtilerdir.Sık sık nefes almaya başlamak,çene kaslarımızın gerildiğini hissetmek,mide bulantısı yaşamak,gözlerimizi normalden daha çok genişletme isteği,sesimizde çatallaşmalar,aslında hepsi öfkenin birer habercisi olarak kendini belli eder.
"Öfkede ana sıkıntı,öfkenin varlığı değil; Kontrol edilememesi ve iç dünyamızda öfkeyi işleyememekten kaynaklanan saldırganlığa,şiddete dönüşme halidir."
Birçok kez hayatta istemediğimiz mutsuzluklar, hak etmediğimizi düşündüğümüz olaylar karşısında öfkeleniriz.
Bizleri bazı zamanlarda , Yaşamın zorluklarına karşı tahammülümüzü yitirmemiz.Tolerans düzeyimizin azalması. Bilinçdışımıza attığımız zorluklar.Kişilik sorunlarımızın bizde derin sıkıntılar oluşturması öfkelendirir.
Hiçbir insan öfkeli olarak dünyaya gelmez. Anne karnında geçirilen zaman .Aile içi ilişki biçimleri.Yakın çevre ve sosyal çevreden öğrenilenler insanı öfkeli hale getirir. Çok uzun ve öfkeli geçirilmiş dönemler,insanlardaki bazı davranış biçimlerinin kronikleşmesine yol açar. Örnek vermek gerekirse,çocuklukları öfke dolu geçmiş kişiler,şartlar değişse dahi daha eleştirel ve negatif bir bakış açısına sahip olup,alışkanlık olarak çok daha kolay öfkelenebilme davranışına sahip olabilirler.Bu durum öfkenin öğrenilebilen bir süreç olduğunun göstergelerinden biridir.
Son yıllarda yapılan birçok çalışma öfkenin,öğrenilmişbir sosyal davranış olduğunu söylüyor.
Öfkeli insanların çoğu;çocukluk yıllarından itibaren,dünyanın kötü ve çoğu zaman acımasız bir yer olduğu ve hiç kimseye tamamen güvenilmeyeceği fikriyle büyütülür.Bu düşünce biçimi otomatik savunmaların gelişmesine,dolayısıyla kişinin kendisini tehdit altında hissederek öfke davranışını sergilemesine neden olmaktadır.
Öfke davranışını gösteren kişilerin bilinçdışında,birileri tarafından genellikle haksızlığa uğradığını düşünme ya da ne yapıp edip kendisini birilerine açıklamak zorunda hissettiği görülür.
Her öfke sadece o an ile ilgili olmayabilir.Hayatımızın kenarında köșesinde bizi tedirgin eden ve tahammül sınırlarımızı zorlayan başka olaylar vardır.Olaylara karșı esneme payımızı yitirdiğimiz için bağırıp çağırıyoruzdur.O nedenle öfke her zaman birincil duygumuz olmayabilir.
Öfke kontrolü denildiğinde akla öfkeyi ortadan kaldırmak gelebilir ancak öfke kontrolü,kişinin hedeflenen öfkeyi normal ve sağlıklı sınırlarda duyumsaması ve buna bağlı davranışlarının da kişinin kontrolünde olması durumudur.
Öfke kontrolü herşeyi alttan almak,hakkını savunmamak,kendini ortaya koymamak değildir.Kontrol etmeyi öğreneceğiniz durum,öfkenin kendisi değil ;öfke anında aklınıza gelen düşüncelerle davranışlarınızda oluşan saldırgan tutumların kontrolüdür. Öfke kontrolünün amacı ,kızgınlığın yol açtığı duygusal ve bedensel tepkileri azaltabilmektir.Kızgınlığa yol açan insanları,olayları yok edemezsiniz;onlardan kaçınamazsınız;onları değiştiremezsiniz.
Sidarta Gotama(Buda) “Öfkeye sarılmak birine atmak için kavradığınız sıcak bir kömür parçası gibidir; yanan aslında sizsinizdir.”der.
Öfkenin temelinde yatan duyguyu anlamak ve sonuçlarının hem kendimize hem de karşımızdaki kişiye zarar verdiği bilincinde olabilmek öfke kontrolünü sağlamakta yardımcı olabilecek en yaygın noktalardan biridir.
Psikolog Cemile Özsoy
>Kaynakça
>Sorularla ve Örnek Vakalarla Öfke Kontrolü/Mehtap Kayaoğlu