İşte Bu Doktor İndir

GİRİŞ

            19.yy. sonlarında Sigmund Freud Obsesif Kompulsif Bozukluk ile ilgili ilk bilimsel hipotezleri ortaya koyan bilim insanı olmuştur. Obsesyon ve Kompulsiyonlar Freud’dan önceki dönemde de tanımlanmış ancak psişik zayıflıkla açıklanmıştır. [1] Freud obsesif-kompulsif davranışları şu şekilde tanımlamıştır: "Hastanın zihni gerçekte kendisini hiç ilgilendirmeyen düşüncelerle doludur ve kendisine yabancı gelen dürtüler hissetmektedir; arada bir karşı duramadığı eylemlere geçmek zorunda kalır. Zihnine takılan bu düşünceler -obsesyonlar- hasta için hiçbir anlam taşımadığı gibi, çoğu kez kendisine de saçma gelir. Bu düşünceler aslında hiçbir zaman eyleme dönüşmezse de hastanın, bu düşünceleri anımsatan durumlardan sürekli kaçmasına neden olurlar. Hastanın kendi istemi dışında yaptığı davranışlar, günlük yaşamın olağan etkinlikleri olan yıkanma gibi eylemlerin abartılmış ve törensel biçimlerinden öteye gitmez; ne var ki, obsesif eylem veya kompulsiyon denilen bu zararsız davranışlar kişinin istemi dışında yapılırlar" (Geçtan 1989). Freud’un tanımı günümüzdeki bilgilerimizle örtüşmektedir.

           

 

OBSESYON

            Obsesyonlar istem dışı akla gelen, rahatsızlık veren, bireyin iradesiyle zihninden uzaklaştıramadığı düşünceler, fanteziler veya dürtülerdir. [2] Obsesyonlar ilk olarak Esquirol tarafından “Mental Hastalıklar” adlı eserinde ele alınmış, istemsiz, önlenemez, dürtüsel aktivite olarak tanımlanmıştır. [3,4]  

            KOMPULSİYON

            Kompulsiyonlar istem dışı gelişen obsesyonları rahatlatmak için bireyin gerçekleştirdiği otomatik davranışlardır. Birey bu davranışı gerçekleştirmeye zorunlu hisseder. Davranış her ne kadar irrasyonel olursa olsun birey davranışı gerçekleştirmekten kendini alıkoyamaz. Örneğin kirlilik obsesyonu olan bir birey vücudu temiz olmasına rağmen gün içinde defalarca kez yıkanabilir. Buradaki yıkanma eylemi kompulsiyondur. Kompulsiyonlar çokça zaman alabilen davranışlardan oluşabilir ve bireyin günlük yaşantısına, rutinine ve işlevselliğine zarar verebilir.

            OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK DSM-V TANI KRİTERLERİ

            Obsesif Kompulsif Bozukluk DSM-IV’te Anksiyete Bozuklukları içinde yer almaktaydı. Ancak DSM-V’te Anksiyete Bozuklukları sınıfından çıkarılmış ve yeni bir başlık olan “Obsesif Kompulsif Bozukluk ve İlişkili Bozukluklar” altında sınıflandırılmıştır.

DSM-5’e göre OKB Tanı Kriterleri [5]:

  1. Obsesyonlar, kompulsiyonlar ya da her ikisinin birlikte varlığı:

Obsesyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:

1) Bu bozukluk sırasında kimi zaman zorla ve istenmeden gelen ve çoğu kişide anksiyete ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, dürtüler ya da düşlemler.

2) Kişi bu düşünceleri, dürtüleri ya da düşlemlerine önem vermemeye ya da bunları baskılamaya çalışır ya da başka bir düşünce ya da eylemle etkisizleştirmeye çalışır. Kompulsiyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:

1) Kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulaması gereken kurallara göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlar (örn. el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemler (örn. dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessiz bir biçimde söyleyip durma)

2) Davranışlar ya da zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurtulmaya ya da var olan sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korunmaya yöneliktir; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya da açıkça çok aşırı bir düzeydedir.

B. Obsesyon ya da kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten daha fazla zaman alırlar) ya da kişinin olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini ya da olağan toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozar.

C. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç ya da tedavide kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi durumun doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir.

D. Başka bir eksen 1 bozukluğu varsa, obsesyon ya da kompulsiyonların içeriği bununla sınırlı değildir (örn. bir yeme bozukluğunun olması durumunda yemek konusu üzerinde düşünüp durma; trikotillomaninin olması durumunda saç çekme üzerinde durma; vücut dismorfik bozukluğunun olması durumunda dış görünümle aşırı ilgilenme; bir madde kullanım bozukluğunun olması durumunda ilaçlar üzerinde düşünüp durma; hipokondriyazisin olması durumunda ciddi bir hastalığı olduğu biçiminde düşünüp durma; bir parafilinin olması durumunda cinsel dürtüler ya da fanteziler üzerinde düşünüp durma ya da majör depresif bozukluk olması durumunda suçluluk üzerine geviş getirircesine düşünme).

Varsa belirtiniz:

İç görüsü iyi: Kişi inanışlarının gerçek olmadığının farkındadır.

İç görüsü kötü: Kişi inanışlarının olasılıkla gerçek olduğunu düşünür. İç görüsü yok/sanrısal inanışlar: Kişi inanışlarının gerçek olduğuna kesin olarak inanmaktadır.

Varsa belirtiniz:

Tikle ilişkili: Kişinin o sırada ya da geçmişte bir tik bozukluğu öyküsü vardır.

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUĞUN ETİYOLOJİSİ

Obsesif kompulsif bozukluğun neden kaynaklandığı tam olarak bilinmese de genetik nedenler, çocukluk çağı travmaları, kişilik özellikleri ve serotonin düzensizliği gibi faktörlerin hastalığın gelişimini tetiklediği düşünülür. Obsesif kompulsif bozukluk olan kişilerin çoğunlukla birinci derece yakınlarında da OKB öyküsü bulunur. Çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismar, taciz, ebeveynin kaybedilmesi ve / veya aile içi şiddet gibi travmaların, obsesif kompulsif bozukluğun erken çocukluk döneminde ortaya çıkmasında önemli bir rolü olduğu düşünülür. [6]

SONUÇ

Obsesif Kompulsif Bozukluk istem dışı gelişen obsesyonlar ve bu obsesyonların doğurduğu zorlantı davranışlar olan kompulsiyonların birlikte görüldüğü bir bozukluktur. DSM-IV ile DSM-V arasında bir sınıflandırma farkı sonucunda Anksiyete Bozuklukları başlığından çıkarılıp ayrı bir spektrumda sınıflandırılmıştır. Bozukluğun neden kaynaklandığı tam olarak bilinmese de genetik/biyolojik faktörler, kişilik özellikleri ve geçmiş yaşantıların bu bozukluğu doğurduğu düşünülmektedir.

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. Topçuoğlu, V. (2003). Obsesif kompulsif bozuklukta psikanalitik görüşler. Klinik psikiyatri6(1), 46-50.
  2. Steketee GS. Treatment of Obsessive Compulsive Disorder. New York, The Guilford Pres. 1993:224.
  3. Akgün N. Obsesyonel Nevroz, Saplantı-Zorlantı Bozukluğu. Ankara, Nobel Tıp Kitapevi. 1989.
  4. Okasha A, Saad A, Khalil AH. Phenomenology of obsessive compulsive disorder: a transcultural study. Compr Psychiatry. 1994;35:191-7.
  5. American Psikiyatri Birliği. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru elkitabı’ndan (çeviri ed. E Köroğlu) Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2013.
  6. Toprak, E. Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri, İstanbul, Hekimler Yayın Birliği, 2020.