Depresyonda olduğunuzu hissedip ancak bunun sebebinin neden olduğunu merak ediyor musunuz? veya sizinle ilgisi olup olmadığını düşünüyor musunuz?
Depresyon sizi huzursuz, mutsuz, yetersiz ve değersiz hissettiren, uykularınızı kaçıran veya uykularınızdan uyandırmayan, aşırı yemek yediren veya hiç yedirmeyen gibi oldukça belirtileri fazla olan bir psikolojik rahatsızlıktır. Ancak bu rahatsızlık kendi kendine veya durduk yere başınıza gelebilecek bir durum değildir. Tıbbi olarak biyolojik etkileri olduğu görüşünde olan araştırmalar mevcut ancak günümüzde halen biyolojik etkileri açıklanamamaktadır. Bu yüzden depresyonda olduğunuzu düşünüyorsanız, bu durumun yaşantınızla veya yaşayacaklarınızla alakasız ve sizinle ilgisi olmadığını düşünüyorsanız bir kez daha değerlendirmenizi tavsiye ederim çünkü depresyonu ortaya çıkaran faktörler sizin yaşantınızın ta kendisi olabilir.
Depresyonu ortaya çıkaran faktörleri incelediğimizde öncelikle yaşantısal faktörler dikkatimizi çekiyor. Bunlardan bazıları işsizlik ve yoksulluktur. Ayrıca kişi ideal benliğindeki iş yaşantısına ulaşamadığında bazı sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Gün içerisinde ve devam eden aşırı keyifsizlik, ilgi ve istek kaybı, mutsuzluk, eylem ve hareket kısıtlılığı, çalışmak istememe, var olan sıkıntılı durumu kabullenmek gibi birçok kendini yetersiz ve değersiz hissettiren belirtiler ortaya çıkmaktadır.
“Ben küçükken…” diye başlayan anılar, olumsuz içerikteyse genellikle hayatımızın geri kalanını da etkileyebilmektedir. Bu anıların içeriği fiziksel şiddet içeriyorsa veya cinsel şiddet gibi ağır yaşantılar ya da ihmal edilme gibi yaşantılar içeriyorsa şu anki yaşantınız depresyonla iç içe geçmiş durumda olma ihtimali oldukça yüksektir.
Çocukluğumuzdan bu yana bizi etkileyen erken çocukluk dönemlerinde ebeveynlerin yaşadığı ilişkisel problemler ve bunlara maruz kalma gibi durumlar kişinin depresyona girme riskini oldukça artırmaktadır. Bu risklerin içerisinde anne babanın boşanma süreçleri de dahil edilebilir. Özellikle erkek çocuklar için anne babanın boşanma süreci, hayatlarının geri kalan süreçlerini oldukça depresyona elverişli bir duruma getirdiği birçok araştırma da karşımıza çıkıyor. Kız çocuklar için de bu durum geçerli ancak erkek çocuklar için biraz daha depresyon eğilimi fazla olmaktadır.
Depresyonu etkileyen en önemli etkilerden bir diğeri de yaşanan travmalardır. Bu travmalar günlük yaşantımızı etkileyen, aniden ve beklenmedik bir şekilde gelişen, dehşet verici, aşırı kaygı ve panik hissi yaratan, kişinin olayları anlamlandırma becerisini bozan travmatik yaşantılardır. Bu yaşantılar kişinin işlevselliğini bozarak depresyona yatkınlığını artırır.
Yukarıda bahsettiğim yaşantılar depresyonu etkileyen bazı faktörlerdir. Bazı faktörler diyorum çünkü depresyonda olduğunuzu hissetmeniz için kesin olarak bu faktörlerin olmasına gerek yoktur. Sizi derinden etkileyen ve yaşamınızı zora sokan yaşantılar veya düşünceler karşısında, bu problemlerle başa çıkma becerinizin yetersiz kalması depresyona girmeniz için yeterli olabilmektedir.
“Neden depresyondayım?” , “Neden benim başıma geliyor?” gibi aklınızda sorular var ise yaşantınızı gözden geçirmenizi tavsiye ederim. Bu bahsettiğim yaşantıları yaşayıp illa depresyonda olunacak diye de bir kural yoktur. Burada kişiyi depresyona sokan yaşantının kendisi değil kişinin baş etme becerisinin yetersiz kalmasından kaynaklıdır. Psikolojik destek alarak yıpranmış, yorgun, zaman içerisinde gücünü kaybetmiş ve hayat boyu karşınıza çıkacak sorunlarla mücadele etmenize sebep olan baş etme becerilerinizi tekrar güçlendirip problemlerinizi çözebilirsiniz.