İşte Bu Doktor İndir
Narkissos, Yunan mitolojisinde bir kahraman. Kendine âşık olanlara aldırmayıp, onları karşılıksız bırakır. Çok güzel bir peri kızı olan Ekho, bir gün avlanan bir avcı görür. Narkissos adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Ekho bu genç avcıya ilk görüşte âşık olur. Ancak Narkissos bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır.  Ekho bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşür. Tanrılar bu duruma çok kızar ve Narkissos’u cezalandırmaya karar verirler.  Günlerden bir gün av izindeki Narkissos susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. Aslında kendisine değil, gördüğü görüntüye yani surete aşık olur. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur. O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü.. Tam da bu noktada “fall in love” (aşka düşmek) önem kazanır. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı Ekho gibi Narkissos da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da kendisini gördüğü suda vücudu nergis çiçeklerine dönüşür. Narkissos’un kendi yansımasını gördüğü zaman ile bir çocuğun kendi görüntüsünü aynada ilk kez gördüğü zaman birbirine benzer. Lacan, çocuğun aynada kendi imgesiyle ilk karşılaştığı ve kendisini tanıdığı evre olarak tanımlar. Ancak aynada bir bütün olarak gördüğü kendilik imgesiyle, kendi vücudunda deneyimlediği akışkan kendilik birbiriyle çatışır. Çünkü çocuk kendi boyutunu etrafındaki yetişkinlerle aynı olarak hayal etmiştir. Çocuğun aynada gördüğü imgeyle özdeşleşmesi için zamana ihtiyacı olacaktır.