MUTLULUK NEREDE ?
Mutluluğun nerede olduğu sorusuna cevap vermeden önce size şunu sormak isterim. “KENDİNİ SEVİYOR MUSUN ? ” Kendini sevmeyen, kendine kötü davranan birinin mutluluğu bulması mümkün mü? Hayır dediğinizi duyar gibiyim. Bu konuda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü kendini sevmeyen insanın, içinde yaşadığı dünyaya pozitif veya alternatif bir bakış açısıyla bakabilmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi mümkün gözükmüyor. Bu kişiler hem kendini sevmez hem de sevilecek biri olduğuna inancı zayıftır. Bunların yanında insanları kendinden uzaklaştırır izole bir hayat yaşamaya mahkum ederler kendilerini. Kendini sevmediği sürece “sevgi”nin bir anlamı yoktur.
Kendimizi nasıl severiz ?
Hepimizin içinde var olan, olmak istediği ideal benliği vardır. Bu ideal benliğe benzemeye çalışırız doğal olarak. Fakat bu benzeme çabaları bazen istediğimiz gibi sonuçlanmayabilir. Böylelikle hemen kendimizi suçlar, hor görür, aşağılarız kendimizi. Bunu kendimiz değil de bir arkadaşımız yapıyor olsaydı ona neler söylerdiniz bir düşündünüz mü?
Arkadaşınıza söyleyeceğiniz o mantıklı ve şefkatli cümleleri insanoğlu kendine söylemekten uzak durur çünkü o an kendini suçlamanın, en kolay yol olduğunu bilir beyin. Bunun aksine bu farkındalığı sağlayan insanlar ise kendini sevmeye başlayan, öz şefkatini bulmaya başlayan, kendini gerçekleştirme yolunda ihtiyaçlarını sorgulamaya başlayan kişilerdir. Kendini seven kişilerin şefkatli cümleleri bir bir dökülür ağızlarından. “İdeal benliğime ulaşmada çabalarım bazen başarısız olabilir. Her zaman da başarılı olamam. Gerçekçi bakış açısı budur. Bir işte başarısız olmam benim değerimden değer kaybettirmez, kendime iyi davranabilirim. Kendime haksızlık etmesem benim için daha iyi olur …. zamanında başarılı olduğum durumlar olmuştu.” diyerek kendimizi sakin ve şefkatli bir durumda bulabiliriz. Bu bakış açısına başka bir örnek daha verecek olursam kapalı ve yağmurlu havalarda kendini kötü hisseden insanlar örneğini verirdim. Kendini kapalı havalarda kötü hisseden insanların (eğer herhangi bir duydu durum problemimiz yoksa) bu hava durumuna yönelik ne düşündüklerini incelemek gerekir. Havaya ne kadar kasvetli diye düşünmenin hissettireceği duygu üzüntü, keder, mutsuzluk olacaktır. Fakat şu şekilde düşünmeyi başarabilselerdi; “evet hava koyu ve yağmur yağacak gibi görünüyor. Böyle zamanlarda dışarı çıkamıyor olmak beni üzüyor. Fakat bu durumu sanırım tek başıma yaşayan ben değilim ve son bu havada dahi kendime iyi gelecek bir şey var mı? Neleri yaparsam daha iyi hissedebilirim? Evde kendimle baş başa kalıp bana iyi gelecek neler var?’’ hissedecekleri olumsuz değil olumlu duygular olurdu.
Peki mutluluğun tanımı var mıdır?
Herkesin yana yakıla aradığı bu mutluluğun tek bir tanımı yoktur. Fakat yapılan araştırmalara baktığımızda mutlu olan kişilerin mutluluk anlarına dair verdiği cevaplarda mutlu olmayı bireyin sevinç, güven, heyecan gibi iyi hissettiren duyguları sıklıkla yaşaması; öfke, korku, kaygı, nefret gibi zor duyguları az yaşaması, hayat doyumunun daha yüksek olduğu ve bu durumun mutlu olduğunun bir göstergesi olarak değerlendirildiğini anlayabiliyoruz.
Gelelim temel başlığımzın cevabına “ MUTLULUK NEREDE ? ”
Mutluluk hem kendimize gösterdiğimiz güven, sevgi ve şefkatte hem de içinde bulunduğumuz ilişkilerde. İlişkiler denilince akla hep romantik ilişkiler gelir fakat öyle değildir. Ailemizle, arkadaşlarımızla, partnerimizle ve hatta hayvanlarla bile ilişki bağımız olabilir. Yetişkin gelişimi üzerine yapılan 75 yaşın üzerinde bir araştırmanın yöneticisi olan Robert Waldinger, gerçek mutluluk ve memnuniyet üzerine boylamsal bir araştırma yapmıştır. Yapılan bu araştırmaya göre elde edilen en net mesaj şudur: “ İyi ilişkiler bizi daha mutlu ve daha sağlıklı tutar.” Buradan da anlaşılacağı gibi sosyal ilişkiler yararlıdır. Yalnızlık ise öldürür. Sonuç olarak aileye, arkadaşlara ve topluma daha sosyal bir şekilde bağlı olan insanların daha mutlu, bedensel olarak daha sağlıklı olduğu kanıtlanmış ve çevresi daha sınırlı olan kişilerden daha uzun yaşadığı anlaşılmıştır. Diğerlerinden daha yalnız yaşayan kişilerin beyin fonksiyonlarının daha erken gerilediği ortaya çıkmıştır.
Yazımı Mark Twain’in şu sözleri ile bitirmek istiyorum. “Hayat öyle kısa ki; tartışmalara, özür dilemelere, hesap sormalara zaman yok. Sadece sevmek için zaman var. Ve bunun için de sadece ‘bir an’ vardır. Sağlıklı bir hayat iyi ilişkilerle inşa edilir.”