Modern Çağın Gençlik Hastalığı: Anoreksiya Nervoza
Yeme Bozukluğu Nedir?
Kişilerin beden algılarının, çeşitli ruhsal faktörler sonucunda bozulması ile, yeme davranışlarında bozuklar oluşması manasına gelmektedir. Genç yaş grubun ve kadınların bu bozukluğa yakalanma olasılığı daha yüksek olup, Yeme Bozuklukları arasında Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu, Pika, Bulimiya Nervoza vb. ayrımlar olmakla birlikte, bu yazımızda Anoreksiya Nevroza üzerinde duracağız.
Ergenlik dönemi sırasında görülebilen rahatsızlıklardan biri olan yeme bozuklukları hem kronikleşme hem de sebep olabileceği fiziksel rahatsızlıklar sebebiyle genç kadınlar ve ergen kızların hayatındaki önemli sorunlardan biridir. Gelişimsel açıdan bir çok değişikliğin aynı anda olduğu ergenlik süreci, duyarlılıkların arttığı, savunma ve başa çıkma mekanizmalarının tam oturmadığı bir periyoda da denk geldiğinden, takibi önem taşımaktadır.
Benlik Saygısı
Bireyin kendini değerlendirmesi neticesinde, ulaşmış olduğu yorumlardır. Eğer birey, gelişim evreleri sırasında benlik algısı bozulacak deneyimler yaşamış ve, istikrarlı bir özbenlik saygısı oluşturamamışsa, hayatı üzerinde daha da yıkıcı yollara sapma olasılığı artacaktır. Özellikle genç kişilerin bu dönemde, dış görünüşleri ve içsel benlik imajı karmaşası yaşama olasılıkları fazladır.
Anoreksiya Nervoza
Anoreksiya Nervoza’nın ilk kez isimlendirilmesi , 19.yy’a dayanmakta olup, İngiltere’de Sir William Gull ve Fransa’da Charles Lasègue -aşırı kilo kaybı ile psikolojik bozuklukları olan bir kadın serisi- yayınladılar. Gull bu hastalığı “Anoreksiya Nervoza” olarak isimlendirirken, özellikler yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmakla beraber, 22.yy’daki tanımlamalara neredeyse eşdeğer niteliktedir.
Genellikle, genç kadınların başına gelen , yoğun diyet veya abartılı spor yapmaya sürükleyen kilo alma kaygısının abartılması ve açlıkla geçirilen rutin günlük hayata dönüşmesidir. Kişideki zayıf bir bedene sahip olma isteği, görüntüsü fazlaca zayıf olduğundan dahi, şişmanlamaya karşı duyduğu aşırı kaygıdan dolayı , kendisini objektif değerlendiremediği ve zayıflığını yetersiz gördüğü bir yemek bozukluğu haline dönüşmektedir.
Kişilik özelliklerine bakıldığında, mükemmeliyetçi, benlik saygıları düşük, kendini ifade etmekte zorlanabilen, zayıf sosyal ilişkilere sahip olabilmektedirler. Kişi duygusal gereksinimlerini tanımlayamadığında, bu gereksinimlere uygun karşılıklar da bulamadığı için, farklı şekillerde geçici çözüm yollarına sapma eğilimi taşımaktadır.
Genetik açıdan bakıldığında, akrabalarında yeme bozukluğu olan kişilerin ,7-12 kat daha fazla risk taşıdığı düşünülmektedir. Nörobiyolojik sebeplere bakıldığında, yeme bozukluğunun fizyolojik değişikliklere sebep olduğu , ya da tam tersine dair henüz bir netlik kazanılamamıştır. Yapılan birçok nörogörüntüleme çalışmasında , Anoreksiya Nervoza’lı hastalarda genel olarak serebral atrofi, genişlemiş ventriküller ile hem gri hem de beyaz maddede azalmalar görülmekte olup, yeme ve kusma ataklarının ise, gri ve beyaz maddede atrofiye ve buna eşlik eden beyin omurilik sıvısındaki artışa neden olduğu belirtilmektedir.
Sebep olan durumlar incelendiğinde, aile içindeki anlaşmazlıklar, cinsellik içindeki çatışmalar, heteroseksüel olma konusundaki baskılara tepki geliştirmek, kadın bedenine duyulan antipati, güvende hissetmeme, aile tarafından olduğu hali ile kabul görmeme, kendi varlığını kanıtlama çabası, ailede ebeveynlerin fazla kuralcı ve baskıcı tavırları, kaygılı kişiliğe eğilim vb. faktörlerin bulunduğu belirlenmiştir.
Anoreksiya Nervoza’da, olguların sosyal problemleri çözmede düşük başarı gösterdikleri, daha az empati yapabildikleri, sosyal ilişkilerde zorlanabildikleri , aile ilişkilerinde kendilerini ifade etme ortamı yeterinde sağlanmıyorsa, saygı gördüklerini hissetmiyorlarsa, sosyal hayatta daha fazla boyun eğici davranışlar gösterdikleri, kendileri hakkında , yaşıtlarına dair daha çok olumsuz sosyal karşılaştırma yaptıkları, özgüven sorunu yaşadıkları, depresyon ve anksiyete belirtilerinin çoğu zaman eşlik edebildiği ve sosyal işlevsellikteki bozulmalar olduğu görülmektedir.
Psiko sosyal faktörler arasında, geçmiş deneyimlerde, kilo ile dalga geçilmiş olması, ailede kilo- fiziksel imaj konusuna önem verilen bir sohbet ortamı bulunması, ailenin fazla eleştirel , yüksek standartları olan bireylerden oluşması, özellikle anne ile beklenen güvenli bağlanma ve paylaşım ortamının küçükken sağlanamamış olması , empati kurmada yetersizlik gibi durumların, yeme bozukluğu ile ilişkileri olduğu ortaya koyulmuştur. Hastalar ebeveynlerini, uzak- mesafeli- reddedici olarak tanımladıklarında, olasılık artmaktadır.
Anoreksiya Nervoza Belirtileri
- Aşırı kilo kaybı
- Kansızlık
- Erkeklerde testosteron oranında düşüş
- Kadınlarda adet düzensizliği - adet olamama
- Baş dönmesi, bayılma
- Düzensiz kalp ritmi
- Yorgunluk
- Uyku bozukluğu
- Tırnaklarda mavimsi renk değişikliği
- Saçlarda incelme ve azalma
- Kabızlık
- Kuru- sarımsı cilt
- Kemik erimesi
- Kol-bacakların şişmesi
- Böbrek sorunları
- Sürekli beslenme ile ilgilenme
- Açlık hissini reddetme
- Kilo alma korkusu
- Sosyal hayattan geri çekilme
- Sinirlilik
- Depresif ruh hali ve depresyona girme
Ebeveynlerin Dikkatine
Kişiliğine tam biçim vermeye çalıştığı bir dönemde, gence konulan fazla kısıtlı kurallar, fikir paylaşım ortamlarının yaratılması, gencin, kendisine saygı duyulduğunu hatta sevildiğine dair şüpheler taşıması, yanlış kararlar almaya bireyi iten etkenler arasında olabilmektedir. Yeme Bozukluğu hastaları arasında , en zor ilişki kurulan grup ise, Anoreksiya Nervoza tanılı gençlerdir.
Algılanan beden imajının bozulma riskini taşıyan ergenlik dönemde, genç, genellikle çevresi özellikle ailesi ile iletişim sorunları yaşıyor, anlaşılmadığını, hayatı üzerinde söz hakkı olmadığını, kendisine yeterince saygı duyulmadığını düşünüyorsa, ebeveynler katı, kuralcı, cinsellik üzerinde kesin sınırları olan, obsesif karakterli , fazla düzenli- yüksek çıtalı karakterler ise, genç hayatında kuramadığı kontrolü ve duyuramadığı sesini, bedeni üzerinde kontrol kurmak ve duyurmak amacıyla, yeme düzenine aşırı kısıtlamalar getirmeyi seçebilmektedir.
Madde kullanım bozukluğu vakalarına , iştah kesici özellikleri ile, merkezi sinir sistemini uyarıcı etkileri sebebiyle yeme bozukluğu hastalarında sıkça rastlanmakta olup , bu noktada ebeveynlerin çocuklarını konu hakkında koruyabilmeleri açısından, bu riskin de altını çizmek isteriz. Bir ergen için aileden az ilgi görme durumu, psikolojik sorunlara yol açabileceğinden, yeme bozukluklarının görülme sıklığının daha yüksek olması beklenebilmektedir.
Anoreksiya ciddi bir hastalık olup, hastaların % 5-10 kadarı, hastalığın komplikasyonları sonucunda ölme ya da intihar riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Eksik vitamin, mineral alımlarından dolayı , kemik kırılmaları, kansızlık, saçlarda kırılganlık, adet düzensizlikleri, kuru- sarıya dönük bir cilt, böbrek rahatsızlıkları görülebilmektedir.
Tedavisi
Tedavisi halen tartışmalı olan Anoreksiya Nevroza’da, gençlerle kalıcı ve etkin işbirliği kurmanın tedavideki başarısı ve devamlılığı için çok önem taşıdığı bilinmektedir. Bilişsel davranışçı terapi tabanlı, gerekli farmakolojik desteğin de alınmasıyla kişiye özel bir planlama yapılmalıdır. Terapide gencin kendi duygularıyla ilişki kurarak, ruhsal ihtiyaçlarını, yaşadığı zorlukları çözümleyip analiz etmesi konusunda çalışılmakta, onu bu yola iten konularla ailenin etkisi olan noktalar belirlenerek, aile desteği de sağlanmasına da önem verilmektedir.
Psikiyatrist, psikolog ve diyetisten ile, dahiliye uzmanının birlikte çalışmasını gerektiren komplike bir tedavi uygulanması, kişinin bütüncül sağlığı açısından önem arz etmektedir.
Terapilerde, yeme bozukluğunun çekirdek patolojik inançlarıyla, olumsuz etki yaratan aile, arkadaş vb. diğer bileşenlerin olumlu manada değişimi planlanır. Hastayı terapiye kazandırma, bağlantı kurma, hastaların kendilik-özdeğer farkındalığının ve motivasyonun sağlaması, kilo kaybetmenin kişiye gelen çekiciliği ile ilgili aşırı değer verdiği çarpık inançların ve şişmanlık korkusunun yerine, sağlıklı normal kiloyu kabul ederek, ruhsal sorunlarını bilimsel ve ehil desteklerle çözmeye ve kişisel yeteneklerini fark etmesine çalışılmaktadır.
Farmakolojik Tedavi: Farmakolojik tedavi olarak antidepresanlar, antipsikotikler ,erişkinlerde olduğu gibi çocuk ve ergenlerde de Anoreksiya Nervoza tedavisinde atipik antipsikotik ilaçlardan bir kısmının, yeme ile ilgili ruminasyonlar, obsesyonlar, depresyon ve anksiyete gibi diğer semptomların da tedavisi açısından bulgulara etki etmesi nedeni ile önemli bir yere sahiptir.