SARI NOKTA HASTALIĞI NEDİR?
Halk arasında sarı nokta hastalığı adı olarak yayılmış yaşa bağlı makula dejenerasyonu yaşlanmanın gözdeki etkisi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Baktığımız nesnelerin görüntüsü gözümüzün retinanın (ağ tabaka) makula (sarı nokta) bölgesine düşer ve görüntü bilgisi görme siniri ile beynin görme merkezine iletilir. Her iki gözün makulasından gelen iki ayrı görüntü bilgisi beynimizin görme merkezinde (oksipital korteks) işlenerek birleştirilir ve o nesneyi üç boyutlu derinlikli, renkli ve keskin çözünürlükte görmüş oluruz. Bu nesnenin çevresindeki cisimler ise makülanın çevresindeki retina alanları tarafından görüntülenir ve görüntü bilgisi aynı şekilde beyne iletilerek bu görüntüyü de derinlikli, renkli fakat daha düşük çözünürlükte görürüz. Yani gözümüzün makulası keskin ve merkezi görüşten sorumludur. Makula bölgesi içerdiği pigmentlerden dolayı sarı nokta olarak isimlendirilmiştir. Dolayısı ile makula bölgesinde ortaya çıkan yaşa bağlı makula dejenerasyonu sarı nokta hastalığı olarak yayılmıştır. Dünya genelinde bu hastalığa sahip insan sayısının 2020 yılı itibarı ile 196 milyon olacağı öngörülmüştür. Endüstrileşmiş ülkelerde hastalığa bağlı görme kaybının yaklaşık %50’sinden sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) sorumludur.
Sarı Nokta’nın makula dejenerasyonu dışında birçok hastalığı vardır ve bu hastalıklar genellikle kendi özel isimleri ile söylenirler. Örneğin diyabete bağlı makula ödemi, makula üstünde zar oluşumu, makula merkezinde tam kat veya yarım kat delik oluşumu ve birçok makula hastalığı sarı noktada gelişen ve merkezi görmeyi bozan hastalıklardır.
SARI NOKTA HASTALIĞI HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
Sarı nokta hastalığı 50 yaşından sonra ortaya çıkar. 60 yaşından sonra risk fazladır. Yaş arttıkça görülme sıklığı artar. Her 10 yılda görülme sıklığı belirgin olarak artar. Seksenli yaşlarda her 4-5 kişiden birinde sarı nokta hastalığı görülebilir. Orta yaşlarda bu göz hastalığını geliştirme riski %2’lerde iken 75 yaşından sonra risk %30’lara çıkar.
SARI NOKTA HASTALIĞI NİÇİN ORTAYA ÇIKAR?
Sarı nokta hastalığı gözün retinasının yaşlanmasına bağlı makula bölgesinde (sarı nokta) retinanın bazı katlarında değişiklikler meydana gelmesi, bu değişikliklere bağlı olarak görüntüyü işleyen ışık algılayıcı görme hücrelerinin atıklarının gözden uzaklaştırılamayıp sarı nokta altında birikmesi, bu bölgeden salınan bazı faktörler arasındaki dengenin değişmesi, kan akımın azalması gibi bir süreç sonunda herkeste benzer ancak birbirinden az veya çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Başlangıçta kuru tip olarak başlar. Bu aşamada sarı nokta (makula) bölgesinde retina altında gözden uzaklaştırılamayan birikimler görülür. Bu dönemde görmede önemli bir azalma söz konusu değildir.
Bu birikimlerin altındaki gözün damar tabakasından bazı damarlar bariyer tabakaları geçer ve retina altına ilerlerse yaş tip dönem başlamış olur. Bu dönemde damarlardan sızan serum sarı noktada ödeme yol açar. Bu sıvı birikimi retina içinde ve retina altında olabilir. Serum dışında damarlardan sızan kan retina altına yayılabilir. Tam sarı noktanın merkezinde retina altına büyük kanama olduğunda ciddi görme kaybı gelişir.
SARI NOKTA HASTALIĞI İÇİN RİSK FAKTÖRLERİVAR MIDIR??
Sarı nokta hastalığının oluşumunda en az %50 genetik yatkınlığın risk oluşturduğu kabul edilmektedir. Birçok kronik hastalık gibi sarı nokta hastalığı da ailesel olarak kalıtılan genetik bir altyapı zemininde çevresel faktörlerin de etkisi ile ortaya çıkmaktadır. Genetik dışında en önemli risk faktörü yaşlanmadır. Bu iki faktör de değiştirilemeyen özelliklerdir. Bunların dışında modifiye edilebilir yani değiştirilebilir risk faktörleri ileri sürülmüştür. Kesin olarak kanıtlanmamış olsa da bilimsel çalışmalarda riski artırdığı yönünde bilgilerin elde edildiği faktörler arasında sigara kullanımı, kalp-damar hastalığı, obesite, hareketsiz yaşan tarzı, dengeli besleneme (her türlü vitamin ve omega-3 yağ sitlerini içeren) yer alır.
SARI NOKTA HASTALIĞININ FARKLI TİPLERİ VAR MIDIR?
Sarı nokta hastalığı genel olarak kuru tip ve yaş tip olarak ikiye ayrılır.
SARI NOKTA HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sarı nokta hastalığı başladığında retinada oluşan değişikliklerin etkisini kişi genellikle fark etmez. Kuru tip genel olarak görme keskinliğinde önemli kayıplara yol açmaz, ancak görsel kalitenin düşmesi, kontrast duyarlılığın azalması, karanlık adaptasyonunun bozulması şeklinde hastaların günlük yaşamında çok fark edemeyeceği belirtilere neden olur. Kuru tipin orta evrelerinden itibaren hastalar aydınlıktan karanlık ortama geçişlerinde sorun hissetmeye ve okumak için daha fazla ışığa ihtiyaç duymaya başlayabilirler. Kuru tip aşamasında retinada sadece druzen adını verdiğimiz ve gözden uzaklaştırılamayan birikimler görülür. Bu birikimler zamanla artabilir ve yaş tip hastalık için risk oluşturur. Bu birikimlerin küçük olduğu evreye “Erken Evre” ve bu birikimlerin orta-büyük olduğu evreye “Ara Evre” (intermediet) denir. Bu dönem hastaların hepsi ileri evreye ilerlemez. Hastaların yaklaşık %15-20’si ciddi görme kaybı yapan ileri evreye (yaş veya kuru) ilerler. Yaş tipe dönüşmeyen ileri evre kuru tipte de (atrofik tip veya geografik atrofi dönemi) merkezi görüşte önemli bozulma oluşur. Özellikle yaş tipe dönüşümün sıkı takibi için hastaların yakından izlenmesi gerekir.
Kuru tip çok ileri aşamaya gelinceye kadar görme keskinliğinde önemli sorun oluşturmaz, ancak kuru tip sarı nokta olarak adlandırdığımız makülanın merkezinde kuruma ve incelme (retina pigment epitel atrofisi ve ışığa duyarlı görme hücrelerinde kayıp) oluştuğunda merkezi görüşte kayıp yaşanır. Hastalık genellikle tek gözde başlar ve bu dönemde hasta diğer gözü iyi gördüğü için görmesi bozulan hasta gözünün farkına varmayabilir. Bu durum neden belli aralıklarla göz muayenesine gelinmesi gerektiğini de açıklamaktadır. Hastalığın ilerlemesini hastaların kendilerinin gözlemesi için hastalara Amsler-Grid kartı adında kareli çizgilerden oluşan bir kart verilir.
Karttaki çizgilerin ortasındaki noktaya bakarken kenarlardaki çizgilerde kırıklı ve eğrilme görülürse bu hastalığın yaş tipe döndüğüne işaret eder ve böyle bir durumda hemen hekimine gelmesi istenir. Hastalığın yaş tipi ise oluştuktan sonra aylar içinde sarı nokta merkezinde ödem ve retina içinde yaptığı değişiklikler ile önce eğri büğrü görmeye sonra da görme keskinliğinde azalmaya yol açar. Görme keskinliğinin azalması görme alanında tam merkezde skotom adını verdiğimiz bir lekenin ortaya çıkması nedeni iledir. Bu yüzden sarı nokta hastalığı başlayıp etkileri ortaya çıktığında hasta baktığı noktada tuhaflık hisseder, hastalık ilerledikçe bakılan objeler kararmaya ve görülememeye başlar. Hastalık zamanında tedavi edilmez ise makülada kalıcı etkiler ortaya çıkar ve tam merkezde bir gölge nedeni ile hastalığın derecesine göre hastalar baktıkları yerin tam ortasını göremezler. Hasta hiç tedavi olmazsa makula merkezinde oluşan hastalık ömrünü tamamlar ve geriye dönüşsüz merkezi görme kaybı oluşur. Yaş tipin ilerlemiş döneminde hastalar bazı olmayan görüntüler (halüsinasyonlar) de görebilirler ve bunu yakınlarına söylemekten çekinip ürküntü içine girebilirler.
SARI NOKTA HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Sarı nokta hastalığın kuru tipi tanı konduğunda erken dönemde ise herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Bu evrede sadece vitaminlerce zengin dengeli beslenme önerilir. Kuru tip orta evrede ise hastalığı yaş tipe veya ileri evreye geçiş hızını azaltmak için mikro-nütrisyon adı altında vitamin tedavisi önerilir. Aslında bu bir iyileştirme tedavisi değildir. Verilen vitaminler içinde sarı nokta bölgesindeki retinanın ihtiyaç duyduğu bazı maddeler (vitamin-pigment-antioksidan-omega 3 yağı) bulunmaktadır. Bu maddeler anti-oksidan özellikleri ile retinadaki dejeneratif sürece karşı savaşarak bu bölgenin yaşlanmasına bağlı oluşabilecek hastalık sürecini hafifletmeyi sağlarlar. Bilimsel çalışmalarda özellikle beslenme alışkanlığı yeterli düzeyde bu vitaminleri almasına yetmeyecek kişilerde çok daha fazla faydalı olduğunu göstermiştir. Vitamin desteğinin hastalığın 5 yıl içinde yaş tipe dönüşümünü anlamlı olarak azalttığı gösterilmiştir.
Hastalığın yaş tipinde ise göz içine enjeksiyon ile verilen ilaçlar ile hastalığın tedavisi yapılır. Yaş tipte tanı ne kadar erken konursa göz içi enjeksiyondan o kadar fazla yararlanılır. Hastaların çoğunda tedavi ile hastalığın kötüye gidişi önlenir. Belli bir grup hastada görme artışı elde edilir. Az bir grup hastada ise tedaviye rağmen görsel bozulmanın önüne geçilemeyebilir. Göz içi enjeksiyon tedavisinden elde edilen görsel faydanın korunması için tedaviyi bırakmamak ve yakın takip ve kontrolleri aksatmamak önemlidir. Retina altına yayılan damarlardan önemli düzeyde kanama oluşursa merkezi görme birden bozulur ve bu hastalarda cerrahi olarak kanın uzaklaştırılması için ameliyat gerekebilir. Kanama gelişiminden sakınmak için göz takiplerinin düzenli yapılması, her gerektiğinde enjeksiyon tedavisinin aksatılmaması, hipertansiyon kontrolü, kan basıncını artıracak durumlardan uzak durulması (ilaçları almama, tuzlu diyet vs..), aspirin kullanımının kardiyoloji kontrolünde gerekiyorsa alınması, aspirin kullanımı ile birlikte vitamin alınıyorsa balık yağı içeren formüllerin doktor kontrolünde gerekiyorsa kullanılması gibi noktalara dikkat etmek gerekir.
SARI NOKTA HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİ VAR MIDIR?
Sarı nokta hastalığının cerrahi tedavisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte sarı nokta hastalığında makula bölgesinde retina altında kanama riski bulunmaktadır. Makula altında kanama gelişirse ilk günlerde cerrahi tedavi gerekir. Bu tedaviden de yararlanmak için kanama geliştiğinde görme merkezinde ani kötüleşme olur olmaz başvurmak gerekir. Bu aşamada farklı cerrahi seçeneklerinden en uygunu gerçekleştirilir. Kanama gelişmeden cerrahi uygulanmaz. Geçmiş yıllarda uygulanmış ve sınırlı düzeyde faydası olası olan makula rotasyonu (retinanın döndürülmesi) ameliyatı günümüzde artık terkedilmiş olup son derece nadir bir olasılıkla ve belli klinik bir tabloda riskleri göz önüne alınarak yapılma şansı verilebilir.
SARI NOKTA HASTALIĞINDA GÖZ İÇİ LENS CERRAHİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Sarı nokta hastalığında kuru tip makula merkezinde ileri düzeyde hücre kaybına yol açmış ise veya yaş tipte artık tedavi şansı kalmamış ise göz içine lens yerleştirilerek görme artışı sağlamak mümkün olabilir. Lensin tipine göre sadece yakın okumaya katkı sağlayan göziçi lens veya uzak görüşte de düzelme sağlayan göz içi lens takılması mümkündür. İkinci gruptaki lensler katarakt ameliyatı ile takılırlar. Daha önce katarakt ameliyatı olmuş hastalarda ise mevcut göz içi lensin üstüne ikinci bir lens yerleştirilebilir, ancak günümüzde bu sadece ikinci grup lens için geçerlidir. Bu lensleri uygulayabilmek için sarı nokta hastalığının sarı noktada çok geniş bir alana yayılmamış olması ve belli bir görme düzeyine sahip olmak gerekir. Gözün göz içi lens uygulamasına uygun olup olmadığının detaylı analizi gerekir. Yakın görüş için takılan lenslerde cerrahi öncesi simülasyon denemesi ile fayda görülüp görülmeyeceği test edilebilir. Bu hastalarda cerrahi sonrası görsel rehabilitasyon programı gerekebilir.
MAKROVİZYON TEDAVİSİ NEDİR?
Sarı nokta hastalığında göz içinde görüntüyü çok büyüten ve dolayısı ile ortadaki görünmeyen noktanın dışına taşırmaya çalışarak görme artışı vadeden bir yöntem olarak sunulmuş olup bunu sağlamak için göz içine lens yerleştirme esasına dayanır. Sadece ülkemizde bu isim ile (MAKROVİZYON) halka duyurusu yapılan bu tedavinin prensip ve detayı ve bilimsel temelleri ile bilimsel çalışma sonuçları tam bilinmemektedir. Bu yüzden bu tedavinin aslını ve sonuçlarını bilmiyoruz. Ancak sarı nokta hastalığında göz içi lens uygulaması mümkündür ve bu uygulama için kriterler olup bu amaçla üretilmiş göz içi lenslerinin kullanılması uygundur. Bu amaçla üretilmiş lensleri (EyeMax Mono Lens, Scharioth Makula Lensi-SML) biz de uygulama şansına sahibiz. Bununla ilgili bilgi önceki başlıkta verilmiştir.
SARI NOKTA HASTALIĞINA BAĞLI GÖRME KAYIPLARI ÖNLENEBİLİR MİDİR?
Sarı nokta hastalığında kuru tipin ilerlemesi önlenememektedir. Her yıl bir miktar makula merkezinde hücre kayı olabilmektedir. Kuru tip ileri atrofi aşamasına gelince bu hastalarda da ciddi görme kaybı yaşandığı için kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunun tedavisi için geliştirilmiş moleküllerin klinik bilimsel çalışmaları devam etmektedir. Erken-orta dönem kuru tip evresinde hastalığın yaş tipe geçişini durdurmak mümkün olmasa bile geciktirmek için sağlıklı beslenme veya mikronütrisyon tedavisi dediğimiz vitamin desteği önerilmektedir. Hastalık yaş tipe döndükten sonra çok erken dönemde tespit edilirse mevcut tedaviler ile ilerlemesi hastaların çoğunda önlenebilmektedir. Tespit edildiğinde görme kaybı gelişmiş ise bile henüz görme hücrelerine çok zarar vermemiş ise tedavi ile yine hastaların görme kaybı önlenebilmektedir. Yaş tip hastalığının da birçok klinik tipleri bulunmakta her hastada tedaviye yanıt farklı olabilmektedir.
SARI NOKTA HASTALIĞI TAM KÖRLÜK YAPAR MI?
Sarı nokta hastaları tam körlük yapmaz ancak tedavi olmamış veya zamanında tedavi şansını kaçırmış ve skar gelişimi ile makula merkezinde ciddi hasar gelişmiş hastaların merkezi görmeleri tamamen kaybolur ve görme sadece el hareketlerini fark etmeye kadar düşebilir. Bu aşamada bile hastalar yan bakış ile 3-4 metreye kadar nesneleri fark edebilirler. Dolayısı ile hastada tam körlük korkusu yersizdir.
TEDAVİ EDİLEMEZ AŞAMASINDA NE YAPILABİLİR?
Sarı nokta hastalığı ileri evrede ise ve artık tedaviden fayda görmeyecek ise bu hastaların yaşam kalitelerini artırmak, evde ve dış ortamda yaşam adaptasyonlarını sağlamak için görsel rehabilitasyon programlarından faydalanılabilir. Bu programlarda hastanın sarı noktasının sağlıklı kenarlarından görebilmesi öğretilmeye çalışılır. Bunun için bazı cihazlar yardımı ile merkezi bakış noktasını (merkezi görüş için tercih edilen retinal nokta) yer değiştirecek yöntemler uygulanabilir. Ayrıca bu hastalara çok çeşitli teleskopik aletler önerilebilir. Bu yöntemdeki aletlere az görenlere yardım cihazları denmektedir. Bu aletler giderek daha kullanışlı hale gelmektedir. Bu rehabilitasyon yöntemleri hastanın görsel yaşam kalitesini artırır. Mevcut göz kapasitesi ile çevresindeki dünyayı daha iyi algılaması ve hatta okuyabilmesi sağlanabilir. Bu programlardan yararlanmak için artık tedavi edilemez aşamayı beklemeye gerek yoktur. Hastalığın tedavi edildiği aşamalarda dahi merkezi görüş rahat okumaya olanak vermeyen bir düzeyde ise rehabilitasyon programlarına başlanabilir. Hastanın yine göz içine yerleştirilecek göz içi lenslerinden fayda görüp görmeyeceği test edilir. Göz içi lens uygulamasına yönelik detay bilgiler ayrı başlık altında sitemizde yer almaktadır.
SARI NOKTA HASTALIĞI NEDİR?
Halk arasında sarı nokta hastalığı adı olarak yayılmış yaşa bağlı makula dejenerasyonu yaşlanmanın gözdeki etkisi ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Baktığımız nesnelerin görüntüsü gözümüzün retinanın (ağ tabaka) makula (sarı nokta) bölgesine düşer ve görüntü bilgisi görme siniri ile beynin görme merkezine iletilir. Her iki gözün makulasından gelen iki ayrı görüntü bilgisi beynimizin görme merkezinde (oksipital korteks) işlenerek birleştirilir ve o nesneyi üç boyutlu derinlikli, renkli ve keskin çözünürlükte görmüş oluruz. Bu nesnenin çevresindeki cisimler ise makülanın çevresindeki retina alanları tarafından görüntülenir ve görüntü bilgisi aynı şekilde beyne iletilerek bu görüntüyü de derinlikli, renkli fakat daha düşük çözünürlükte görürüz. Yani gözümüzün makulası keskin ve merkezi görüşten sorumludur. Makula bölgesi içerdiği pigmentlerden dolayı sarı nokta olarak isimlendirilmiştir. Dolayısı ile makula bölgesinde ortaya çıkan yaşa bağlı makula dejenerasyonu sarı nokta hastalığı olarak yayılmıştır. Dünya genelinde bu hastalığa sahip insan sayısının 2020 yılı itibarı ile 196 milyon olacağı öngörülmüştür. Endüstrileşmiş ülkelerde hastalığa bağlı görme kaybının yaklaşık %50’sinden sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) sorumludur.
Sarı Nokta’nın makula dejenerasyonu dışında birçok hastalığı vardır ve bu hastalıklar genellikle kendi özel isimleri ile söylenirler. Örneğin diyabete bağlı makula ödemi, makula üstünde zar oluşumu, makula merkezinde tam kat veya yarım kat delik oluşumu ve birçok makula hastalığı sarı noktada gelişen ve merkezi görmeyi bozan hastalıklardır.
SARI NOKTA HASTALIĞI HANGİ YAŞLARDA GÖRÜLÜR?
Sarı nokta hastalığı 50 yaşından sonra ortaya çıkar. 60 yaşından sonra risk fazladır. Yaş arttıkça görülme sıklığı artar. Her 10 yılda görülme sıklığı belirgin olarak artar. Seksenli yaşlarda her 4-5 kişiden birinde sarı nokta hastalığı görülebilir. Orta yaşlarda bu göz hastalığını geliştirme riski %2’lerde iken 75 yaşından sonra risk %30’lara çıkar.
SARI NOKTA HASTALIĞI NİÇİN ORTAYA ÇIKAR?
Sarı nokta hastalığı gözün retinasının yaşlanmasına bağlı makula bölgesinde (sarı nokta) retinanın bazı katlarında değişiklikler meydana gelmesi, bu değişikliklere bağlı olarak görüntüyü işleyen ışık algılayıcı görme hücrelerinin atıklarının gözden uzaklaştırılamayıp sarı nokta altında birikmesi, bu bölgeden salınan bazı faktörler arasındaki dengenin değişmesi, kan akımın azalması gibi bir süreç sonunda herkeste benzer ancak birbirinden az veya çok farklı şekillerde ortaya çıkar. Başlangıçta kuru tip olarak başlar. Bu aşamada sarı nokta (makula) bölgesinde retina altında gözden uzaklaştırılamayan birikimler görülür. Bu dönemde görmede önemli bir azalma söz konusu değildir.
Bu birikimlerin altındaki gözün damar tabakasından bazı damarlar bariyer tabakaları geçer ve retina altına ilerlerse yaş tip dönem başlamış olur. Bu dönemde damarlardan sızan serum sarı noktada ödeme yol açar. Bu sıvı birikimi retina içinde ve retina altında olabilir. Serum dışında damarlardan sızan kan retina altına yayılabilir. Tam sarı noktanın merkezinde retina altına büyük kanama olduğunda ciddi görme kaybı gelişir.
SARI NOKTA HASTALIĞI İÇİN RİSK FAKTÖRLERİVAR MIDIR??
Sarı nokta hastalığının oluşumunda en az %50 genetik yatkınlığın risk oluşturduğu kabul edilmektedir. Birçok kronik hastalık gibi sarı nokta hastalığı da ailesel olarak kalıtılan genetik bir altyapı zemininde çevresel faktörlerin de etkisi ile ortaya çıkmaktadır. Genetik dışında en önemli risk faktörü yaşlanmadır. Bu iki faktör de değiştirilemeyen özelliklerdir. Bunların dışında modifiye edilebilir yani değiştirilebilir risk faktörleri ileri sürülmüştür. Kesin olarak kanıtlanmamış olsa da bilimsel çalışmalarda riski artırdığı yönünde bilgilerin elde edildiği faktörler arasında sigara kullanımı, kalp-damar hastalığı, obesite, hareketsiz yaşan tarzı, dengeli besleneme (her türlü vitamin ve omega-3 yağ sitlerini içeren) yer alır.
SARI NOKTA HASTALIĞININ FARKLI TİPLERİ VAR MIDIR?
Sarı nokta hastalığı genel olarak kuru tip ve yaş tip olarak ikiye ayrılır.
SARI NOKTA HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Sarı nokta hastalığı başladığında retinada oluşan değişikliklerin etkisini kişi genellikle fark etmez. Kuru tip genel olarak görme keskinliğinde önemli kayıplara yol açmaz, ancak görsel kalitenin düşmesi, kontrast duyarlılığın azalması, karanlık adaptasyonunun bozulması şeklinde hastaların günlük yaşamında çok fark edemeyeceği belirtilere neden olur. Kuru tipin orta evrelerinden itibaren hastalar aydınlıktan karanlık ortama geçişlerinde sorun hissetmeye ve okumak için daha fazla ışığa ihtiyaç duymaya başlayabilirler. Kuru tip aşamasında retinada sadece druzen adını verdiğimiz ve gözden uzaklaştırılamayan birikimler görülür. Bu birikimler zamanla artabilir ve yaş tip hastalık için risk oluşturur. Bu birikimlerin küçük olduğu evreye “Erken Evre” ve bu birikimlerin orta-büyük olduğu evreye “Ara Evre” (intermediet) denir. Bu dönem hastaların hepsi ileri evreye ilerlemez. Hastaların yaklaşık %15-20’si ciddi görme kaybı yapan ileri evreye (yaş veya kuru) ilerler. Yaş tipe dönüşmeyen ileri evre kuru tipte de (atrofik tip veya geografik atrofi dönemi) merkezi görüşte önemli bozulma oluşur. Özellikle yaş tipe dönüşümün sıkı takibi için hastaların yakından izlenmesi gerekir.
Kuru tip çok ileri aşamaya gelinceye kadar görme keskinliğinde önemli sorun oluşturmaz, ancak kuru tip sarı nokta olarak adlandırdığımız makülanın merkezinde kuruma ve incelme (retina pigment epitel atrofisi ve ışığa duyarlı görme hücrelerinde kayıp) oluştuğunda merkezi görüşte kayıp yaşanır. Hastalık genellikle tek gözde başlar ve bu dönemde hasta diğer gözü iyi gördüğü için görmesi bozulan hasta gözünün farkına varmayabilir. Bu durum neden belli aralıklarla göz muayenesine gelinmesi gerektiğini de açıklamaktadır. Hastalığın ilerlemesini hastaların kendilerinin gözlemesi için hastalara Amsler-Grid kartı adında kareli çizgilerden oluşan bir kart verilir.
Karttaki çizgilerin ortasındaki noktaya bakarken kenarlardaki çizgilerde kırıklı ve eğrilme görülürse bu hastalığın yaş tipe döndüğüne işaret eder ve böyle bir durumda hemen hekimine gelmesi istenir. Hastalığın yaş tipi ise oluştuktan sonra aylar içinde sarı nokta merkezinde ödem ve retina içinde yaptığı değişiklikler ile önce eğri büğrü görmeye sonra da görme keskinliğinde azalmaya yol açar. Görme keskinliğinin azalması görme alanında tam merkezde skotom adını verdiğimiz bir lekenin ortaya çıkması nedeni iledir. Bu yüzden sarı nokta hastalığı başlayıp etkileri ortaya çıktığında hasta baktığı noktada tuhaflık hisseder, hastalık ilerledikçe bakılan objeler kararmaya ve görülememeye başlar. Hastalık zamanında tedavi edilmez ise makülada kalıcı etkiler ortaya çıkar ve tam merkezde bir gölge nedeni ile hastalığın derecesine göre hastalar baktıkları yerin tam ortasını göremezler. Hasta hiç tedavi olmazsa makula merkezinde oluşan hastalık ömrünü tamamlar ve geriye dönüşsüz merkezi görme kaybı oluşur. Yaş tipin ilerlemiş döneminde hastalar bazı olmayan görüntüler (halüsinasyonlar) de görebilirler ve bunu yakınlarına söylemekten çekinip ürküntü içine girebilirler.
SARI NOKTA HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Sarı nokta hastalığın kuru tipi tanı konduğunda erken dönemde ise herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Bu evrede sadece vitaminlerce zengin dengeli beslenme önerilir. Kuru tip orta evrede ise hastalığı yaş tipe veya ileri evreye geçiş hızını azaltmak için mikro-nütrisyon adı altında vitamin tedavisi önerilir. Aslında bu bir iyileştirme tedavisi değildir. Verilen vitaminler içinde sarı nokta bölgesindeki retinanın ihtiyaç duyduğu bazı maddeler (vitamin-pigment-antioksidan-omega 3 yağı) bulunmaktadır. Bu maddeler anti-oksidan özellikleri ile retinadaki dejeneratif sürece karşı savaşarak bu bölgenin yaşlanmasına bağlı oluşabilecek hastalık sürecini hafifletmeyi sağlarlar. Bilimsel çalışmalarda özellikle beslenme alışkanlığı yeterli düzeyde bu vitaminleri almasına yetmeyecek kişilerde çok daha fazla faydalı olduğunu göstermiştir. Vitamin desteğinin hastalığın 5 yıl içinde yaş tipe dönüşümünü anlamlı olarak azalttığı gösterilmiştir.
Hastalığın yaş tipinde ise göz içine enjeksiyon ile verilen ilaçlar ile hastalığın tedavisi yapılır. Yaş tipte tanı ne kadar erken konursa göz içi enjeksiyondan o kadar fazla yararlanılır. Hastaların çoğunda tedavi ile hastalığın kötüye gidişi önlenir. Belli bir grup hastada görme artışı elde edilir. Az bir grup hastada ise tedaviye rağmen görsel bozulmanın önüne geçilemeyebilir. Göz içi enjeksiyon tedavisinden elde edilen görsel faydanın korunması için tedaviyi bırakmamak ve yakın takip ve kontrolleri aksatmamak önemlidir. Retina altına yayılan damarlardan önemli düzeyde kanama oluşursa merkezi görme birden bozulur ve bu hastalarda cerrahi olarak kanın uzaklaştırılması için ameliyat gerekebilir. Kanama gelişiminden sakınmak için göz takiplerinin düzenli yapılması, her gerektiğinde enjeksiyon tedavisinin aksatılmaması, hipertansiyon kontrolü, kan basıncını artıracak durumlardan uzak durulması (ilaçları almama, tuzlu diyet vs..), aspirin kullanımının kardiyoloji kontrolünde gerekiyorsa alınması, aspirin kullanımı ile birlikte vitamin alınıyorsa balık yağı içeren formüllerin doktor kontrolünde gerekiyorsa kullanılması gibi noktalara dikkat etmek gerekir.
SARI NOKTA HASTALIĞINDA CERRAHİ TEDAVİ VAR MIDIR?
Sarı nokta hastalığının cerrahi tedavisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte sarı nokta hastalığında makula bölgesinde retina altında kanama riski bulunmaktadır. Makula altında kanama gelişirse ilk günlerde cerrahi tedavi gerekir. Bu tedaviden de yararlanmak için kanama geliştiğinde görme merkezinde ani kötüleşme olur olmaz başvurmak gerekir. Bu aşamada farklı cerrahi seçeneklerinden en uygunu gerçekleştirilir. Kanama gelişmeden cerrahi uygulanmaz. Geçmiş yıllarda uygulanmış ve sınırlı düzeyde faydası olası olan makula rotasyonu (retinanın döndürülmesi) ameliyatı günümüzde artık terkedilmiş olup son derece nadir bir olasılıkla ve belli klinik bir tabloda riskleri göz önüne alınarak yapılma şansı verilebilir.
SARI NOKTA HASTALIĞINDA GÖZ İÇİ LENS CERRAHİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Sarı nokta hastalığında kuru tip makula merkezinde ileri düzeyde hücre kaybına yol açmış ise veya yaş tipte artık tedavi şansı kalmamış ise göz içine lens yerleştirilerek görme artışı sağlamak mümkün olabilir. Lensin tipine göre sadece yakın okumaya katkı sağlayan göziçi lens veya uzak görüşte de düzelme sağlayan göz içi lens takılması mümkündür. İkinci gruptaki lensler katarakt ameliyatı ile takılırlar. Daha önce katarakt ameliyatı olmuş hastalarda ise mevcut göz içi lensin üstüne ikinci bir lens yerleştirilebilir, ancak günümüzde bu sadece ikinci grup lens için geçerlidir. Bu lensleri uygulayabilmek için sarı nokta hastalığının sarı noktada çok geniş bir alana yayılmamış olması ve belli bir görme düzeyine sahip olmak gerekir. Gözün göz içi lens uygulamasına uygun olup olmadığının detaylı analizi gerekir. Yakın görüş için takılan lenslerde cerrahi öncesi simülasyon denemesi ile fayda görülüp görülmeyeceği test edilebilir. Bu hastalarda cerrahi sonrası görsel rehabilitasyon programı gerekebilir.
MAKROVİZYON TEDAVİSİ NEDİR?
Sarı nokta hastalığında göz içinde görüntüyü çok büyüten ve dolayısı ile ortadaki görünmeyen noktanın dışına taşırmaya çalışarak görme artışı vadeden bir yöntem olarak sunulmuş olup bunu sağlamak için göz içine lens yerleştirme esasına dayanır. Sadece ülkemizde bu isim ile (MAKROVİZYON) halka duyurusu yapılan bu tedavinin prensip ve detayı ve bilimsel temelleri ile bilimsel çalışma sonuçları tam bilinmemektedir. Bu yüzden bu tedavinin aslını ve sonuçlarını bilmiyoruz. Ancak sarı nokta hastalığında göz içi lens uygulaması mümkündür ve bu uygulama için kriterler olup bu amaçla üretilmiş göz içi lenslerinin kullanılması uygundur. Bu amaçla üretilmiş lensleri (EyeMax Mono Lens, Scharioth Makula Lensi-SML) biz de uygulama şansına sahibiz. Bununla ilgili bilgi önceki başlıkta verilmiştir.
SARI NOKTA HASTALIĞINA BAĞLI GÖRME KAYIPLARI ÖNLENEBİLİR MİDİR?
Sarı nokta hastalığında kuru tipin ilerlemesi önlenememektedir. Her yıl bir miktar makula merkezinde hücre kayı olabilmektedir. Kuru tip ileri atrofi aşamasına gelince bu hastalarda da ciddi görme kaybı yaşandığı için kuru tip yaşa bağlı makula dejenerasyonunun tedavisi için geliştirilmiş moleküllerin klinik bilimsel çalışmaları devam etmektedir. Erken-orta dönem kuru tip evresinde hastalığın yaş tipe geçişini durdurmak mümkün olmasa bile geciktirmek için sağlıklı beslenme veya mikronütrisyon tedavisi dediğimiz vitamin desteği önerilmektedir. Hastalık yaş tipe döndükten sonra çok erken dönemde tespit edilirse mevcut tedaviler ile ilerlemesi hastaların çoğunda önlenebilmektedir. Tespit edildiğinde görme kaybı gelişmiş ise bile henüz görme hücrelerine çok zarar vermemiş ise tedavi ile yine hastaların görme kaybı önlenebilmektedir. Yaş tip hastalığının da birçok klinik tipleri bulunmakta her hastada tedaviye yanıt farklı olabilmektedir.
SARI NOKTA HASTALIĞI TAM KÖRLÜK YAPAR MI?
Sarı nokta hastaları tam körlük yapmaz ancak tedavi olmamış veya zamanında tedavi şansını kaçırmış ve skar gelişimi ile makula merkezinde ciddi hasar gelişmiş hastaların merkezi görmeleri tamamen kaybolur ve görme sadece el hareketlerini fark etmeye kadar düşebilir. Bu aşamada bile hastalar yan bakış ile 3-4 metreye kadar nesneleri fark edebilirler. Dolayısı ile hastada tam körlük korkusu yersizdir.
TEDAVİ EDİLEMEZ AŞAMASINDA NE YAPILABİLİR?
Sarı nokta hastalığı ileri evrede ise ve artık tedaviden fayda görmeyecek ise bu hastaların yaşam kalitelerini artırmak, evde ve dış ortamda yaşam adaptasyonlarını sağlamak için görsel rehabilitasyon programlarından faydalanılabilir. Bu programlarda hastanın sarı noktasının sağlıklı kenarlarından görebilmesi öğretilmeye çalışılır. Bunun için bazı cihazlar yardımı ile merkezi bakış noktasını (merkezi görüş için tercih edilen retinal nokta) yer değiştirecek yöntemler uygulanabilir. Ayrıca bu hastalara çok çeşitli teleskopik aletler önerilebilir. Bu yöntemdeki aletlere az görenlere yardım cihazları denmektedir. Bu aletler giderek daha kullanışlı hale gelmektedir. Bu rehabilitasyon yöntemleri hastanın görsel yaşam kalitesini artırır. Mevcut göz kapasitesi ile çevresindeki dünyayı daha iyi algılaması ve hatta okuyabilmesi sağlanabilir. Bu programlardan yararlanmak için artık tedavi edilemez aşamayı beklemeye gerek yoktur. Hastalığın tedavi edildiği aşamalarda dahi merkezi görüş rahat okumaya olanak vermeyen bir düzeyde ise rehabilitasyon programlarına başlanabilir. Hastanın yine göz içine yerleştirilecek göz içi lenslerinden fayda görüp görmeyeceği test edilir. Göz içi lens uygulamasına yönelik detay bilgiler ayrı başlık altında sitemizde yer almaktadır.