iNSULİN DİRENCİNİ NASIL YENERİM?
İnsulin vücudumuzda pankreastan salınan, yağ, protein ve en önemlisi glikoz (şeker) dengesini sağlayan hayati bir hormondur. İnsulin hormonunun olmadığı kişilerde Tip 1 diyabet hastalığı görülmektedir. Ayrıca insülin hormonunun etkisinin bozulduğu veya etkisinin azaldığı durumlarda da Tip 2 Diyabet hastalığı gelişmektedir.
Tip 2 Diyabet aniden çıkan bir hastalık değildir. Bunun öncesinde dokuların glikoz kullanımını sağlayan insüline karşı direnç gelişmektedir. Direnç arttıkça insülin pankreastan daha fazla salgılanmakta ve dokuların glikozu kullanmasını sağlanmaktadır. Ancak belli bir noktadan sonra ortaya diyabet (şeker) hastalığı çıkmaktadır.
İnsulin direnci ifadesi son yıllarda birçok ortamda konuşulmaya başlandığı ve bir çok kişinin bu durum ile karşı karşıya olduğu belirtilmektedir. O zaman neden bu rahatsızlık daha fazla görülmeye başlamıştır? Toplumların ekonomik seviyeleri arttıkça beslenme alışkanlıkları da değişmeye başladı. Özellikle “fast food” tarzı beslenme artık evlere kadar girdi. Bu beslenme şeklinde yağdan ve karbonhidrattan zengin bir beslenme tarzıdır. Bu tür beslenmelerde özellikle saf karbonhidrat ve doymuş yağ içerikleri çok fazladır. Tüketilen bu ürünler vücudun ihtiyacından fazla olması sebebi ile karın içinde ve karaciğerde yağ şeklinde birikmeye başlamamaktadır. Özellikle karın içi yağ (viseral yağ) insülin direncine en fazla yol açan dokudur. Bu yağ oranı arttıkça yani bel çevresi kalınlaştıkça insülin direnci daha da artmaktadır. Bu artış aynı zamanda inflamatuar süreci hızlandırıp ateroskleroz (damar sertliğini) de artırmaktadır.
İnsulin direncinin diğer en önemli nedenlerinden birisi de hareketli yaşam tarzından, sedanter (hareketsiz) masa başı yaşama geçmiş olmamızdan kaynaklanmaktadır. Alınan yüksek kalori yakılması için hareket olması gerekirken tam tersi artık hareketsiz, yürümeyen, koşmayan bir toplum haline gelinmesi bu hastalığın daha da belirginleşmesine yol açmıştır.
Bunun dışında bazı hastalarda mesela polikistik over sendromu, hipotiroidi, cushing sendromu gibi hastalıklarda da insülin direnci gözlenebilmektedir.
İnsulin direnci olan kişilerde nasıl bulgular gözlemlenmektedir?
Eğer çok az yemek yemenize rağmen kilo veremiyor veya hızla kilo alıyorsanız, göbek çevreniz artıyorsa, yemeklerden sonra uyku bastırıyor ise, sürekli tatlı şeyler yeme isteği oluyorsa, adet düzensizliği, tüylenme şikayetleri varsa, erkeklerde cinsel fonksiyonlarda azalma varsa insülin direnci başlamış olabilir.
Bunlara ek olarak vücudunuzda tüylenmede artış, koltuk altı, kasık ve boyun bölgelerinde esmerleşme (akantozis nigrikans) varsa insülin direnci olma ihtimali çok yüksektir.
İnsulin direnci olan kişileri gelecekte hipertansiyon, diyabet, infertilite (kısırlık), adet düzensizlikleri, karaciğerde yağlanma, uyku apne sendromu ve damar hastalıkları görülme riski ciddi olarak artmıştır.
İnsulin direnci sonrasında vücudumuzda ortaya çıkan metabolik değişikliklerin tümüne birden özel bir hastalık olarak adlandırılmıştır; “Metabolik Sendrom”.
İnsulin direncimi ölçmek mümkün müdür?
İnsulin direnci hekimin sorgulama ve fizik muayene sonrasında anlayabileceği bir durumdur. Ancak herkes küçük bir test ile insülin direnci olup olmadığını anlayabilir.
Çok yağlımı besleniyorsunuz?
Kan basıncı (tansiyon) 135/80 mmHg üzerinde mi?
Bel çevrenizin ölçümü kadınlarda 82 erkekte 94 cm üstünde mi?
Kolesterol veya trigliserit yüksekliği var mı?
Çok tatlı yeme isteği oluyor mu? Yada yemeklerden sonra uyku bastırıyor mu?
Ölçtüğünüz açlık kan şekeri hiç 100 mg/dl üzerinde çıktı mı?
Anne veya babanızda Tip 2 diyabet var mı?
Haftada 2 günden az yürüyüş yapıyor musunuz?
Eğer bu sorulardan 3 veya daha fazla “evet” cevabı veriyorsanız insülin direnciniz büyük ihtimalle vardır veya başlamıştır. Bunun dışında yapılan şeker yükleme testlerinde ölçülen (glikoz) şeker ve insülin düzeyine göre de bir değerlendirme yapılmaktadır. İnsulin direnci sadece obez veya kilolularda değil normal ağırlıklı kişilerde de görülebileceği unutulmamalıdır.
İnsulin direncini yenmek için neler yapılmalıdır?
Bu konuda temel yaklaşım hayat tarzı değişikliği yapılmasıdır. Yaşam tarzı değişikliğinde beslenme tedavisi, egzersizler, hareketin artırılması ve düzenli uykunun sürekli olarak yapılması ile sağlanmalıdır. Kısa dönem yapılan yoğun diyet ve egzersizlerin uzun süreli kalıcı faydaları olmadığı asla unutulmamalıdır.
Dengeli ve düzenli beslenme yapılmalı. Mutlaka kahvaltı yapılmalıdır.
Uzun süre aç kalınmamalı, günde 4-6 öğün şeklinde beslenme düzenlenmelidir.
Sıvı alımı artırılmalıdır.
Doymuş yağlardan uzak durmalı, saf karbonhidratlar azaltılmalıdır.
Günlük ihtiyacınız olan kaloriden 300-400 kcal daha az tüketilmelidir.
Öğünlerde protein alımı artırılmalı (et, baklagiller, süt ürünleri).
Haftada en az 3 gün 30-45 dakikalık yürüyüşler veya koşular yapılmalıdır.
İlaç olarak hekim uygun görürse metformin kullanılabilir. Metformin özellikle kan şekeri yüksek olanlarda ve polikistik over sendromu olan kadınlarda tercih edilmektedir.
İnsulin direnci tedavisinden başarı kilo azalması ile doğru orantılıdır. Başlangıç ağırlığının %10-15’ini 6 ay içerisinde kaybeden bir kişide birçok metabolik değer normalleşebilmektedir.
Sağlıklı günler dilerim.
Doç. Dr. Yusuf AYDIN