İşte Bu Doktor İndir

Madde kullanımı insanlık tarihi kadar eskidir.
- Kakao yapraklarından ve haşhaştan afyon üretimi Sümerlere ve Eski Mısırlılara dayanır.
- Her coğrafyada ve her etnik kökende görülür.

 Bu tür maddeler kötüye kullanıldıkça bağımlılık yaparlar ;
- Psikolojik bağımlılık; bireyin kendisini iyi hissetmek için ihtiyaç duyması
- Fizyolojik bağımlılık; vücudun maddenin varlığına uyum sağlaması ve madde yokluğunda şikayetlerin ortaya çıkması

Bu maddelere örnek;
- Alkol
- Esrar
- Antikolinerjik ilaçlar
- Opioidler ( morfin, eroin, kodein, meperidin, metadon)
Sedatif hipnotikler
Halüsinojenler ( LSD, Fensiklidin (melek tozu), extazi, meskalin )
Uyarıcılar ( amfetamin, metamfetamin, kokain, kafein, efedrin)
Uçucular (benzol, toluen )
Bu maddelerin kullanımı ile çok çeşitli ruhsal bozukluklar ortaya çıkar
- Demans
- Deliryum
- Yoksunluk sendromu
- İntoksikasyon (zehirlenme )
- Amnestik bozuklukar
- Psikotik bozukluklar
- Uyku bozukluğu
- Cinsel problemler
Bu tür maddelerin kullanımı sosyal, toplumsal, ailevi, kültürel açıdan sorunlara yol açar.

EPİDEMİYOLOJİ
ABD de erişkinlerin % 13 kadarının yaşamının herhangi bir döneminde alkol kötüye kullanımı yada bağımlısı olduğu bulunmuştur.
Erkeklerde anlamlı derecede daha fazladır. ABD de kalp hastalıkları ve kanserden sonra 3. büyük sağlık problemidir.  ABD de alkol ve tütün dışı madde bağımlılığı oranı % 7,5 olarak verilmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda 1991 de 1500 lise öğrencisinde alkol dışı madde kullanımı % 2,6, 1995 2800 lise öğrencisinde yapılan çalışmada ise % 7 bulunmuştur. Yalnızca esrar kullanımı açısından yaşam boyu en az 1 kez kullanım oranı 1991 de %0,7 ,1995 de % 4 , 1996 da % 4,2 bulunmuştur. Bir yıl içinde madde bağımlılığı geliştirme riski erkeklerde %1,7 kadınlarda %0,7 dir. Erkeklerde kadınlara göre fazla,18-29 yaş grubunda yüksek yaşlara göre daha fazladır.

NEDENLERİ;
Kalıtım;
Hem alkol hem de diğer madde bağımlılığı için genetik yatkınlık olduğu bilinmektedir.
Alkolik olanların 1. derece akrabalarında alkolik olmayanlara göre bağımlılık riski 3-4 kat fazladır.
Alkolü parçalayan enzim aktiviteleri düşük veya yüksek olabilir mesela uzak doğulularda bu enzim yavaş çalışır bu nedenle alkolü tolere edemezler.
Prenatal ve perinatal risk etkenleri; Hamile iken kokain eroin kullanan annelerde bebek doğduktan sonra ileriki yaşamında bu
maddelerin bağımlılığına karşı yatkınlığı olabileceği tartışılmaktadır.
Çocukluk döneminde davranış bozuklukları ve saldırganlığın olmasının madde bağımlılığına katkıda bulunduğu saptanmıştır. Hiperaktivite ve dürtüsellik olan çocuklarda madde bağımlılığı geliştirme riski yüksektir.
Çocuklarda heyecan arama ve her şeye açık olma gibi kişilik örüntüleri de önemli olabilmektedir.
Okul başarısızlığı da madde bağımlılığı riskini artıran bir husustur.
Ergenlik döneminde görülen heyecan arama, suça yönelik davranışlar, dürtüsellik ve davranım bozuklukları madde için yatkınlık oluşturabilir.
Duygusallık, depresif duygu durum, kendine karşı güvensizlik, kendisini küçük görme gibi hususlar da yatkınlık oluşturur
 Anne babadaki alkolizm yada başka madde kullanımları çocuklara karşı ilginin yeterince verilememesi çocukta yüksek stres düzeyi madde kullanımına neden
olabilir.
Ergenlikte yaşıt grupların baskısı, bir gruba ait olma ihtiyacı madde bağımlılığına giden yolu açabilmektedir.
Ergenlerde madde kullanımı için toplumsal değerler ve normlar, ergenin yaşadığı semt, mahalle önem taşımaktadır.
Maddeye ulaşılabilirlik de madde kullanımına başlamada önemlidir.
Toplumsal stres durumlarında madde kullanımının arttığı bilinmektedir. Örneğin; ABD de Vietnam savaşı sonrası opioit kullanımı patlamıştır.
Erişkinlikte bazı kişilik bozukluklarının ( antisosyal, şizotipal ) madde kullanımına zemin oluşturduğu bilinmektedir.
Bazı ruhsal sebepler ( depresyon, anksiyete bozuklukları, şizofreni vb. ) sonrasında madde kullanımı gelişebilir.
Bazı meslek gruplarının risk etkeni olduğu bilinmektedir. ( müzisyenler, garsonlar gibi... )
Ailedeki bozuk ilişkiler, iletişim problemleri önemlidir, parçalanmış ailelere mensup
çocuklar daha kolay madde kullanımı geliştirirler.
Din ve inanç faktörleri madde kullanımı için belirleyici ögeler olabilir.
Sosyal ortamlarda içme davranışı ve madde kullanımı öğrenilebilir. (düğünlerde alkol alımı gibi)
Sonuç olarak biyogenetik, psikososyal, ailesel, sosyal ve kültürel etmenler önemlidir.

Tedavi;
Alkol ve diğer madde bağımlılığı tedavisi mutlaka hastane ortamında yapılmalıdır. Hastanede yatırılarak geçen sürede maddeden arındırma yapılıp daha sonra idame
tedaviler verilerek hasta takibe alınmalıdır.