Kronik Sistit Nedir ve Nasıl Tedavi Edilir?
Prof. Dr. Hakkı PERK
Kronik Sistit Nedir?: Kronik sistit, mesane duvarında gelişen uzun süreli müzmin iltihabını yani enfeksiyonunu ifade eder. Mesane enfeksiyonu öncelikle ağrılıdır, tahriş edicidir ve genellikle yaşam kalitesini bozar. Kronik sistit, enfeksiyonun böbreklere ve genital sisteme yayılması durumunda ciddi bir sağlık sorunu oluşturabilir. Temel olarak; Dizüri (yani ağrılı idrara çıkma), İdrar sıklığı, acil idrara çıkma ihtiyacı, kasıklarda ağrı, idrarı tam boşaltamama hissi gibi şikayetler ve belirtilerle karakterize edilen klinik bir sendromdur. Hastalık şiddeti değişebilen periyotlarla, iyileşme-alevlenme şeklindedir.
Kronik Sistit Nedenleri Nelerdir?
A. Mikrobik Nedenler
Kronik veya tekrarlayan sistitte sıklıkla çeşitli bulaşıcı mikroorganizmalar bu hastalıkta ana etkendir. Aşağıda verilen bu mikropların tümü, idrar ve vajinal sıvı kültürlerinde tek bir başına olarak veya ikili (hatta üçlü) grup halinde bulunabilir. Ancak, sıklıkla idrar/vajinal mikrobiyolojik testlerin yetersiz yapıldığı ve dolayısıyla etkenin ortaya çıkarılamadığı durumlar söz konusudur. Ancak genellikle kronik veya tekrarlayan sistite neden olan faktör her zaman mikrobiktir. Vajinada belirtiler olsa da olmasa da vajinal sıvıda mikropların varlığı mesanenin kadınlarda vajinaya yakın olması nedeniyle önemlidir.
Bu bakteriler şunlardır:
- Escherichia coli (%65-70)
- Proteus (%35)
- Klebsiella (%30)
- Enterokoklar (%25)
- Streptococcus grup B (%15)
Ek olarak, yaygın olarak cinsel yolla bulaşan ve kronik sistite neden olabilen mikroplar ise şunlardır:
- Klamidya (%30)
- Ureaplasma (%25)
- Mikoplazma (%15)
- Gardnerella vajinalis (%10)
B. Yanlış Tedavi Edilen Mesane Patolojik Durumları
En sık görülen senaryolar şunlardır:
- Herhangi bir tedavi verilmeyen veya uygun şekilde tedavi edilmeyen kendi kendine düzelen akut idrar yolu enfeksiyonları.
- Diğer bölgesel organların hastalıklarına bağlı düşük profilli idrar yolu enfeksiyonları
- İdrar kültüründe mikrop saptanmayan pelvik ağrı, sıklıkla anksiyeteye veya diğer psikosomatik sorunlara bağlı durumlar.
Kronik Sistit Nasıl Oluşur?
- Enfeksiyon mekanizması: Mikroplar öncelikle idrar kanalından girer ve mesane duvarını istila eder. Bu tür mikroplar çoğunlukla bağırsak kanalında bulunan mikroplardır.. Mesane duvarına sızıp enfeksiyon oluşturmak için sadece mikrobiyal ajanın varlığı yeterli değildir. Mikroplar, özel koşullar altında ve çeşitli nedenlerle birdenbire virülansı yani toksik etkileri artar.
- Kronik Sistitin uzun süreli mekanizması: Pek çok kadının neden kronik veya tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonundan muzdarip olduğunu açıklayabilecek üç teori vardır:
- Gizli veya akut ancak uygunsuz şekilde tedavi edilmiş idrar yolları enfeksiyonları mesanenin iç yüzeyini yeniden programlayarak onu daha duyarlı hale getirebilir.
- Bakteriler biyofilm şeklinde bir katman oluşturarak gizlenebilir ve görünmez kalabilir. Bu nedenle antibiyotikler bakterilere ulaşamamakta ve bağışıklık sistemi çöktüğünde bakteriler yeniden ortaya çıkmaktadır.
- Mikroplar mesane mukozasının daha derin katmanlarına girebilir ve nüfuz edebilir ve bunlardan küçük bir kısmı mesane hücrelerinin içine bile girebilir. Bu önemli bir noktadır çünkü hücre içindeki mikroplar antibiyotiklerden etkilenmezler ve bağışıklık sistemi tafından da algılanamazlar. Mikroplar her an aktive olabilir, bölünebilir ve mesanedeki yeni taze hücrelerine nüfuz edebilir.
- Mesanenin zayıflamış bağışıklık sistemi:
- İdrarı tam boşaltamama: İdrar kalıntısının olmadığı, çok iyi bir akıntı olması olası bir enfeksiyonu önleyen önemli bir faktördür. İdrarın tam boşaltılamadığı tam tersi durumda ise durumda işe mikroplara tam bir ortam oluşturur. enfeksiyonların oluşmasına neden olur. Mesane-üretral mekanizmanın fonksiyon bozuklukları, idrar yolları darlıkları ve rahim sarkması idrarı tam boşaltamamaya neden olarak, mikropların üremesi için vasat oluşturabilirler.
- İdrar kanalındaki savunma hücre blokları: İdrar kanalı boyunca savunma hücrelerinin varlığı, gelen mikroorganizmaları yakalar. Üretrada yaralanma veya iltihaplanma olduğu durumlarda mekanizmanın etkinliğinin azaldığı anlaşılmaktadır.
- Vajinal mukozal savunma: Vajinal mukozal tabaka ve perineal bölge, savunma mekanizması olarak asidik mikro ortamların yanı sıra laktobasil gibi mikroorganizmalara da sahiptir. Bunlar çeşitli mikropların tutunmasını engeller. Vajinal duvarın veya perineal bölgenin mikro ortamını değiştirebilecek durumlar vardır: Mantar enfeksiyonları, antibiyotik kullanımı, başka ilaç kullanımları, uyuşturucu kullanımı, Vajinal atrofi(menopoza bağlı)
- Kronik sistitin oluşumuna katkıda bulunan risk faktörleri
- Kadın idrar kanalı uzunluğu 4 cm'dir (erkeklerde 15 cm'dir), bu da mikrobun giriş mesafesinin daha kısa olduğu anlamına gelir.
- Vajinal hamilelik kontrolü için kullanılan vajinal diyaframlar
- Özellikle önlem alınmadan, sık ve değişik partnerlerle cinsel ilişki.
- Normal florayı azaltma veya yok etme yan etkisi olan antibiyotiklerin sık kullanımı. Bu, vajinal veya perineal bölgedeki mikro ortamın değişmesine neden olarak bölgeyi daha savunmasız hale getirir.
- Aşırı alkol ve şekerli gıda tüketimi ile beslenme.
- Östrojenin azalması gibi hormonal anormallikler dokuların kanlanmasında değişikliklere yol açabilir. Vajina, üretra ve mesanede doku incelir, zayıflar ve koruyucu tabaka kaybolur. Tüm bu değişiklikler enfeksiyon riskini veya iltihabın tekrarlama riskini artırır.
- Hamilelik sırasında idrar yollarında meydana gelen değişiklikler enfeksiyon (kronik sistit gibi) oranını artırır.
- İkiden fazla doğum yapmış veya biraz daha ileri yaştaki (veya menopoz sonrası) kadınlarda şu sorunlar yaşanabilir: İdrar kaçırma, sistosel(mesane sarkması), Atrofik Vajinit(menopoza bağlı) ve sık İdrar yolu enfeksiyonları
Kronik Sistit Belirtileri Nelerdir?
Sık idrara çıkma: Çoğu durumda tek veya en baskın belirti olmasına rağmen hasta tarafından başlangıçta fark edemeyebilir. Bunun nedeni, artan idrara çıkma sıklığının yavaş ve kademeli olarak artmasıdır, dolayısıyla bu normal bir durum olarak algılanır. Bu nedenle, gün boyunca idrara çıkma sayısı normalde olan 3-4 kezdir, bu sayı günde 6-9 keze çıkınca hasta bunun anormal olduğunu anlayabilir.
Kronik sistit hastası olan hasta sık idrara çıkma durumuna şu şekilde "uyum sağlamaya" çalışıyor ve aşağıdaki gibi belirli eylemleri yapmayı öğreniyor:
- Dışarıdayken nereye idrar yapacağını aramaya zorlanmamak için evden çıkmadan önce idrara çıkmak.
- Odadayken tuvaletlerin nerede olduğunu öğrenmeye çalışmak.
- Tiyatro veya sinemada tuvaletlere kolay ulaşabilmek için kapı kenarı koltuklara oturmak.
- Seyahat ederken idrar yapmak için arada birkaç kez durmaya çalışmak.
İdrar yaparken yanma- Yangılı idrar: İdrar yaparken yanma hissi genellikle idrar yolu enfeksiyonu dediğimiz duruma işaret eden bir belirtidir. Genellikle geçicidir ve belki de nispeten ılımlıdır. Yanma uzun sürmezse endişelenecek bir şey olmadığını düşünebiliriz. Özellikle birden fazla ilaç tedavisi gören ve sonuç alamayan kadınlarda bu rahatsızlığın yoğunluğu ve sürekliliği nedeniyle yoğun psikolojik rahatsızlık durumu ortaya çıkabilir. .
Bulanık idrar ve idrarda kötü koku: İdrarın berraklığının kaybının gözlenmesi.Nispeten güçlü itici kötü idrar kokusunun varlığı kronik sistitin belirtisi olabilir. Her ikisi belirti de idrar yolu enfeksiyonunu ı gösteren unsurlardır.
Acil idrara çıkma ihtiyacı(urgency): Bu hastanın çok güçlü, hatta karşı konulmaz bir idrar yapma isteği hissettiği anlardır. Çoğu zaman hasta bunu da kontrol edemez. O sırada hemen idrarını yapmak için tuvaleti bulamazsa idrar kaçırmanın bile mümkün olduğu hissine kapılıyor.
Acil idrara çıkma isteği şu durumlarda ortaya çıkar:
- Hastalığın kronikliği, yani müzmin olduğunu.
- Mesane duvarının şiddetli iltihaplanma geçirmiş olması durumu
İdrar kaçırmak, İdrarını tutamamak: Bazen çok yoğun idrar yapma ihtiyacı hisseden hastanın tuvalete gitmeye vakti olmaz ve birkaç damla ya da çok daha fazla idrar kaçağı olabilir. Hastanın psikolojik dengesi ve yaşam kalitesi açısından oldukça kötü bir belirtidir. Bu genellikle idrar yolu enfeksiyonu öyküsü olan ileri vakalarda ortaya çıkar.
Hematüri, İdrarda kan görülmesi: Mikroskobik (yani eritrositleri yalnızca idrar tahlilinde ortaya çıkabilir), Makroskobik, idrarın renginin koyu kırmızıdan açık kırmızıya kadar değişen renkte çıplak gözle görülebilen kanama olabilir. İdrarda kanama genellikle ağır veya akut tekrarlayan enfeksiyon olduğunda ortaya çıkmaktadır. Genellikle aşırı kaygıya neden olan bir semptomdur (kronik sistit).
İdrarını tam boşaltamama hissi: Bu belirti, idrara çıkma sonrasında mesane içerisinde kalan idrar miktarı hissini ifade eder. Bazı durumlarda hastalar şuna ihtiyaç duyarlar:
- Tuvalette daha uzun süre kalırlar, idrarı olabildiğince boşaltmak için
- İdrar yaptıktan hemen sonra tekrar idrar hissi duyup tekrar tekrar tuvalete gitme ihtiyacı hissetmesi
Kasıkta yani Suprapubik bölgede ağrı veya ağırlık hissi: Alt karın bölgesinde basınç veya gerginlik hissi, ve ağrının hissedilmesidir. Genellikle çok fazla idrarımızın olduğunu hissettiğimizde çok yoğun hale gelir. İdrar yaptıktan sonra ağrının şiddeti bir süreliğine kaybolabilir ancak bir süre sonra tekrar ortaya çıkar.
Belde yani Lomber bölgede ağırlık veya ağrı hissi: Böbreklerin olduğu bölgede ortaya çıkan küçük veya orta şiddette belde ağrı hissedilebilir. Bu belirti, kronik sistit sendromunun çeşitli durumlarında ortaya çıkar, ancak genellikle bel ağrısıyla karıştırılır.
Hasta sıklıkla sorunun kronik sistitten ziyade şu olduğunu düşünür:
- Özellikle ağrı veya uyuşma bacaklara yansıdığında omurga yani bel fıtığı olabileceğini.
- Böbreklerde taş veya kum olabileceğini
- Bağırsak veya safra kesesi hastalığı olabileceğini.
Müphem belli belirsiz mide ve bağırsak rahatsızlığı hissedilmesi(Atipik gastrointestinal rahatsızlık): Açık bir neden olmaksızın karında gaz (şişkinlik) hissi veya kabızlık olabilir. Mide bağırsak sisteminin ayrıntılı bir şekilde kontrol edilmesi (örn. gastroskopi veya kolonoskopi) ve organik bir şey bulunamaması, genellikle yanlış bir şekilde bu hastalara irritabl bağırsak sendromu tanısı konur. Sonuşta kronik mesane inflamatuar hastalığından kaynaklanan bir belirti olduğu kanıtlanmıştır.
Genital sistem belirtileri: Kadınlarda genital sistem üriner sistemle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle vajina, rahim ağzı ve rahimdeki enfeksiyonlar çoğunlukla mesanede soruna neden olur. Hastaların bilmesi gereken şey, genital sistemdeki enfeksiyonların idrar yolu enfeksiyonlarının %80'inden fazlasına eşlik ettiğidir. Kadın idrar yollarındaki enfeksiyonların çoğu (%95'e kadar) mesanede de bulunmaktadır. Sorunun tekrarlamadan kesin çözümünü sağlamak için beraber tedavi etmeliyiz.
Özellikle şunlara dikkat edilmelidir:
- Genellikle vajinal mukozadaki diğer enfeksiyonların eşlik ettiği tekrarlayan mantar vajiniti.
- Vajinadan normalden daha fazla miktarda ve farklı kokuda sıvı gelmesi, vajinal akıntı
- Vajina ağzında(Vulvanın dudaklarında) veya vajinanın içinde kaşıntı.
- Menstruasyon (adet) sırasında şiddetli ağrı, özellikle ağrının azaltılması için ilaç ihtiyacı duyulması.
- Cinsel ilişki sırasında veya hemen sonrasında genital bölgede ağrı hissi (disparoni).
- Hastaların bilmesi gereken şey, genital sistemdeki enfeksiyonların idrar yolu enfeksiyonlarının %80'inden fazlasına eşlik ettiğidir. Kadın üriner sistemindeki enfeksiyonların çoğu (%95'e kadar) mesanede bulunur. Sorunun tekrarlamadan kesin çözümünü sağlamak için hepsini aynı anda tedavi etmeliyiz.
Kronik Sistit tanısı nasıl konulur?
A- Laboratuvar testleri
1- İdrar Muayenesi: İdrar örneğinin mikroskop altında incelenmeside ; Beyaz kan hücreleri, Kırmızı kan hücreleri, Bakteriler, Kristaller gibi mikroskopik bulgularının tümü Mesanes Enfeksiyonunun tanısı için güçlü göstergelerdir. Ayrıca İdrarın Asitlik derecesi (pH) anormal ise hastada idrar yolu enfeksiyonu veya başka bir rahatsızlık göstergesi olabilir. idrarda olması gerekenden fazla protein çıkması; enfeksiyon veya böbrek hastalığının belirtisi olabilir.
İdrarda Şeker varlığı diyabeti gösterir. Şeker seviyelerini kontrol edemeyen hastalar idrar yolu enfeksiyonlarına yatkındır. İdrarda beyaz kan hücrelerinin normalden fazla görülmesi; idrar yolunun herhangi bir yerinde enfeksiyon veya iltihaplanma olduğunu gösterir. İdrarda nitrit pozitifliği; belirli bakteri türlerinin neden olduğu enfeksiyonun varlığını gösterir. Yine idrarda Kırmızı kan hücrelerinin varlığı enfeksiyon, taş veya daha ciddi (Kanser gibi) hastalıkların belirtisi olabilir.
Hem lökosit hem de nitrit pozitif sonuçları olan bir hastada , idrara yolu enfeksiyonu olduğunun iyi bir göstergesi olduğu sayılabilir. Hem lökositler hem de nitritler için normal yani negatif olması bazı hastalıkların dışlanması açısından faydalıdır.
2- Kültür Yapılması
İdrar Kültürü: İdrar kültürleri şu hastalar için büyük önem taşımaktadır:
- Komplike, ağır ve karışık idrar yolu enfeksiyonu düşünülen hastalar.
- İdrar sorunlarının sık sık ve tekrar tekrar yeniden ortaya çıktığı hastalar
- Başlangıçtaki antibiyotik tedavisi ile sorunu çözemeyen kişiler
- Anormal kasık ağrısı belirtisi olanlar (Atipik pelvik belirti) hastalar
- Böbrek iltihabı(Akut piyelonefrit) de dahil olmak üzere üst idrar yolları enfeksiyonu olanlar.
Pozitif idrar kültüründe mikrop miktarı klasik olarak eşik değerin > 100.000 cfu/mL dir ancak bu konsept değişmiştir. Son birkaç yıldır hem mikroskobik idrar incelemesinde lökosit görülmesi, hem de idrar yolu enfeksiyonu belirtileri olan kadınlarda bakteri sayısı sadece 100 cfu/mL'yi ancak aşan idrar kültürünün olması pozitif kabul edildiğini düşünülmektedir.
İdrar Kültür ile ilgili bazı önemli notlar şunlardır:
- İdrar kültürleri negatif olan ancak tipik idrar yolları enfeksiyonu belirtileri olan ve idrarda beyaz kan hücreleri bulunan hastaların yarısından fazlasında Chlamydia trachomatis bulunduğunu gösterilmiştir.
- Herhangi bir mikrop saptanamayan ve idrar yolları enfeksiyonu düşünülen kadınlar hala standart sistit tedavisinden fayda görebilmektedir.
- Orta veya şiddetli idrar semptomlarının olan hastaların %20’sinde kültürde mikrop saptanamayabilir.
Vajinal sıvı kültürü: Vajina mikroba bağlı olarak mikrobiyal kolonizasyon için nispeten uygun bir ortamdır. Lokal iltihaplanmanın yanı sıra mikroplar idrar kanalına ve mesaneye kolaylıkla girebilir. Vajinadaki bakterilerin bulunması sıklıkla kronik sistitin etken mikrobunun belirlenmesine yardımcı olabilir. Vajinal sıvı kültürlerinin doğru şekilde gerçekleştirilmesinin özel beceri, bilgi ve deneyim gerektirdiğini burada vurgulamalıyız.
Bu yüzden Vajinal kültür ile ile ilgili bazı dikkat edilecek noktalar vardır:
- Vajinal kültürlerde saptanan mikropların kronik sistit etkeni olma ihtimali yüksektir.
- Vajinit, vajen enfeksiyonu (belirti veren ve vermeyen) her zaman olmasa da çoğu vakada mesane enfeksiyonu ile birlikte görülür.
- Kronik vajinal enfeksiyon genellikle tekrarlayan mantar enfeksiyonu ile beraberdir.
- Hem kültür için vajinal numunelerin toplanması hem de kültürün değerlendirilmesi , yüksek nitelikli ve deneyimli doktorlar gerektirir.
- Tedavi seçenekleri her zaman hem vajinayı hem de mesaneyi içermelidir.
Adet dönemi Rahim (Endometrium) doku kültürü: Bu, mikropların rahime ulaşıp ulaşmadığını göstermek için çok önemli ve gerekli bir testtir. Özellikle vajinal sıvı kültüründe yoğun enfeksiyon görüldüğünde oldukça bilgilendiricidir. Mikrobiyal etkeni bulmaktan bağımsız olarak, bölgedeki beyaz kan hücrelerinin sayısını saptamak bile önemlidir. Zira vajinanın ciddi bir iltihabı, aynı zamanda rahim iltihabı ile güçlü bir şekilde ilişkilidir. Hastaların %30'undan fazlasında vajinal enfeksiyon, rahim ve hatta tüplerinde enfeksiyonun eşzamanlı varlığının göstergesidir. Bu durum çoğu durumda standart ağızdan tedaviye ek olarak. ilaçların damardan verilmesi gerektiren bir durumdur. Tedavi, mikropların rahimden de temizlenmesi gerekir. Temizlenmez ise hamilelikte düşüklere neden olabilir. Rahim enfeksiyonlarında en sık bulunan mikrop klamidya lardır.
B. Ultrason görüntüleme
1- Böbrek-Mesane Ultrasonografisi: Kronik sistiti ile birlikte olan veya kronik sistitin komplikasyonları ile ilintili ve diğer ürogenital sistem ile ilgili bize geniş bilgi sağlayan önemli bir görüntüleme yöntemidir.
Bu test aracılığıyla şunları değerlendiririz:
- Fonksiyonel mesane kapasitesi.
- İşedikten sonra kalan idrar miktarları.
- Mesane duvarının kalınlaşması veya lezyonları.
- Varsa mesane kanserinin veya mesanedeki kitlelerin saptanması
- İşeme bozukluğunun mesanede yaptığı problemleri
- Böbrek taşları veya böbrek ve idrar yollarında genişlemelerin saptanması.
- İdrar yolu mesane birleşimi, Üreterovezikal bileşke (UVJ) taşları/darlıkları.
1- Transvajinal ve vajina girişi(İntroital) Ultrasonu: İdrar yolu enfeksiyonlarına yönelik standart teşhis sürecinde genellikle transvajinal ve/veya vajina girişi(intraital ultrasonu) kullanılmaktadır. Kadınlarda işeme bozukluğu, idrara çıkma dürtüsü belirtileri, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ve idrar kaçırma, ürogenital organlardaki morfolojik ve topografik değişikliklere ikincil olarak ortaya çıkabilir.
Vajina girişi ultrasonu: Ultrasonografi probu, transdüser ekseni vücut eksenine karşılık gelecek şekilde dış üretral deliğin hemen önüne yerleştirilir. Hastayı yarı yatar pozisyonda ve sonograf probu vücutla aynı eksende olacak şekilde muayeneyi gerçekleştirilir.
Vajina girişi ultrasonu(İntroital ultrasonu) kullanarak şu patolojileri bulabiliriz:
- İdrar kanalı balonlaşması(Üretral divertikül)
- İdrar kanalındaki kitleler(Periüretral kitleler)
- İdrar kanalının hunilenmesi
- sistosel- mesane sarkması
Transvajinal ultrason: Ultrason probu vajina içine sokularak yapılmaktadır. Özellikle mesane ve rahimdeki ürojinekolojik hastalıkların tespitinde etkilidir.
Transvajinal ultrason şunların tespit edilmesini sağlar:
- İdrar kesesinin patolojileri
- Rahim, tüpler ve yumurtalıklarda mevcut problemler
- Stres tipi idrar kaçırmanın saptanması, ve derecesi
- Rahim sarkmasının saptanması
C. Radyolojik Görüntüleme
1- İntravenöz Ürografi: Ayırıcı tanının gerekli olduğu durumlarda intravenöz ürografi tercih edilir. Öncelikle üreterin son kısmını bir taş veya kitlenin tıkaması ve diğer testlerin etiyolojiye ilişkin belirsiz sonuçlar vermesi durumunda kullanılır.
2- CT tarama(tomografi): Bazı vakalarda ayırıcı tanı için BT taramasının gerekli olabilmektedir, mesane içi lezyonların ve kasık içi patolojilerin saptanmasında önemli bir görüntüleme yöntemidir.
D. İşeme testi
Bu, hasta idrarını yaparken idrar akışını kaydeden bir cihazın kullanıldığı invaziv olmayan bir testtir. Uygun hasta hazırlığı altında bize idrar akış hızına (yani kişinin idrarı ne kadar kolay veya zor çıkarabildiğine) ilişkin net ve güvenilir bir tahmin verebilir. Bazı vakalarda hastalığın nedeni veya komplikasyonu (kronik sistit) olabilecek sorunları gösterir. Hastalığın kronikliği hakkında faydalı bilgiler sunabilir ve kesinlikle faydalı bir muayenedir. Normalde kadınlarda max işeme debisi 25-30 ml/sn, mesane kapasitesi: 500-600 ml, işemeden sonra kalan miktarın 0-10 ml olması gereklidir.
E. Sistoskopi
Mesaneye kamera ile bakılması yani sistoskopi (veya mesane ve üretranın sistoskopisi) mesane hastalıklarının ana muayenesidir. Mesane patolojisinin doğrudan görsel kontrolünü etkili bir şekilde sağlar. Modern ve teknolojik açıdan gelişmiş sistoskopik cihazlar, ayrıntılı ve büyütülmüş görüntüler göstererek doktorun aşağıdakileri yapmasına olanak tanır:
Sistoskopide teşhis ve tedavi konusunda bize yardımcı olur:
- Hastalığın türünü teşhis etmek
- İltihaplı alanın boyutunu değerlendirmek
- Sorunun kronikliğini tahmin etmek
- Uygulanacak tedavi türünü değerlendirmek
- Tedavi süresinin yaklaşık ne kadar süreceğini tahmin etmek
- Mesaneden biyopsi alınmasına olanak sağlar,
- Yakılacak alanlar varsa tedavi amacıyla bu işlemin yapılmasına olanak tanır
Kronik Sistit nasıl tedavi edilir?
1-İlaç tedavisi
Sistit tedavisinde ilk adım uygun ilacı düzenlemektir. Bu genellikle birkaç ilacın kombinasyonunu kullanmak anlamına gelir.
Mikropların saptanması ve tanımlanması: Tespit edilen mikroplar ve bunların dirençleri antibiyotik seçiminde kritik öneme sahiptir, ancak erken idrar ve vajinal sıvı kültürlerinde mikropların tamamının saptanamayacağını akılda tutmak önemlidir. Bu, bazen rutin idrarda veya vajinal sıvı kültürlerinde üremeyen farklı mikropları hesaba katmak gerekir.
Lezyonların şiddeti: Üretra, mesane, vajina, rahim ağzı ve rahimde tespit edilen lezyonların şiddetinin saptanması
Komplikasyonlar saptanması: İltihaplara eşlik eden komplikasyonların varlığı (üretral darlık veya idrara çıkma mekanizmasındaki bozukluklar yani işeme bozukluğu).
Problemin müzminliği yani Kronik olması: İltihapların hastanın geçmişine bağlı olarak kronik bir hal alması.
Konservatif ilaç tedavisinin süresi 1 ila 3 ay arasında sürebilir, bazı vakalarda daha ileri tedaviye ihtiyaç duyulabilir (örn. 9 aya kadar). Kronik sistitle mücadelede antimikrobiyal tedaviye ek olarak bazı yoğun belirtilerin azaltılmasına yönelik ilaçlar da kullanabiliriz. Bunlar sık ve acil idrara çıkma gibi rahatsızlıkları azaltmak içindir.
2- Mesaneyi ilaçlı sıvı ile yıkanması: Bu işlem çoğu kronik sistit vakasında bir zorunluluktur ve Kronik Sistit Protokolünün temel bir parçasıdır. Uzun süredir var olan mesane lezyonları, yalnızca ağızdan alınan ilaçlara dayalı tedaviye oldukça dirençlidir. Belirli tıbbi ilaçların uygun konsantrasyonlarda karışımlar halinde kullanılmasının son derece iyi tedavi edici etkilere sahip olduğu kanıtlanmıştır. Bu yaklaşım birçok vakada kronik sistiti önemli ölçüde iyileştirir, hatta tamamen iyileştirir. Kalıcı ve son derece can sıkıcı günlük yaşam belirtilerinin olduğu en zor durumlarda bile etkilidir.
Birinci Evredeki hastalara: Antibiyotikli sıvı ile mesanenin yıkanması sıklığı genellikle haftada üçtür ancak hastanın durumuna göre daha düşük veya daha yüksek olabilir ve genellikle 1-2 ay sürer.
İkinci Evredeki hastalara: Üç ila altı ay boyunca her ay birkaç aşılama yapıyoruz.
3- Vajinal tedavi: Vajinadaki mikrobik enfeksiyonun bir arada bulunması çok yaygındır (%70'i aşan oranlar) ve sistit ile birlikte tedavi edilmesi gerekir. Alışılmış ağız yoluyla alınan ilaçlarlardan sonuç alınamaz ise uygun antibiyotikli vajinal ilaçların etkin karışımı olan vajina içi uygulamakar yapılabilir. Böylece, özellikle mikropların buraya da nüfuz ettiği durumlarda, vajinal bölgede ve rahimde artan ilaç konsantrasyonları elde edebiliriz.
4- İdrar kanalının genişletilmesi: İdrar kanalının ve mesanenin kronik inflamasyonunun fonksiyonel veya organik komplikasyonu olarak eşlik eden idrar yolu darlığı durumunda genişletme uygulamaları gerekebilir. Darlık (oluştuktan sonra), zamanında tanınıp tedavi edilmezse hastalığın tedavisini çok zorlaştırır.
5- Transüretral endoskopik elektrokoter: Çok kronik olan ve mesanenin yıkanma işlemine oldukça dirençli lezyonlara sahip bazı çok zor olgular (vakaların yaklaşık %10-15'i) vardır. Bu durumlarda antibiyotik tedavisi yanında ek olarak eş zamanlı olarak mesane lezyonların koterizasyonuna yani yakılmasına başvuruyoruz. Bu, transüretral elektrokoter cihazı kullanılarak gerçekleştirilir. Alternatif bir çözüm olarak neodimyum (Nd):YAG lazeri kullanabiliriz. İyileşme sonuçları çok cesaret vericidir. Operasyondan yaklaşık üç ay sonra, kronik sistit hastası olan tüm hastaların iyileşme oranı neredeyse %96'dır.
6- Bağışıklığın güçlendirilmesi(İmmünoprofilaksi): Antibiyotik ve mesane yıkanması ile orta derecede iyileşme gösteren az sayıda hasta vardır. Bu iyileşme iki şekilde kendini gösterir: Hastalıkların gücünde hafif azalma, ve alevlenme periyotlarının arasındaki sürenin artması, yani tekrar nüks etme süresinin artması. Deneyimlerimize göre bu durumu yaşayan hastalar belirtilerin ciddi derecede rahatsız edici düzeyde kalması nedeniyle memnun kalmazlar. Tedavi kürlerinin uzun süre sürekli olarak alınmasından sonra bile hastalığın tekrar nüks etmesini önlenmesinde sonuç zayıf kalır.
7- Uzun süreli düşük doz antibiyotik ve antiseptik kullanımı:
İlaçların çok uzun süreler boyunca küçük dozlarda alınması şu amaçlarla yapılır
- Hastalıksız durumunu korumak
- Belirtilerin daha düşük yoğunlukta olmasını sağlamak
- Hastalığın alevlenme dönemlerinin sıklığını azaltmak
Kronik sistitin tedavisinde uzun süreler boyunca küçük dozlarda antibiyotik tedavisi beklenen sonuçları vermiyor gibi görünmektedir. Çoğu durumda, özellikle uzun süreli (en az 2-3 yıldan fazla) geçmişi olan hastalarda herhangi bir pratik etki getirmez. Aksine muhtemelen aşağıdaki gibi olumsuz etkilere yol açtığını söyleyebiliriz:
- Semptomları kısmen bastırarak hastalığın tedavi edilmesinin aciliyetini azaltabilir.
- Hastalığı maskeleyebilir ve hastalık için-için ilerleyebilir.
- Tedavi kürünün uygun olmaması durumunda hasarın genişlemesi ve komplikasyonların gelişmesi.
- Mikroplar reaktif direnç kazanarak en güçlü antibiyotiklere karşı bile dirençli olmasını sağlayabilir
- Hastalığın tüm vücuda yayılma ihtimali.
Bu çok sayıda hastada karşılaştığımız bir durum. Bize gelmeden önce, genellikle birkaç yıl boyunca (örneğin 6-10 yıl) kemopreventif veya güçlü antibiyotiklerle farklı tedaviler görmüşlerdir. Yoğun ve uzun süreli antibiyotik baskısı tedavisi, bu organizmaların en güçlü antibiyotiklere karşı bile çok dirençli hale gelmesine yol açmaktadır. Bu hastalar eninde sonunda radikal bir tedavi için bize geliyorlar ama tabii ki mikropların direnci nedeniyle, nihai iyileşmeye kadar daha fazla zaman gerekiyor ve bu da ek psikolojik yüke neden oluyor. Bu nedenle, hastalara antibiyotik bazlı herhangi bir tedaviyi kabul etmeden önce çok dikkatli olmalarını ve yalnızca sistit tedavisinde başarılı geçmişleri olan ürologları ziyaret etmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz.