Kornea nedir? Kornea Nakli nedir?
Kornea; gözün en ön kısmında bulunan renkli kısım üzerindeki saydam tabakadır. Göze giren ışınları, görme merkezinde net bir görüntü oluşturmak üzere kıran, gözdeki kırıcılık gücü en yüksek mercektir. Çeşitli hastalıklara veya travmaya bağlı olarak saydamlığını yitiren veya şekli bozulan kornea, bir göz bankasından elde edilen sağlıklı kornea ile değiştirilerek, görme yeteneğinin yeniden kazanılması sağlanabilir. Bu işleme de “kornea nakli”, “kornea transplantasyonu” veya “keratoplasti” denir. Kornea nakli sonrası başarı oranı, nakli gerektiren altta yatan hastalığa ve gözdeki diğer patolojilere bağlı olarak değişir.
Kornea nakli ihtiyacı ne kadar yaygındır?
Korneada geri dönüşümsüz hasar oluştuğunda tek tedavi seçeneği cerrahi yolla, yani kornea nakli ile olmaktadır. Tüm dünyada, korneadan kaynaklanan sebeplerle kör olan tahmini 10 milyon insan bulunmaktadır.
Kornea nakli, hastalıklı korneanın kadavradan alınan kornea dokusu ile değiştirilmesi ile gerçekleştirilmektedir. Ancak, nakledilmek üzere kadavradan kornea temininde zorluklar yaşanmakta ve pek çok hasta yıllarca kornea sırasında beklemektedir. Kornea nakli yapılamadığı için her yıl dünya çapında 1.5 milyon kişi kör olmaktadır.
Kornea naklini gerektiren durumlar nelerdir?
Kornea saydamlığının bozulmayıp kornea şeklinin ileri derecede bozulması (örneğin keratokonus)
Kornea tabakasının saydamlığının bozulması
Vücuttaki romatizmal hastalıklar nedeniyle korneanın kendiliğinden erimesi / delinmesi
Nakledilen korneanın reddi mümkün müdür?
Her organ ve doku naklinde olduğu gibi kornea naklinde de red riski söz konusudur. Doku reddi, vücudun bağışıklık sisteminin, bir yabancıdan nakledilen dokuyu tanıması ve ondan kurtulmaya çalışma çabasıdır. Bu çaba, yeni kornea dokusunda bulanıklaşma ve damarlanma ile kendini gösterir, nakledilen doku yok olmaz. Kornea dokusu damarsız olduğu için red oranı düşüktür (% 15 – 20). Red olan bir kornea yerine yeniden nakil yapılabilir fakat böyle hastalarda red riski daha da yükselir (% 50’lere varabilir). Korneada damarsal yapıların oluştuğu ve kök hücrelerin zarar gördüğü kimyasal yaralanmalarda başarı oranı düşmektedir. Red reaksiyonu ilerlemiş ve kornea sağlığını kaybetmişse tekrar kornea nakli ameliyatı gerekebilir. Ancak geçirilmiş her bir kornea reddi, daha sonra nakledilecek korneanın da reddetmesi için riski artırır. Kadavradan nakledilen korneanın yaşama ve şeffaflığını koruma şansının düşük olduğu, red riskinin yüksek olduğu hastalarda, yapay kornealar (keratoprotezler) uygulanabilir.
Yapay kornea alanındaki gelişmeler nelerdir? Boston tipi keratoprotez nedir?
İlk keratoprotez ameliyatı 1855’te gerçekleştirildiğinden beri, dünyada keratoprotezler alanında oldukça fazla ilerlemeler gerçekleşmiş ve çok sayıda çeşitli keratoprotezler geliştirilmiştir. Boston tipi keratoprotez, bugün dünyada en yaygın olarak kullanılan yapay korneadır. Geliştirme çalışmaları 1960’larda başlayan bu keratoprotez, 1992’de Amerika’da Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından onaylanmıştır ve o tarihten bu yana hastalar üzerinde uygulanmaktadır. Ameliyat sonucunun daha iyi olabilmesi için tasarımı yıllar içinde geliştirilmiş ve bugüne dek dünya üzerinde 3500’den fazla hastaya nakledilmiştir. Ancak Türkiye’de bugüne kadar rutin uygulamaya girmemiş, az sayıda hastaya uygulanmıştır.
Boston tipi keratoprotezin merkezi kısmı şeffaf ve bağışıklık sistemini uyarmayan bir plastik maddeden yapıldığı için vücut tarafından red riski bulunmamaktadır. Ayrıca keratoprotezlerin şekli ve tasarımı nedeniyle, ameliyat sonrasında gözlük numaraları çok düşük olmakta veya hiç olmamaktadır; ve en iyi görme keskinliğine ameliyattan sonra çok kısa bir sürede ulaşılmaktadır. Keratoprotez cerrahisi, standart kornea nakli cerrahisine oldukça benzer olmakla beraber, ameliyat sonrası takibi önem taşır ve hastaların doktorları ile yakın ilişki içinde olmaları gerekmektedir. Ameliyat sonrası ömür boyu damla kullanımı gerekmektedir ve bu konuda hasta uyumu çok önem taşır.
Kimlere yapay kornea ameliyatı gerekebilir?
Gelişmiş ülkelerde ve nakledilen korneanın yaşaması için elverişli ortamın bulunduğu gözlerde yapılan kornea naklinin başarı yüzdesi %90’lardadır. Ancak, özellikle daha önce tekrarlayan immunolojik kornea reddi geçirmiş hastalarda, altta yatan romatizmal (ör., romatoid artrit) veya enfeksiyöz (ör., herpes virus) hastalığı olanlarda, ciddi derecede göz kuruluğu (ör., Sjögren sendromu) olan, kimyasal yanık ve travmaya maruz kalmış hastalarda ve geçirilmiş retina cerrahileri nedeniyle göziçinde silikon yağı bulunan hastalarda yapılacak kornea naklinin başarı oranı ciddi derecede düşmektedir. Kadavradan nakledilen korneanın yaşama ve şeffaflığını koruma şansının düşük olduğu hastalarda, yapay kornealar (keratoprotezler) yeni bir umut ışığı oluşturmaktadır.