Bazı insanlar için karşı tarafın sevgisi tehdit uyandırır.
Onun tarafından tamamen anlaşılabiliyor olmak her ne kadar kulağa hoş gelse de bir yandan bir başkası tarafından bu kadar şeffaf bir şekilde görülebilmek arada hiçbir perdenin olmadığı anlamına gelir. Biri tarafından tamamen kucaklanıp, kavranıp, tutulup aynı zamanda o bedeninize sarılmış kolları çözüp, uzaklaşıp, özgürleşmek zor bir mesele gibi görünüyor.
Biriyle hem güvenli bir ilişki kurup hem de özgür kalabilmek mümkün müdür?
Benliğin sınır kapıları sonuna kadar açıkken içeriye kimin girip giremeyeceğine, gireni dışarı çıkartacak güce ve özgürlüğe sahip olabilir miyiz?
Eğer sıkı bir özerklik hissine sahip değilseniz bu pek mümkün değildir. Özerklik hissinin yokluğunda kurulan her bir ilişki kimlik yitimi tehditi oluşturur. Hatta bu o kadar yoğun bir tehdittir ki bir başkasıyla ilişki kurmayı bir kenara koyalım, kişinin kendiyle ilişki kurması bile korkutucu bir hal alır. Başkasının kendisini sevip, anlaması korkutucu olduğu gibi kişinin kendisini sevip anlaması da bir o kadar korkutucudur.
Bu korkular içerisinde bir başkası tarafından gelen nefret, sevgiden çok daha tercih edilirdir.
Bazen ne yapsam da beni sevmese diye uğraşan, sizinle bağ kurmaya hiç niyeti olmayan ve sanki bilerek kendisini sizden uzaklaştırıyormuş hissi yaratan ilişkiler deneyimlersiniz. İlişkinin o insan için ne kadar korkutucu olduğunu tarif etmek için "yutulma endişesi" ifadesi kullanılır. Bu kişiler için biraz daha yakın olmak ve sevgi görmek tamamen karşı taraf tarafından içeri alınmak, yutulmaktır. Çünkü benlik sınırlarının kapılarında onu koruyacak muhafızları yoktur. En iyisi sizden uzak durmaktır. Yani bu,o kişi için bir güvenlik davranışıdır.
Dolayısı ile güçlü sevgi bağının kurulabilmesi için öncelikle kendimizi bir başkasından net bir şekilde ayırt edebileceğimiz özekliğe sahip olmamız gerekir. İki özerk insanın kurduğu iletişim ve sevgi korkutucu olmaktan çok tatmin edicidir.