Korku, Kaygı, Endişe, iğrenme…
Huzur, mutluluk, neşe…
Hepsi bize dost duygular… Bazı duyguları görmezden gelmek, hiç yaşamamak hatta ondan bir an önce kurtulmaya çalışmak gibi bir ruh haline sahipseniz, bakış açınızı değiştirelim mi? Kabul edilmeyen hiç bir duygu kaybolmaz. Siz ondan kurtulmak istedikçe o size yapışır hatta sizin önünüze geçip tüm hayatınızı onun güdümünde yaşamanıza sebep olur. Oysa her duygu sizin kendi iç sisteminizin, geçmiş deneyimlerinizin, izlerini taşır. Duygularınızla kaç kovala ilişkisine girerseniz bir kısır döngü içersine düşebilirsiniz. Korku, kaygı ve iğrenme aslında bizi tedbir almaya yönelten sisteminde parçası… Hatta hayatta kalmamızı sağlayan varlığına şükür duyulası duygular.
Çoğunlukla farkında olmasak da iğrenme bizi koruyan duygulardan biridir. Düşünün! Nelerden iğreniriz? Dışkı, kusmuk, bir başkasının vücut sıvıları (salya, sümük, kan vs.), ceset, bozulmuş yiyecekler… Bunların ortak noktası bir hastalık yaratabilme potansiyelleridir. İğrenme hissi bunlardan otomatik olarak uzak tutar. Böylece kendimizi hastalıklardan koruruz. Midemiz bulanır ve yanlışlıkla midemize giden tehlikeyi kusup geri çıkarırız. Yani iğrenme hastalık bulaşma ihtimalimizi azaltan bir mekanizmadır. Hastalık kaygısıyla normalde iğrenmediğimiz birçok şeyden uzak durmamızı da sağladı. Başkaları da dokunuyor diye asansör düğmesine basmıyor, marketteki ürünlere bile dokunmaya korkuyoruz. Diğer insanlardan, hastalık taşıma ihtimali yüzünden iğreniyor uzaklarında durmaya çalışıyoruz. Bu duygular bizi koruyor. Hayatta kalmamıza hizmet ediyor.
Bu duygular nasıl var olmaya başlıyor, onları neler tetikliyor ve beynimizde bu arada neler oluyor kısaca bahsedelim ve şefkatle kabul ettiğimiz tüm duygularımızı bize hizmet etmesi için yönetebilelim.
Beynimizi kabaca üç bölüme ayırırsak Ön Beyin, Duygusal Beyin ve Eski (ilkel beyin) Beyin olmak üzere önden arkaya doğru sıralanır. Aniden yaşamımız tehlikeye girdiğinde, bir kriz ya da kaosun ortasında kaldığımızda duygusalbeynimizde bir alan olan amigdala devreye girer. Amigdala beyinde badem şeklinde küçücük bir alan kaplamasına rağmen, işlevi çok önemlidir. Bizim için her an dışardan gelen tehditlere karşı hazır bekler ve eski beynimizi devreye sokar. Eski beynimiz yani ilkel beynimiz donma, kaçma ve savaşma tepkilerinden birini verir. Bu sırada mantıklı kararlar vermemizi sağlayan ön beynimiz yani mantıklı ve rasyonel kararlar almamızı sağlayan alan tamamen kullanım dışı kalır. Eğer evinizin salonunda bir kaplanla karşılaşsaydınız eski beyniniz sizin için en iyi ve en hayat kurtarıcı davranışı seçecekti. Ancak oturma odanızda bir kaplan yokken de ilkel tepkiler vermenize sebep olabilir. Bunlar siz ön beyninizi kullanırken asla yapmayacağınız şeylerdir. Covid 19 günlerinde de yaşamımız tehdit ediliyor duygusuyla korku ve kaygı ile sık sık amigdalamızdan uyarı alıp eski beynimizi devreye sokuyoruz. Böyle zamanları farkederek kendinize sakinleşek bir zaman tanıyın, dahası sakinleşmenin yöntemlerini öğrenin ve uygulayın. Siz hiç bir şeyi farklı yapmadığınız sürece beyninizde olup bitenleri yönetebilme şansına sahip değilsiniz. Unutmayın hiç bir davranışımız yoktur ki beynimizdeki bir düşünce ya da inanışın sonucu olamasın.
Özetle kaygı ve korkularımızı farkettiğimizde Mantıklı ön beynimizi devreye sokabiliyor ve duygumuzu biz mi yönetiyoruz yoksa eski beynimizin güdümünde bu duygularımız önde biz arkalarında savrulup duruyor muyuz? Aradaki farkı hissedebildiğimizde duygularımız dostlarımıza dönüşüyorlar. Şimdi kısacık sakinleşmemize katkı sağlayacak bir kaç öneride bulunmak istiyorum.
- (DUR! ve DÜŞÜN! komutuyla kendini ön beyne davet et!)
- Kaygımızın kaynağı geçmiş ise, kendine şunu söyle: “Olmuşla ölmüşe çare yok.”
- Kaygımızın kaynağı gelecek ise, geleceğe dair senaryoların, ya şöyle olursaların olumlu güzel duygular yaratacak şekilde olsun. Felaket senaryoları üretme. Sonuçta hepsi senaryo.
- An’da kalma yöntemlerini öğren ve uygula!
- Nefes ve fiziksel egzersiz rutini oluştur.
- Kendine zaman ayır. Yalnız kaldığın zamanlarda içinle konuş. Düşün.
- Puzzle yapmak, örgü örmek, kitap okumak, bulmaca çözmek, güzel bir film izlemek an’da kalma egzersizi olabilirler..
- Her sabah şükredecek nelere sahip olduğunuzu hatırlayın.
- Uyumadan önce bunları yeniden hatırlayıp dua edin.
Sizlerin bu yöntemler dışında kendi yöntemlerinizi geliştirmiş olabileceğinizi biliyorum. Siz de kendi yöntemlerinizi paylaşır mısınız?
Film Önerisi: Ters Yüz (Çocuklarınızla birlikte izleyin.)
Sevgiyle Kalın