Lotus Çiçeği, ruhsallığı, maneviyatı ve temizliği simgeleyen en hoş çiçeklerinde başında geliyor. Yağmur ormanlarının kirli sularında çiçek açan lotus çiçeği, güzelliği ve saflığı ile budizm ve hinduizm gibi inançlarında sembolü olmayı başarabilmiştir. Bununla birlikte birçok eski medeniyet içinde lotus çiçeği, kutsal sayılır. Özellikle Antik Mısır’da lotus çiçeğine fazlasıyla değer verilirmiş.
Lotus çiçeğini özel kılan bir diğer detay ise çiçeğin yetiştiği bölge oluyor. Bilhassa bataklık, çamurlu arazi gibi alanlarda yetişen lotus çiçeği, yetiştiği kirli ortama rağmen temiz kalabiliyor. Üzerine konan tek bir toz zerresini bile temizleyebilen lotus çiçeği, bembeyaz bir güzellik ile karşısına çıkanları selamlıyor.
Hayatımızda da bu döngüyle mutlaka karşılaşıyoruz. Bir öğretmen aslında potansiyeli olan ama arkadaşlarına kapılan bir öğrencisinde, bir anne sürekli ağlayan, sorumluluklarını yerine getirmeyen ama özünde uyumlu çocuğunda, bir usta aslında yetenekli olup bir hata yapan çırağında bir lotus çiçeği arıyor.
Belki de insan olmanın zorluklarından biri de kötülüklerinden içinden iyiliğe ulaşmak.. Dünya hırsını karşına almak, güzel değerleri tercih etmek..
Çöldeki vaha bu yolun sonundadır kimbilir..
Gökkuşağı için sağnağı yaşamak gerekir kimbilir...