İşte Bu Doktor İndir
Bu cümleyi ilk duyduğumda oldukça garipsemiştim. Çok iddialı ve fabrikasyon bir cümle gibi gelmişti. Ta ki ardındaki manayı bulana kadar. Biriyle beraber mutlu olmak başka birinin sürekli olarak mutlu etmesini beklemek veya sadece onunla mutlu olmak başka. Yardım almaya gelen kişilerin bazıları “beni öfkelendiriyor, beni delirtiyor, söylediği ufak bir şeyle çok mutlu oluyor bir hareketiyle havalara uçuruyorum” gibi söylemlerde bulunuyor. Bu edilgen söylem yapısının altında duyduğum şey şu; duygu durumumun kumandası karşı tarafta ve karşı taraf dilediği zaman kanal değiştirme hakkına sahip olmuş. Oysa sağaltım sürecinde amaçlarımızdan biri de kişinin duygu, düşünce ve eylemlerinin sorumluluğunu alması gerektiğidir. Dolayısıyla ‘ Beni öfkelendirmesine, delirtmesine, kıskandırmasına ben müsaade ediyorum’ şeklinde cümlelerimizi revize etmeden herhangi bir değişikliğin söz konusu olamayacağının farkında olmak gerekir. Buradan yola çıkarak bunun daha tehlikeli olan kısmı partnerinin sevgisiyle, yaptıklarıyla, davranışlarıyla çok mutlu olan kişinin partnerinin herhangi bir olumsuz hareketiyle çok mutsuz olabileceğini de hesaba katmaması.        Aynı sınıfta okuyan iki öğrenci olduğunu ve öğretmenin çocukları çağırıp azarladığını düşünelim. Aynı yaşta, aynı sınıfta, aynı öğretmene ve öğretmeni tarafından aynı söylemlere maruz kalan çocukların birinin üzüldüğünü diğerinin de üzüntü ile beraber aşırı kaygılandığını ve tırnaklarını yemeye başladığını düşünelim. Bu farklı iki tepkinin birçok sebebi olmakla birlikte bir örnek üzerinden açıklamak istiyorum. Sadece üzüldüğünü varsaydığımız çocuğun ailesi ile her daim iletişim halinde olduğunu, duygu ve düşüncelerin açıkça ifade edildiği bir aile ortamında büyüdüğünü düşünelim. Öğretmeninin bu tepkisinin karşısında buna üzülmesi gayet doğaldır ve zaman içinde bunun üstesinden gelebilir. Peki ne oluyor da diğer çocuk farklı tepkiler veriyor? Çocuğun ailesinin yargılayıcı bir ebeveyn tutumu varsa ve her hata yaptığında bağırılıyorsa veya hata yapılmasına müsaade edilmiyorsa öğretmeni tarafından bağırılan çocuğun yargılandığını düşünüp kaygısının nüksetmesi ve bedeninin farklı tepkiler vermesi olasıdır. Zeminde olmayan şey şekle dönüşmez. Biz bir zeminle dünyaya geliriz. Çevremiz ve ailemiz tarafından öğrendiklerimizle bu zemini doldururuz. Bu öğretiler sonucunda davranışlar sergileriz. Buna da şekil diyebiliriz. Bu örnekte çocuğun zemini yargılanarak büyümek, tırnak yeme ve kaygı gibi tepkiler vermesi ise şekildir. Zaten patlayacak olan bir yanardağın bir eylemle aktifleşmesi gibi. “Geçmişimde ilişkimde yaşadığım bir aldatılma sonucu artık kimseye güvenmez oldum” diyen kişinin bütün bir ilişki anlayışını bir başkasının yaptığı olumlu veya olumsuz hareketlere göre şekillendirmesi odaklanılması gereken bir nokta. ‘Kimseye güvenmiyorum’ bir şekildir ve zemini geçmişte yaşadığı ilişkideki aldatılma olmayabilir. Kişinin ilişkiye atfettiği anlamın evveliyatı çocukluğa kadar dayanabilir. Özetle zeminin evveliyatını iyi kurcalamak gerekir. Kişi hep güvenilmez ilişkiler yaşıyorsa bu kişinin seçimi olduğunu ve üst üste gelen ilişki örüntülerinin tesadüf olmadığına kulak vermek gerekir. İlişkinizdeki kişinin sizi her daim üzdüğünü, patronunuzun sizi her zaman kızdırdığını, arkadaşlarınızın sizi sürekli olarak yargıladığını düşünüyorsanız karşılarında bunlara müsaade eden bir siz olduğunu fark etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde sürekli olarak karşı tarafı değiştirme çabasına gireriz. Bunu yapma halinde olanlar kontrol etme davranışının içinde sürüklenirler. Bir başkasına odaklanmak veya bir başkasını değiştirmek kimi zaman kendimize odaklanmak veya kendimizi değiştirmekten daha kolay gelse de diğerlerinin kendimizden daha uzak olduğunu fark etmemiz gerekir.