- Kendinizden bahseder misiniz? Uzmanlık alanlarınız neler?
Ben Ecem Canbilek, Ankara’da doğdum ve büyüdüm. Psikolog olarak yine Ankara’da kendi psikolojik danışmanlık merkezimde danışanlarıma hizmet veriyorum.
Çocukluk yıllarımdan itibaren psikoloji bilimine olan merakım beni bu alanda araştırma yapmak ve kendimi geliştirmek için psikoloji eğitimi almaya yönlendirdi. Mesleğim çocukluk yıllarımdan itibaren benim için bir tutku olduğu için, başka bir alanda çalışma yapmayı hiç düşünmedim. Bugün hala mesleğimi büyük bir istek ve motivasyonla yapıyorum, her gün sevdiğim işi yapıyor olmanın verdiği hazla kendimi geliştirmeye ve bilgimi danışanlarımla paylaşmaya devam ediyorum.
Lisans eğitimimi Atılım Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde Yüksek Onur Öğrencisi olarak tamamladım. Eğitimim süresince Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapi, Aile ve Çift Terapisi, Stres Yönetimi, Krize Müdahale, Mindfulness gibi alanlarda eğitimler aldım. Uluslararası bir dergide yayınlanan sınav kaygısı ve akademik performans arasındaki ilişkiyi konu alan “Relationship Between Test Anxiety and Academic Performance” başlıklı makalem ile araştırmaya ve bilime olan katkım daha üniversite yıllarımda başlamış oldu. Şu an Dublin Üniversitesi’nde, Klinik Psikoloji Yüksek Lisans alanında sosyal medyanın beden algısı üzerine etkileri konusunda sürdürdüğüm tez araştırmam ile eğitim hayatıma devam etmekteyim.
Ankara’da Ecem Canbilek Psikolojik Danışmanlık Merkezinde gelen danışanlarıma hizmet vermekteyim. Kurumumda Aile Danışmanlığı, Evlilik ve Çift Danışmanlığı, Çocuk Oyun Terapisi, Çocuk Resimleri Analizi, Yetişkin Terapisi, Online Terapi gibi alanlarda danışmanlık vermekte ve gerek duyduğum durumlarda Tematik Algı Testi, MOXO Dikkat Testi gibi testleri uygulamaktayım.
Bunlara ek olarak Türk Psikologlar Derneği üyesi olarak birçok sosyal sorumluluk projesinde gönüllü olarak çalışmakta ve Instagram’da yer alan “Psikolog Ecem Canbilek” sayfam üzerinden her gün popüler psikoloji ve kişisel gelişim alanında paylaşımlar yapmaktayım. Ülkemizde 6 Şubat tarihinde gerçekleşen ve 10 ilimizde etkisini gösteren depremler nedeniyle psikolojik desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımıza yönelik gönüllü yürüttüğüm ücretsiz psikolojik destek çalışmaları da devam etmektedir.
Çiftler sıklıkla hangi konularda başvuruyor? Evlilikte yaşanabilecek problemler nelerdir?
Çiftler kimi zaman ilişkilerinde duygusal zorlanmalar ve bir takım anlaşmazlıklar yaşayabilirler. Aslında yaşanan problemlerin temeli partnerlerin ilişkilerinde sorunlarını konuşmamalarından kaynaklanan iletişimsizlik problemidir. Üstelik buna ilave olarak ilişkilerine üçüncü kişilerin dahil olması, cinsel sorunlar, güvensizlik, ortak bir gelecek planı oluşturamama, entelektüel, sosyal, duygusal uyumsuzluklar gibi sorunlar da eklenince durum içinden çıkılamaz bir hal alabilir.
Örneğin partnerlerden birinin diğerine duyduğu aşırı kıskançlık diğer partner için hayatı ve ilişkiyi çekilmez hale getirebilir. Ya da özellikle evliliklerde partnerlerden birinin ailesinin evliliğe gereğinden fazla müdahalesi ve manipülatif davranışları kişilerin önce birbirlerine sonra evlilik kurumuna olan inancını zayıflatabilir. Aldatma konusunda olumsuz tecrübeleri olan danışanlarımda özellikle uzun soluklu birlikteliklerin kurulamaması ve ortak gelecek planı oluşturulamaması gibi sorunlarla karşılaşıyorum. Bazı durumlarda güven arayışının aşırı telafisi sebebiyle partnerini baskı altında tutan ve sorgulayıcı davranışlarla bilişsel çarpıtmalar yaşayan danışanlarla da sıkça karşılaşıyorum. Aldatma her ne kadar çiftler arasında önemli bir problem olarak görülse de bireysel anlamda da kişilerde yarattığı güvensizlik sebebiyle yıkıcı etkileri olan bir durumdur. Kimi zaman aslında eşlerden birinin diğerine son derece bağlı olduğu durumlarda dahi aldatma düşüncesi ilişkiyi gereksiz yere çıkmaza sokabilir.
Bu noktada önemli olan yukarıda kısaca bahsettiğim sorunları yaşayan partnerlerin içinde bulundukları durumu kabul edip, çözüm bulamadıkları takdirde ilişkilerini sürdürmek ve konforlu hale getirebilmek niyetiyle profesyonel destek almaya karar vermesidir.
- Çift terapisine ne zaman başlanmalı?
Eğer ilişkide yaşanan sorunlar, partnerlerin üstesinden gelmelerinde zorlandıkları bir noktaya ulaşmışsa psikolojik desteğe başvurmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bireylerin yaşadıkları deneyimleri objektif ve tarafsız bir ortamda, çift terapisti eşliğinde paylaşmaları bile kimi zaman iyileştirici bir yol kat etmelerine yardımcı oluyor.
Çiftler, ilişkilerinde problemlerle başa çıkmakta zorlandıklarını fark ettikleri anda, çözüm bulmakta yetersiz hissederlerse ya da ilişkilerinden aldıkları doyumu artırmak istiyorlarsa çift terapisine başlayabilirler. Çiftler arasındaki sorunlar büyüyüp içinden çıkılamaz bir hal almadan erken tedbir almak önemlidir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki hiçbir zaman çiftlerin ilişkilerindeki sorunları çözmeleri için verilecek bir karar geç kalınmış bir karar değildir. Önemli olan durumu kabul etmek ve çözüm arayışına girmektir. Bu sayede gelecekte yaşanacak farklı sorunlarla da baş etme becerisi de kazanacaklardır.
- Çift terapisi nasıl ilerliyor?
Öncelikle hedefimiz partnerlerin karşılıklı olarak duygularını ifade etmeleri için uygun güven ortamı oluşturmaktır. Burada değerlendirilecek konunun mahremiyeti ve gizliliği gereği terapistlerine duyacakları güven kadar, terapinin gerçekleşeceği ortamda önemlidir.
İlk aşamada problemleri tanımlamak ve problemlerin iki taraftan da kaynaklandığı düşüncesi ile danışanların durumu değerlendirmesi sağlanır. Unutmamak gerekir ki, ilişki iki kişi arasında yaşanır ve burada sorunların tamamını üstlenmek veya tamamını partnerinize yükleyerek sorumluluktan kaçmak çözümden çok çözümsüzlük yaratır. Bunun yerine ortak paydada buluşmak, farkındalık geliştirmek ve değişim hedefleri geliştirmek ilk aşamada hedeflenen gelişmelerdir.
İkinci aşamada, partnerlerin sorunlara kendi çözümlerini geliştirmeleri için uygun terapi prosedürleri uygulanır. Bu safhada, çiftlerden beklenen, gerçekçi bir bakış açısı kazanmaları, “ben” dili ile iletişim kurmayı öğrenmeleridir. Çünkü , “sen” diye başlayan cümleler sizin duygu ve düşüncelerinizi ifade etmenize yardımcı olmak bir kenara dursun, partnerinizin savunmacı bir tutum sergilemesine, sizi anlamak yerine tartışmaların kavgaya dönmesine sebep olur. Çiftlerin birbirlerinden gerçekçi beklentilerinin olup olmadığının sorgulanması, yüksek beklentilerin realize edilmesi de bu aşamada gerçekleşir.
Terapileri son aşama olarak sınırlamak gerçekçi bir yaklaşım değildir ancak artık çiftlerin önceki seanslarda edindikleri tecrübe ve deneyimleri ilişkilerine yansıtmaları beklenir. Terapide kazanılan becerileri daha sonraki hayatlarında yaşayacakları sorunlarda kullanarak sağlıklı birliktelikler sürdürebilirler. Unutulmamalıdır ki, psikolojik destek içinde psikolojik eğitimi de barındıran bir süreçtir.