Öncelikle, ‘’Kaygı kötü bir şey midir? Tamamen kurtulmamız gereken bir şey midir?’’ sorularının
cevaplarını vermek istiyorum. Cevap kesinlikle; hayır. Kaygı duygusu aslında dozunda olduğu sürece
çok işlevsel ve hayatta kalmamızı sağlayan bir duygudur. Bu yüzden de gereklidir. Kaygı duygusunu bir
bozukluk haline getiren şey ise zihnin gerçek bir tehlike olmamasına rağmen kötü bir durum varmış
gibi algılayarak stres hormonları olan kortizol ve adrenalin salgılamaya başlamasıdır. Bunun
sonucunda aşırı endişe, nefes alamama, titreme gibi durumlar yaşanabilir. Birçoğumuz ‘’nedensiz bir
korku var içimde’’hissine kapılmışızdır. İşte kaygı bozukluğu (anksiyete) bu şekilde özetlenebilir.
Şimdi gelelim bu aşırı endişe halini nasıl kontrol altına alabileceğimize;
1) ERTELEMEYİN= Sebepsiz kaygı hissinin altında sürekli ertelenen bir iş olduğu görülebilmektedir.
Eğer kendinizi birden çok parçaya ayrılıyormuş gibi hissediyorsanız ve bu sebeple erteleme davranışı
gösteriyorsanız kendinize DAHA KÜÇÜK HEDEFLER koyabilirsiniz. Koyduğunuz hedefleri
gerçekleştirdikçe kaygınızın hafiflediğini görecekseniz. Geçmişe ya da geleceğe odaklanıp erteleme
yapmak yerine ANDA KALMAYI BAŞARIP harekete geçmek kendinizi çok daha iyi hissettirecektir.
2) KABUL EDİN= Sizi strese sokan, kaygılanmanıza sebep olan her ne ise bu kaygıyı kabul edin.
Bununla yüzleşin. Reddetmek ve yokmuş gibi davranmak tozları halının altına süpürmekten farksız
olmayacaktır. Haliyle bu durum ‘’SEBEBSİZ BİR KAYGI’’ duyuyorum hissine yol açacaktır. Kaygınız
sebebi belki de görmek istemediklerimizdir.
3) TERAPİ DESTEĞİ VE DENGELİ BESLENME= Tükettiğimiz bazı besinler kaygıyı tetikleyici olabilir. Bu
besinler;( kahve,çay,kola… ). Bazı besinler ise(muz, balık, yumurta, kabak çekirdeği) serotonin
hormonu salgılanmasına yardımcı olur ki serotonin kaygı ile savaşmakta birebirdir. Bunun yanında
psikolojik destek almak da çok önemlidir. Bu gibi durumlarda bir terapist eşliğinde gevşemeyi
öğrenebilir ve hayatınızda kalıcı hale gelecek bazı bakış açıları geliştirebilirsiniz.