Joker'in Psikolojik Analizi
Joker çocukluğundan bu yana gerçek duygularıyla ilişkili olmayan abartılı gülme davranışı göstermektedir. Bu rahatsızlık psödobulbar etki olarak bilinen mevcut durumla ilişkili olmayan abartılı ağlama, gülme ya da öfkeli olma hali olarak ifade edilen beyin hasarı nedeniyle oluşan bir bozukluktur. Arthur’un hikayesine baktığımızda çocukken bir kafa travması geçirdiği biliniyor bu durum bununla açıklanabilir. Ayrıca Arthur’un muhtemelen bu beyin hasarından kaynaklanan psikozları var gibi görünmektedir. Komşusu olan kadınla ilgili tam net olmasa da bazı delüzyonlara sahip olduğunu görüyoruz. Kadınla randevuya çıktığını, bir ilişkisi olduğuna dair inançları var ancak bir sahnede bunların gerçek olmadığı anlaşılıyor. Joker’in şizofreni kriterlerini karşılayıp karşılamadığına bakıldığında, gerçek ve gerçekdışı olguları birbirinden zaman zaman ayırt etmekte güçlük çektiği görülmektedir.
Murray Franklin şovla ilgili zihninde kurguladığı olaylar ve aynı apartmanda kalan komşu siyahi kadınla ilgili kurduğu fantezilere inanmakta olduğunu görüyoruz. Komşu kadınla olan sahneler birer görsel halüsinasyon olarak değerlendirilebilir sonraki kısımlarda o sahnelerde aslında Arthur’un yalnız olduğu kendi kendine konuştuğunu görülüyor. Düzensiz motor hareketler ya da düzensiz konuşmalar Arthur da açıkça gözlemleyebildiğimiz semptomlar değil ancak zaman zaman çocuksu hareketler ve uygunsuz tuhaf bir duruş şekli gözlemleyebiliriz.
Ayrıca Arthur’un kişilik bozukluğu problemi olduğu gözlemlenebilir. İlk olarak kanundışı olarak değerlendirilebilecek silah taşıma ve adam öldürme davranışları göze çarpan kriterler ve dürtüselliği ve geleceği planlama konusunda başarısızlığı, empati eksikliği psikopati izlenimi vermektedir. Adamları öldürdükten sonra polislere yakalanmamak için hiçbir tedbir almıyor ve ayrıca eski iş arkadaşını öldürmek gibi bir planı olmadığı halde onu karşısında gördüğünde dürtüsel hareket ediyor ve onu öldürüyor. Aynı durum Murray’i öldürmesi için de geçerli çünkü onu öldürmeyi değil program sırasında intihar etmeyi planlıyordu aslında.
Ayrıca Arthur bu yaptıkları için hiçbir zaman pişmanlık duymuyor hatta dans ederek tepki veriyor. Metrodaki adamları, annesini, eski iş arkadaşını ve en son çok sevdiği Murray’i öldürdüğünde hiçbir pişmanlık belirtisi göstermiyor. Arthur’un kendi çıkarları için diğer insanları kullanma ve başkalarını kandırma davranışları olduğunu da gözlemleyebiliriz; Thomas Wayne ile konuşmak için gizlice içeri girmesi, annesinin raporlarına ulaşmak için hastanedeki görevliyi kandırması bunlara örnek gösterilebilir. Joker’in bu davranışları anti soyal kişilik bozukluğu kriterlerini karşılamaktadır.
Arthur’un annesinin narsistik kişilik bozukluğu tanısı olması Arthur’un bu kişilik özelliklerini taşıyıp taşımadığını düşündürmekte. Arthur’un kendini televizyonda hayal etmesi, herkesin tanıdığı bir komedyen olma isteği ve bir gün olacağına olan inancı onun büyüklenmeci düşünceleri olarak görülebilir, gerçekliğe baktığımızda Arthur komik biri değildir insanları ne güldürür bunu dahi bilmemekte ve başka komedyenlerin şakalarını not ettiği not defterini kullanmaktadır. Arthur kendisi ile ilgili benliğiyle alakalı olmayan yüksek beklentilere sahip ve benlik algısıyla alakalı abartılı beklentileri var. Bu düşüncelerin aksi bir durumla ile karşılaştığında Murray şovda olduğu gibi bunu yoğun bir öfke ile karşılamaktadır. Arthur beğenilme, onaylanma isteği içindedir ve eleştiriye karşı aşırı duyarlıdır Arthur kendi yeteneklerini abartan, sınırsız güç, başarı ve sevgi düşleyen, çok beğenilmek isteyen bir kişilikte olsa da özel ve eşi benzeri bulunmaz biri olduğu gibi düşünceleri yoktur ve kendini beğenmiş bir tutum sergilememektedir. Onun zaman zaman içine dönük, karamsar ve çekingen halleri kırılgan narsisizmin özelliklerine benzemektedir. Arthur’un kişilerarası ilişkilerine bakıldığında özellikle komşu kadınla olan etkileşiminde gördüğümüz üzere yetersiz ve sınırlıdır.
Joker'in Psikolojik durumu- antisosyal kişilik bozukluğu ve şema terapi modları
Joker karakteri ileri düzeyde bir patolojiye sahip biri tedavi için psikiyatrik bir yardım almak için hastanede yatarak tedavi edilmesi önemli. Onun dışında bu vakadaki kişilik bozuklukları üzerinde çalışırken onun çocukluktan itibaren beraberinde getirdiği erken dönem uyumsuz şemaları dikkate alınabilir. Çocukluk yaşamına baktığımızda Arthur yurda bırakılmış, annesi tarafından evlat edinilmiş ancak temel ihtiyaçları karşılanmamış, çocukken istismar ve ihmal edilmiş. Arthur’un annesinin ona mutlu (happy) ismini takmış olması ve ona küçüklükten beri sen bu dünyaya diğerlerini mutlu etmek için geldin şeklinde konuşuyor. Arthur’un komedyen olma isteği annesinin onayını alma onun istediği gibi biri olma annesi tarafından terkedilmemek için çabalaması olarak görülebilir. Arthur terkedilmiş-kötüye kullanılmış çocuk modu uyumsuz şemasına sahip görünüyor. Arthur reddedildiğini, terkedildiğini hissettiği durumlarda yoğun bir duygusal acı ve yalnızlık hissiyle karşılıyor. Arthur çaresizlik hissiyle baş etmek için zorbalık ve saldırı modunu kullanıyor görünüyor. Terkedilmiş çocuk moduyla birlikte çıkan kızgın çocuk modu onun hem çevresine hem de kendisine zarar verici davranışlarda bulunmasına sebep oluyor. Arthur edindiği bu iki uyumsuz şema moduna ek olarak bir savunma şeması saldırgan ve zorbalık modunu edinmiş görünüyor. Sürekli gülmesi bir zihinsel hastalık olarak olsa da Arthur evlat edinilmiş bir çocuk olarak kabul edilmek için duygularını ifade etmemeyi, duygularıı yok saymayı öğrenmiş ve cezalandırılmamak için uyumlu olmayı öğrenmiş olabilir.
Bu noktada terapistle gerçekleştirilen terapötik ilişki de uyumsuz şemaların yerine sağlıklı yetişkin modunun açığa çıkarılması, aşırı telafi ve kaçınmanın önlenmesi hedeflenerek yalnız çocuğa temas etmek ve empatik yüzleşmeyi sağlamak yararlı bir yaklaşım olabilirdi.
Kaynakça
Hacıoğlu, M. B. (2019). Kişiler arası bağımlılık eğilimi ile kırılgan ve büyüklenmeci narsistik kişilik özellikleri: şema terapi modelinde bir inceleme (Doctoral dissertation).
Ertürk, İ. Ş., & Kaynar, G. KİŞİLİK BOZUKLUKLARINDA ŞEMA TERAPİ YAKLAŞIMI.
Oruçlular, Y. (2016). Sınırda Kişilik Bozukluğu’nun Nedeni ve Sonucu Olarak Kişilerarası Travma: Gözden Geçirmeye Dayalı Bir Model Önerisi. Türk Psikoloji Yazıları, 19(37), 76-88.
Çıkrıkçılı U. (2018). Antisosyal Kişilik Bozukluğu Tanısı Almış Cinayet Hükümlülerinde Karar Verme, Duygu Tanıma Davranışlarının Psikopati Açısından İncelenmesi ve Sağlıklı Kontroller ile Karşılaştırılması. Yüksek lisans tezi