ISI, NEM , GÜNEŞ VE DERİMİZ
Yılın en sıcak ve bölgesel olarak değişmekle birlikte en nemli dönemlerindeyiz. Dış ortam, ısı değişiklikleri ve kimyasal temizleyiciler ile en çok temas eden organ olan derimiz, tolere edemediği zorluklarda bazı değişimlere uğrayarak bize yardım isteği sinyalleri gönderir. Alacağımız basit önlemlerle doktora ihtiyaç duymadan atlatabileceğimiz bu deri rahatsızlıkları ciddiye alınmadığında, yaz aylarını ve tatil sürecini hatırlanması istenmeyen süreçlere dönüştürebilir. Sıcaklık ve nem artışıyla beraber en sık karşılaşılan ve hastanın kendisi tarafından alınacak önlemlerle durdurulabilen deri rahatsızlıklarına bir göz atalım.
PİŞİKLER: Kıvrım bölgelerinin çoğunda görülebilen ani kızarıklık ve yanma halidir. Özellikle meme altları ve kasıklarda sıktır. Obezite, Diyabet, kötü hijyen, terleme, sıkı giyinme, mesleksel faktörler risk faktörleridir. Yüzme veya egzersiz sonrası ıslak kıyafetle uzun süreli temas pişik oluşturur ve olan pişiği arttırır. Önlem alınmadığı takdirde pişik üzerine mantar ve bakteri enfeksiyonları kolaylıkla yerleşir. Peki neler yapabiliriz?
En önemlisi hastalığa neden olan risk faktörlerinden kaçınmak, mümkünse kilo vermeye çalışmak, banyo /egzersiz/yüzme sonrası kıvrım bölgelerini havlu veya kurutma makinesi ile kurutmak iyi gelecektir. Yünlü, sentetik , naylon kıyafetlerden kaçınıp emiciliği daha iyi olan pamuklu kıyafetler tercih etmek ve bu safhada çinkolu kremler, epitel tamir ediciler sürmek faydalı olacaktır.
İSİLİKLER: Sıcak ve nemli ortamlarda vücut ısısını ayarlayan ekrin ter bezlerinin derinin çeşitli seviyelerinde tıkanmasına bağlı gelişen şeffaf veya kızarık olabilen ,ani veya günler içerisinde göze çarpan ,belirtisiz veya yanma ile beraber batma hissi veren tomurcuklanmalardır. Ortam ısısının mümkün olduğunca standardize edilmesi, sık duş alıp rahat ve pamuklu kıyafetler tercih edilmesi ,uygun nemlendiriciler sürülmesi şikayetleri hızlıca rahatlatacaktır.
BAKTERİ VE MANTAR ENFEKSİYONLARI: Sıcak ve nemli havaların etkisiyle daha kolay üreyebilen bakteriler, özellikle açık alanlarda oynayan çocuklarda ufak deri hasarlarından girerek bulaşıcı olabilen abse, kılkökü iltihapları ve impetigo dediğimiz bal rengi kabuklu sulu yaralara neden olabilir. Gövdede dağınık kahverengi mantar lekeleri(p.versicolor) , kıvrım bölgelerinde keskin kenarlı kahverengi lekeler(eritrazma ) yanında, çok terleyen ayaklarda kaşıntı, kepeklenme hatta sulu yaralara ve tırnakta kalınlaşmalara neden olabilen mantar çeşitlerine sık rastlanır. Deri yüzeyi mantar nedeniyle hasarlanmış bölgeden giren bakterilerin selülit ve erizipel dediğimiz derialtı iltihaplanma, ateş, halsizlik ile giden sistemik hastalıklara neden olduğunu sık görmekteyiz.
Bu durumlardan kaçınmak için ayaklar ıslak ve nemli bırakılmamalı, banyolardan ve abdestten sonra kurulanmalı, pamuklu çoraplar ve hava geçirgenliği olan ayakkabılar tercih edilmeli, bir gün giyilen ayakkabı, ertesi gün giyilmemeli ve havalandırılmalıdır. Ortak kullanım alanları olan havuz ve saunalarda çıplak ayak dolaşılmaması ve ıslak mayo ile uzun süre durulmaması tercih edilmelidir.
GÜNEŞ ALERJİLERİ( IŞIK ERÜPSİYONLARI):Uzun süre alıştığı düzeylerde ultraviolenin üzerinde gün ışığına maruz kalan bazı insanlarda yavaş yavaş artarak ilkbaharı veya yaz tatilini zehir eden kaşıntılı yaralar ve kızarıklıklar gelişebilir. Bunu önlemek için güvenilir güneş koruma kremlerini güneşe çıkmadan en az 20 dakika önce sürmeli ve gün içerisinde 2-3 saat arayla tazelemelidir.Oral alınacak antihistaminikler ve doktor gözetiminde kullanılan kortizonlu kremler kaşıntıyı ve onun getirdiği deri hasarını yok edecektir.
GÜNEŞ YANIKLARI: Uzun süre güneş altında kalınmasına bağlı olarak gelişen deri kızarıklığı veya yaralarıdır. Unutulmaması gereken en önemli uyarı; yaşamında bir kere bile güneş yanığı geçirilen bölgelerde ileriki yaşlarda cilt kanseri riskinin artmış olmasıdır. Bunun nedeni, ultraviyole travmasının yarattığı DNA hasarıdır. Açık tenliler her zaman daha çok risk altındadır. Güneş ışınlarının en dik vurduğu saatlerde(saat 11:00 ve 16:00 arası) mecbur olmadıkça dış ortamda bulunmamaya çalışılmalıdır. Fiziksel olarak açık renkli rahat kıyafetler, geniş şapkalar ,güneş gözlüğü kullanılmalıdır. SPF koruması yüksek kaliteli güneş kremleri, gölgede iken bile mutlaka 2-3 saatte bir tazelenmelidir.1. derece güneş yanıklarında ıslak pansumanlar, epitelizan rahatlatıcı, çinkolu kremler, hafif kortizonlu kremler kontrollü sürede kullanılabilir. Daha ağır yanıklarda mutlaka hekime danışılmalıdır.
GÜNEŞ LEKELERİ: Özellikle 25 yaş üzerinde kadın hastalarda yanaklar dudak üstü ve alında sinsi bir şekilde yerleşen, önceleri kışın düzelip yazın tekrarlayan ama zamanla kalıcılaşıp ısrarla artmaya devam eden kahverengi lekelerdir. Oluşumunda , yaşam boyu alınan ultraviole, genetik ve hormonal faktörler, bazı ilaçlar rol alır. Çoğu hasta; ’’ben güneşe çıkmıyorum ki, neden oluştular’’ der. Kışın, yağmurlu havada bile ev içine camdan giren ultraviole A’ nın hem leke hem de yaşlılık sürecinde etkin rol oynadığı unutulmamalıdır. Oluştuktan sonra tamamen yok edebilmek çok zordur. Koruyucu ve renk açıcı mezoterapiler başlanmalı, agresif müdahaleler sadece kış aylarında yapılmalı, evin içinde bile güneş koruyucu kremler günde 2-3 defa tazelenmeli, gece uyumadan önce leke açıcılı kremler düzenli olarak kullanılmalı hatta oral güneş koruyucu haplar ilkbahardan kış mevsimine kadar günlük olarak içilmelidir.
DERİ KURULUĞU: Deniz ve havuz suları, güneş ışığı, alışılmışın dışında duş sıklığı ve temizleyiciler nedeniyle yaz mevsiminde cilt kuruluğuna sık rastlarız. Bu durum, kaşıntı ve deri döküntülerine sebep olur. Tuzlu veya klorlu suyu cildimiz üzerinde fazla tutmamak, kurutmayan yumuşak duş jelleri kullanmak ve banyo sonrası nemlendiricili kremler sürüp gün içerisinde su tüketimimizi 2 litreden aşağı düşürmemek cilt kuruluğunu azaltacaktır.
HERPES ENFEKSİYONU (UÇUK): Ateşli hastalık ve bağışıklık azaltıcı durumlarda olduğu gibi aşırı ultraviole maruziyeti de uçuk hastalığının uyanmasına sebebiyet verebilir. Yüze kullanıldığı gibi dudağa da SPF ’li dudak balmları sürülebilir. Sık uçuk çıkarmaya yatkın olan kişilerin belirti başlar başlamaz sürmek üzere uçuk kremini yanlarında bulundurmaları ve hatta 24 saat öncesinden koruyucu dozda uçuk ilacı almaları önerilebilir.
AKNE ROZASEA ( GÜLLEME HASTALIĞI): Ultraviyolenin özellikle arttırdığı, erişkin yaşlarda görülen , ısrarla sebat eden bir akne hastalığıdır. Derecesine göre oral ve topikal tedaviler ile rahatlamasına rağmen ,nüx sıktır. Su bazlı güneş kremleri kullanılmalı, çok sıcak ve baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
GÖVDEDE AKNE: Özellikle yağlı cilde sahip kadınlarda Ultraviole A ışınlarına maruziyetten sonra dekolte, omuz ve kollarda kırmızı kabarıklıklar şeklinde görünür. Su bazlı güneş kremleri kullanılması önerilir. Sonbaharda kendiliğinden iyileşecektir.
FİTO VE FOTOFALLERJİK REAKSİYONLAR: Bazı bitki özlerinin veya kozmetik ürünlerin deriye değmesi veya bazı ilaçların oral kullanımından sonra güneş ışığı teması sonrası deride önce kızarıklık, sonra su toplama şeklinde yaralar gelişebilir. Etkenin deriden uzaklaştırılması, oral antihistaminikler ve topikal bakım ile düzelir.
DERİ VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR UZMANI
DR.AYDA KART AŞKAR