İşte Bu Doktor İndir
Kolon (kalın bağırsak), beyne bağlanan sinirler içerir. IBS’li kişilerde stres, kolondaki spazmları arttırarak semptomların kötüleşmesine (alevlenmesine) sebep olabilir. IBS’yi yönetebilmenin en iyi yolu kişinin semptomlarını neyin arttırdığını tespit etmek ve bunları ortadan kaldırmak veya en aza indirmeye çalışmaktır. Buna ilaçlar, probiyotikler ve stres yönetimi yardımcı olurken beslenme düzeni ve yeme alışkanlıkları da odaklanılması gerekilen önemli bir noktadır. Beslenmede yapılacak basit değişikliklerin kişiye rahatlık sağladığı ve ilerleyen dönemde olası alevlenmelerin önüne geçtiği bilinmektedir.   Öğünler arasında aralık bırakarak büyük öğünler yapmaktan ziyade daha kısa aralıklarla beslenmek önerilen bir düzendir(uzun süreli açlık oluşturmamak gerekir). Beslenme düzenine eklenecek olan gıdaları gaz, şişkinlik ve kramplara sebep olmaması açısından yavaş yavaş ekliyor olmak önemlidir. Lif alımındaki değişiklikler IBS türüne ve semptomlara göre yapılmalıdır. Örneğin, kabızlık mevcut ise (IBS-C)  lif alımını arttırmak adına keten tohumu ve yulaf tüketimi önerilebilir.  Lif (posa) tüketiminin artmasıyla birlikte, yiyecekleri daha kolay hareket ettirmek için bağırsak içine su çekileceğinden gün içerisindeki su tüketimine dikkat edilmelidir. Alkol ve kafein tüketiminin bağırsakları uyararak ishale sebep olabileceği unutulmamalıdır. Sorbitol, mannitol ve ksilitol gibi şeker alkolleri içeren yapay tatlandırıcılar da ishale sebep olabileceğinden paketli gıdaların etiketleri okunmalıdır. Tüketimi sonrası semptomların alevlenmesine sebep olan besinler kaydedilerek beslenmeden elimine edilmelidir (bu besinler kişiden kişiye değişecektir, örn. baharatlı besinler, fruktoz, laktoz…).