İrrasyonel düşünceler, tamamen yanlış algılamalara veya mükemmeliyetçi bir düşünce tarzına bağlı olarak gelişebilir.
10 temel irrasyonel düşünce:
1. Bir insanın akranlarını, ailesi ve arkadaşları tarafından sevilmesi ve onaylanması mutlak bir ihtiyaçtır.
Ancak yaşamınızdaki tüm insanları memnun etmeniz olanaksızdır. Sizi gerçekten seven ve onaylayan kişiler dahi bazı davranışlarınızı ve özelliklerinizi hoş karşılamayabilir. Bu irrasyonel inanç, mutsuzluğun belki de tek büyük sebebidir.
2. Yaptığınız tüm işlerde mükemmel olmak zorundasınız. Mükemmel olmak zorunda olduğunuza dair inancınızın sonucu, kaçınılmaz başarısızlıklar sonrasında kendinizi suçlamak, düşük öz güven, birlikte olduğunuz kişiye ve arkadaşlarınıza koyduğunuz mükemmeliyetçi standartlar ve herhangi bir girişimde bulunmaktan korkmak olacaktır.
3. Belirli kişiler kötüdür ve cezalandırılmalılardır. Daha gerçekçi bir düşünce şu olabilir; bu kişiler antisosyal veya uygunsuz bir şekilde davranıyor olabilirler ve davranışlarını değiştirmeleri gerekebilir.
4. İşler veya insanlar istediğiniz gibi olmadığında bu korkunç bir durum demektir. Bu durumda şöyle bir iç konuşma gerçekleşir: “Bu neden benim başıma geldi? Allah kahretsin, buna dayanamam.” Yolunuza çıkan her problem, her başarısızlık karşısında bu tarz iç konuşmalar yaparsınız ve bunun sonucunda da yoğun bir stres yaşarsınız.
5. İnsanların acı çekmesine etrafta olan bitenler neden olur. Olaylar duygularımızı etkiler ve bizler de bu olanlara tepki veririz. Bu düşüncenin mantıksal bir uzantısı da şu düşünce olacaktır: Mutlu olmak veya acı çekmemek için etrafında olup bitenleri kontrol etmek zorundasın. Ancak böyle bir kontrolün sınırları olacağı için ve diğerlerinin isteklerini tam olarak etkileyemeyeceğimiz için, bunun sonucunda bir çaresizlik ve kronik bir kaygı yaşanacaktır. Mutsuzluğu, meydana gelen olaylara yüklemek gerçeklerden kaçınmaktır. Mutsuzluğa neden olan olayları nasıl algıladığımız ve nasıl bir iç konuşma gerçekleştirdiğimizdir. Diğerleri üzerinde sınırlı bir kontrole sahip olsanız da, kendi duygularınız üzerinde inanılmaz bir kontrole sahipsiniz.
6. Bilinmeyen, belli olmayan ve potansiyel olarak tehlike içerebilecek herşeyden korkmalısınız veya endişe duymalısınız. Belirsizlik karşısında korkunun veya kaygının artması, baş etmeyi daha da zorlaştırır ve stres seviyesini arttırır. Korku duygusunu, gerçek ve algılanan bir tehlikeye karşı saklamak, belirsiz durumları yeni ve heyecan verici bir deneyim olarak algılamanıza izin verir.
7. Yaşamın zorlukları ve sorumluluklarla yüzleşmektense, bunlardan kaçınmak daha kolaydır. Sorumluluklardan kaçınmanın birçok yolu vardır. Örneğin; “Başka bir işe girmek istiyorum ama boş olduğum günlerde iş arayamayacak kadar yorgun oluyorum.” Eğer bu düşünce tarzı size uyuyorsa, sorumluluktan kaçınmak için kullandığınız standart mazeretleri yazın:
Sorumluluk Alanı:? Kaçınma Yöntemi:?
8. Ayakta kalmak için kendinden başka, daha güçlü, daha büyük birşeye ihtiyacın var. Kendinizden daha yüksekteki bir otoriteye güvenerek, kendi alacağınız kararlardan vazgeçmiş oluyorsunuz.
9. Geçmişte yaşananlar bugünü oldukça etkilemeye devam eder. Geçmişte olan birşeyden çok fazla etkilenmiş olmanız, bu olayla baş etmek için oluşturduğunuz alışkanlıkları devam ettirmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Bu davranış şekilleri zaman içersinde çok sık tekrarlanmaktan dolayı neredeyse otomatik bir hal almaya başlar. Eskiden almış olduğunuz bu kararları belirleyip, bunları şimdi değiştirmeye başlayabilirsiniz.
10. Hareketsiz, pasif olarak ve boş vakit geçirerek mutlu olunabilir. Mutluluk, tam olarak gevşemekten daha fazlasıdır.
Diğer İrrasyonel Düşünceler
11. Çaresizsin ve yaşadıkların, hissettiklerin üzerinde hiç bir kontrole sahip değilsin. Depresyonun ve kaygının temelinde yatan genellikle bu inançtır. Ancak gerçek olan sudur ki, biz sadece kişilerarası durumları biraz kontrol ettiğimiz kadar, aynı zamanda yaşamımızdaki olayları nasıl algıladığımızı ve duygusal olarak nasıl tepki verdiğimizi de kontrol ediyoruz.
12. İnsanlar kırılgandır ve hiç bir zaman incitilmemelidirler. Bu irrasyonel inanç, duygularımızı açık bir şekilde ifade etmemizi engeller. İhtiyaç duyduğunuz veya istediğiniz her şey bir şekilde başka birini kırabileceği veya üzebileceği için, engellenme ve çaresizlik hissedebilirsiniz. Çatışmaların yaşandığı ancak hiçbirşeyin söylenmediği ilişkiler bir süre sonra anlamını kaybedecektir.
13. İyi ilişkiler, karşılıklı fedakarlığın olduğu ve verici olmaya dayanan ilişkilerdir. Bu inanç, almaktansa vermenin daha iyi olduğu varsayımına dayanmaktadır. Ancak birinin sürekli kendi ihtiyaçlarını ertelemesi veya inkar etmesi, genellikle kötü bir şekilde sonlanır ve uzaklaşmaya neden olur.
14. Eğer diğerlerini memnun etmek için çaba göstermezseniz, sizi terk ederler veya reddederler. Bu inanç, düşük öz güvenin bir işaretidir. Eğer kendinizi olduğunuz gibi gösterirseniz, diğerleri tarafından reddedilme ihtimaliniz genellikle daha düşüktür.
15. Eğer insanlar sizi onaylamazsa, bu sizin yanlış veya kötü olduğunuz anlamına gelir. Bu inanç, çoğu kişilerarası ilişkide kronik kaygı yaşanmasına neden olur.
16. Mutluluk, memnuniyet sadece başkaları varken yaşanır; yalnız olmak çok kötüdür. Memnuniyet ve mutluluk, diğerlerinin yanında olduğu kadar yalnızken de mümkündür. Yalnız olmak da bazı zamanlarda arzu edilen bir durumdur.
17. Mükemmel bir sevgi ve mükemmel ilişki vardır. Bu inanca sahip olan kişiler tam anlamıyla mutlu olmazlar çünkü onlar mükemmeli ararlar fakat bu hiç bir zaman olmaz.
Bu irrasyonel inançlar listesine siz de eklemede bulunabilirsiniz. İrrasyonel düşüncelerinizi ortaya çıkarmanın en iyi yolu, kaygı, depresyon, öfke, suçluluk ve kendinizi değersiz hissettiğiniz durumları düşünmektir. Eğer bu duygular kronikse, bunların arkasında irrasyonel iç konuşmalar vardır.(Albert Ellis)