İşte Bu Doktor İndir
İNSÜLİN NEDİR? Vücudun normal işleyişini sağlayabilmesi için kanımızda bulunan glukoz (kan şekeri) düzeyinin belirli bir seviyede bulunması gerekmektedir. Kanımızda bulunan kan şekerinin belirli bir seviyenin altında ya da üstünde olması çeşitli hastalık durumlarına yok açabilmektedir. Bu kan şekeri seviyesini kontrol etmek amacıyla başlıca iki hormon bulunmaktadır. İnsülin ve Glukagon . İnsülin; yemeklerden ya da gıda alımından sonra pankreastan salgılanan ve kanda fazla miktarda bulunan glukozun hücre içine girmesini sağlayan bir hormondur. Yani kandaki şekerin hücrelerin enerji ihtiyaçlarını gidermesi amacıyla hücrelere girmesine ve vücudun ihtiyacından fazla olan glukozun ise karaciğer, kas ve yağ hücrelerinde depolanmasını sağlar.Glukagon ise; açlık durumlarında daha doğrusu kanda bulunan glukoz miktarının belirli bir seviyenin altına düşmesi durumunda yine pankreastan salgılanır. Görevi ise insülin tarafından depolanan glukozun tekrar kana karışmasını sağlayarak, vücudun gerekli enerjiye ulaşmasını sağlar. İnsülinin kanda bulunan glukozu hücre içine taşıyabilmesi için “insülin reseptörü” adı verilen bir yapıya bağlanması gerekmektedir. İnsülin hücre yüzeyinde bulunan insülin reseptörüne bağlanarak kanda bulunan glukozun hücre içine girmesini sağlamaktadır.Farklı nedenlerle bu insülin reseptörüne insülin hormonu bağlanamazsa, insülinin hücre içine glukoz taşıma görevi aksamaya başlar ve kanda bulunan glukoz (şeker) miktarı olması gereken seviyenin üstüne çıkar. Bu durumu telafi etmek için pankreas daha fazla insülin salgılamaya başlar. Normal şartlarda kan şekeri 1 ünite insülin ile normal seviyelere gelebiliyorken, insülin direnci olarak adlandırılan bu durumda pankreas 2-3 ünite insülin salgılamak durumunda kalmaktadır.  Yani yeterli miktarda salgılanan insülin; görevini yerine getiremeyince pankreas daha fazla çalışıp, daha fazla insülin salgılamaya başlar. Giderek daha çok salgılanmak zorunda kalınan insülin zaman içinde pankreası yorar, pankreas yetmezliği ve diyabet hastalığına (şeker hastalığı) kadar gidebilen ciddi bir tablo karşımıza çıkabilir .Kanda yeterince glukoz olmasına rağmen dokulara glukoz gidemediği için vücut bunu glukoz ve beslenme eksikliği olarak algılar. Bu durumu telafi etmek için karaciğer, glukoz yapımını artırır. Beyinden daha sık “yemek ye, tatlı ye” uyarısı gelir ve daha sık acıkma atakları yaşanmaya başlar. Karaciğerin ihtiyacın dışında glukoz üretmesi, daha sık beslenme ve sık tatlı tüketimi ise kan şekerini artırır ve karaciğerde yağlanmaya, kilo alımına neden olur.Doku ve hücrelerin normal metabolik faaliyetlerini yerine getirememesi nedeniyle yorgunluk, halsizlik, uyku hali durumlara sebep olabilir.              Kısaca vücut, varlık içinde yokluk çekmeye başlar.             İNSÜLİN DİRENCİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR? Yemekten sonra ya da karbonhidrat bakımından yoğun bir gıda tükettikten sonra normalden fazla bir yorgunluk ve uyku halinizin olması Yemek sonrası kontrolsüz bir şekilde şekerin düşmesiyle ellerde titreme ve terleme şikayeti olması Açık hissi ve mide kazınması şikayetlerinin artması Sık sık tatlı yeme isteğinizin olması Kilo alma hızınızın artması ve kontrole edilememesi Yorgunluk hissi olması Bel çevresinin giderek genişlemesi Koltuk altı, kasık, boyun bölgelerinde ‘Akantozis Nigrikans’ adı verilen cilt koyulaşmalarının olması İNSÜLİN DİRENCİM VAR MI? İnsülin direnci veya tip 2 diyabeti (şeker hastalığı) olan kişilerin yakınlarında genetik faktörlerin etkisi ile insülin direnci daha sık görülmektedir. Ayrıca hareketsiz yaşam, fazla kalorili beslenme gibi faktörler de insülin direnci gelişimine yol açmaktadır.Yukarıda belirtilen semptomları sıklıkla yaşıyorsanız basit bir kan testi ile insülin direnci ile ilişkili metabolik durumunuz değerlendirilebilir. Bunun için insülin direnci (HOMA-IR), açlık ve tokluk kan şekeri, HbA1c gibi kan parametrelerinin değerlendirilmesi, bazı durumlarda ise şeker yükleme testi (oral glikoz tolerans testi) yapılması gerekmektedir.Eğer insülin direnciniz varsa çok basit hayat tarzı değişiklikleri ile bu kötü gidişatı tersine çevirip sağlığınızı tekrar kazanabilirsiniz. Bunun için öncelikle sağlıklı bir beslenme ve düzenli egzersiz yapmak çok önemlidir.Sağlıklı beslenme için vücut kitle indeksinize uygun kilo aralığınızda olmak, basit karbonhidratlar olarak adlandırılan un ve şeker içeren gıdalardan mümkün olduğunca uzak kalmak, et, süt, yumurta, meyve, sebze, bakliyat ve kuruyemiş içerikli gıdaların tüketimine ağırlık vermeniz önemlidir. Egzersiz için ise günde en az 30 dakika ve haftada ortalama en az 5 gün tempolu yürüyüş gibi fiziksel aktiviteler sağlığınızı tekrar kazanmanıza yardımcı olacaktır.Beslenme ve egzersiz gibi yaşam tarzı değişikliklerini rağmen bazı durumlarda doktorunuzun önerisiyle kan şekerinizi dengelemek amacıyla ilaç kullanımı da gerekli olabilmektedir.