Bu soruya tam bir yanıt vermek imkansız gibi duruyor. Cevap olarak sorunun her iki tarafında bulunanların kendilerince haklı tarafları var ve eminim ki bu cevapları kuvvetlice savunabilirler.
Hatta ofisimin bulunduğu iş hanında kapı komşum olan yaşlı araştırmacı bir amca kitlelerin değiştikçe toplumun değiştiği yönünde epeyce ısrarcı ve her gün en az 10 dakika kendisi ile bunun üzerine tartışma yürütüyoruz :)
Benim bu soruya olan cevabım insanın değiştikçe toplumun değişeceği yönünde. Bana kalırsa toplumu oluşturan tüm bireyler birbirine zincirlerle bağlı. Mesela zincirlerden oluşan bir kolye düşünelim bu zincirlerden tek birini sarıya boyamak istiyorsunuz ve boyuyorsunuz bunu sağındaki ve solundaki zincirlere değdirmeden tamamlamak ne kadar mümkün? İşte tam böyle bir metaforik düşünce geliştirdiğimde insanın değiştikçe toplumun değişeceğini düşünüyorum. Hepimiz bir şekilde birbirimize bağlıyız ve birbirimizin boyasıyla boyanıyoruz.
-Bulunduğumuz ortama üzgün biri geldiğinde hepimizin modunda bir takım düşüşler yaşandığı ya da mutlu biri geldiğinde enerjimizin yükseldiği zihnimizin hüzün bulutlarından bir miktar daha ayrıldığı gibi.-
Hayatında ciddi anlamda tıkanıklık yaşamış ve bu tıkanıklıkla ruh sağlığı hizmetine başvurmuş bir süre geçirmiş kişiler bunu daha rahat anlayacaktır.
Tabii aslında ruh sağlığı çalışanları ve bu hizmete başvuranlar şunu çok iyi bilirler ki aile üyelerinden biri kendi danışmanlık sürecine başladığında evin diğer üyelerinde nasıl olduğunu bilemediğimiz bir bozukluk yahut tıkanma yaşarlar. Bu sebepten eğer bir aile içerisindeyseniz ve kendi bireysel sürecinize başlıyorsanız bunun yanında aile danışmanlığı hizmetine de başvurulmalı ki evde tıkanan diğer bireyler sürecinize etki etmesin.
Burada bir şey dikkatinizi çekti mi? Aile toplumun aslında en küçük birimi yani minimal bir toplum gibi ele alınabilir. Burada kişi kendi bireysel sürecine başladığında iyi yahut kötü yönde bu mini toplumda da değişiklikler oluyor. Bu da hipotezimi bir miktar doğrular nitelikte bir sonuçtur.