İLK YARDIM
Herhangi bir kaza ya da yaşamı tehlikeye düşüren ani bir hastalık durumunda sağlık görevlilerinin yardımı sağlanıncaya kadar hayatın kurtarılması ya da kötüye gitmemesini önleyebilmek amacıyla eldeki imkanlarla ilaçsız olarak yapılan uygulamalara “ilk yardım” denir.
Kaza yerine çabuk gitmek ve anında girişimde bulunmak ilk yardımda önem taşır. Çünkü kazalardan sonraki ölümlerin % 10’ unun ilk 3-5 dk, % 54-66’ sının ise ilk 30 dk içinde meydana geldiği saptanmıştır. Kısaca kaybedilen her zaman dilimi ölüm oranını arttırmaktadır. Bu nedenle en etkili ilk yardım ilk 5 dk, en bilinçli ilk yardım ise 30 dk içinde yapılmalıdır.
İLK YARDIMIN HEDEFLERİ
-Solunumun Sağlanması
-Kanamanın Durdurulması = Kanın % 20’sinin kaybedilmesi yaşamı tehlikeye sokar.
-Şokun Önlenmesi
-Yaranın Dış Etkenlerden Korunması
-Vücut Isısının Korunması
-Uygun Pozisyon Verilmesi
-Haber Verme, İletişim Sağlanması
-Sevk etme
İLK YARDIMCININ ÖZELLİKLERİ
1.İlk yardımcı çok sakin olmalıdır.
2.Hasta ile onu sakinleştirecek şekilde yumuşak bir tonda konuşmalıdır.
3.İlk yardımcı hiçbir zaman kendi can güvenliğini tehlikeye atmamalıdır.
4.İlk yardımcı çevrede bulunan kişileri sağlık kuruluşlarına, itfaiyeye, polise haber
vermelerini sağlayacak biçimde organize etmelidir.
5.Kazazedeyi veya hasta kişiyi iyi değerlendirmelidir. öncelikleri çok iyi bilmelidir.
6.Çabuk ve doğru karar verebilme yeteneğine sahip olmalı.
7.Kendinden ve bilgilerinden emin olmalıdır.
8.İlk yardım uygulamalarını doğru yapabilme becerisine sahip olmalıdır.
9.İlk yardımcı ülkesinin sağlık sistemi hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır.
10.İlk yardımcı yeni bilgilerin ışığında bilgi ve davranışlarını değiştirmeye, kendini
yenilemeye hazır olmalıdır.
11.İlk yardımın bir vatandaşlık görevi olduğunu unutmamalıdır.
YARALIYA VERİLECEK POZİSYONLAR
a)Kafa yaralanmalarında:Hasta yarı oturur duruma getirilir. Şahsın hangi kulağından kan geliyorsa, o taraf altta kalacak şekilde yan yatırılır. Hastanın burnu kanıyorsa hasta oturtulur, başı hafif öne doğru eğilir.
b)Göğüs yaralanmalarında:Hasta yarı oturur veya oturur duruma getirilir. Yaralı taraf üzerine hafifçe yatırılır.Elbiseleri gevşetilir.
c)Karın yaralanmalarında:Hastaya verilecek pozisyon yaranın yönüne göre değişir, boyuna yaralanmalarda hasta sırtüstü yatırılır, ayakları uzatılır. Enine yaralanmalarda sırtüstü yatırılır, dizler karına doğru çekilir.
d)Omurga, kalça ve bacaktaki kırıklarda:
Hasta sırtüstü yatırılır.
e)Şok durumunda: Hasta şok pozisyonuna alınır.
f)Komadaki hastalar, kusan hastalar, solunum yolu ile zehirlenenler, solunum zorluğu olanlar: Aşağıdaki Sabit Yan Yatış Pozisyonu'na alınır.
KALP MASAJININ YAPILMA ŞEKLİ
1-Hasta sırtüstü sert bir zemine yatırılır, göğsü açılır ve göğüs kemiği halkımızın "İman Tahtası" dediği yer bulunduktan sonra alt ucundan itibaren iki-üç parmak üstünden kalp masajı yapılır.
2-Hasta ya da yaralıya kalp masajının yapılacağı yere iki el üst üste konur, dirsekler gergin durumda iken omuzlardan bastırarak yapılır. Her kalp masajında erişkinin göğüs kemiği 4 - 5 cm çökmelidir. Erişkin bir insana dakikada ortalama 75-80 defa kalp masajı yapılır.
3-İlk dakikada iki defa ardından her dakikada bir kez kalbin ve solunumun geri dönüp dönmediği kontrol edilir.
4-Kalp masajı 2-8 yaş arası çocuklarda tek elle göğüs kemiği ortalama 2-3 cm, 2 yaşına kadar olan çocuklarda iki parmak ile 1-2 cm çökecek kadar ve dakikada ortalama 100 defa yapılır.
5-Bebeklerde kalp masajı baş parmaklarla her iki meme hattının ortasının bir parmak altına yapılır.
Bir yaralıya hem suni solunum, hem de kalp masajı birlikte yapılacaksa: Sadece bir ilkyardımcı varsa önce 2 defa suni solunum yapar, sonra 30 kalp masajı yapar ve bu şekilde devam eder. İki ilkyardımcı varsa biri 30 kalp masajı yapar, diğeri 2 defa suni solunum yapar. Bir erişkinde dakikada 75-80 kalp masajı 15 suni solunum yapılmalıdır.
HAVA YOLUNUN AÇILMASI
Ağız boşluğu erişkinlerde işaret, bebeklerde ise serçe parmağı kullanılarak temizlenir, yabancı cisimler varsa çıkartılır, (Takma diş, kırık diş, toprak vs.) Dilin arkaya sarkarak hava yolunu kapatmaması için: Bir elle çeneden tutulur çene yukarı ve öne alınır, diğer elle alnından hafifçe itilerek yaralının başı geriye doğru alınır.
Boyun zedelenmesi düşünülen yaralılarda, baş geriye doğru itilmez,alt çene yukarı doğru çekilir.
Erişkin bir insan dakikada 16-20 defa solunum yapar, bu sayı çocuklarda 20-26 defadır.
Herhangi bir kazada önce yaralının şuuruna , hava yolunun açıklığına ve solunumuna bakılır.
Bir kişinin nefes alıp verdiği 3 şekilde anlaşılır;
BAK: Göğüs hareketlerine bakılır, göğüs her nefes alışta şişer ve nefes verirken iner
DİNLE: Kulağımızı hastanın ağız ve burnuna yaklaştırıp solunum sesini dinleriz.
HİSSET: Yanağımızı hastanın ağız ve burnuna yaklaştırıp hava hareketlerini hissederiz.Eğer göğüs hareketi yoksa ve solunum sesini duyamıyorsak, acilen hastaya müdahale etmek için önce hastanın solunum yolunu açmamız gerekir.
Karşılaşılan ilk problem hava yolunun tıkanması olabilir ve bu tıkanma açılırsa başka bir şeye gerek kalmadan hasta rahatlayabilir.
SOLUNUMUN SAĞLANMASI:
Hava yolu açılmasına rağmen yaralı nefes alıp vermiyorsa acilen suni solunum uygulamasına başlanır.
İlkyardımcı, Suni solunumu beş şekilde yapabilir:
1-Ağızdan ağıza
2-Ağızdan buruna (ağızda ciddi yaralanma olanlar ya da çenesi kilitlenenlerde)
3-Ağızdan ağızla buruna birlikte (bebeklerde)
4-Holger - Nielsen metodu
5-Silvester metodu
Ağızdan - ağıza suni solunum metodu:
En sık kullanılan ve hasta/yaralıya en faydalı yöntemdir. Hasta sırtüstü ya-tırılıp başı geriye doğru hafifçe itilir. İlkyardımcı hastanın yan tarafına geçer. Başı alından tutan elin baş ve işaret parmakları hastanın burun deliklerini kapatır. İlkyardımcı derin bir nefes alır ve ağzını hastanın açık olan ağzına direkt dayayarak nefesini hastaya verir. Sonra ağzını çekip hastanın nefes vermesine fırsat tanır. Erişkin bir insana dakikada 12 defa olmak üzere her 5 saniyede bir suni solunum yapılır. Bebeklere ise dakikada 20 defa, her 3 saniyede bir yapılmalıdır. Bebeğe nefes verirken göğüs hareketleri izlenmelidir.
Ağızdan - buruna suni solunum uygulama:
Hastanın dişleri kilitlenmiş açılamıyorsa, veya kazadan dolayı ağız çevresinde yaralanma varsa, kısacası ağızdan - ağıza metodu uygulanamıyorsa bu metod seçilmelidir.
Bu metodda hasta yine aynı pozisyondadır, ilkyardımcı bu defa hastanın çenesinden tutup ağzını kapatır ve burnundan hava verir.
Suni solunum sırasında mideye hava dolabilir, bu gibi hallerde hastayı yana çevirerek göbek ile kaburgalar arasına hafifçe bastırılarak hava boşaltılabilir.
Ağızdan -ağız ve buruna birlikte-suni solunum uygulama:
Özellikle küçük çocuklar ve bebeklerde uygulanması mümkün olan bir metottur. Bebeklerin solunum sayısı daha fazla, ağız, burun ve akciğerleri daha küçük olduğundan bebeklere yapılacak suni solunum ağız ve burundan birlikte sık aralıklı, daha az güçte nefes verilerek yapılır. Verilecek hava miktarı göğsün kalkmasına yetecek kadardır.
Holger Nielsen Metodu
Eğer yüzünden yaralı ve
Suni solunum yapılamıyorsa
Uygulanır.
Bu metod da hasta yüzükoyun yatırılıp, elleri başı hizasında birleştirilir, başı yana çevrilir ve
ellerinin üzerine yatırılır.
İlkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, yaralının dirseklerinden tutup 25-30 cm kaldırır, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yavaşça yerine bırakıp sırtından bastırır, bu şekilde de yaralı nefes vermiş olur.
Silvester Metodu
Yüzüstü yatamayan kişilere uygulanır.
Hasta sırtüstü yatırılarak kollar önce göğüste çaprazlanır.
Ardından başın üzerine doğru iki yana açılır.Böylece ciğer hava ile dolar.
İşlem tekrar edilir.
HEIMLICH MANEVRASI
Yetişkinde
Hastanın arkasına geçin ve kollarınızı hastanın beline dolayın. Bir yumruğunuzu, başparmağınız avuç içinde olacak şekilde hastanın göbeğinin üst bölgesine koyup, kaburgaların ve göğüs kemiğinin altına yerleştirin. Diğer elinizle yumruğunuzu sıkıca kavrayın ve hızla içeri ve yukarı doğru bastırıp çekin.
Bu işlem tıkanıklık giderilinceye kadar 6 - 10 kez tekrarlanmalıdır.
Eğer hasta bilincini yitirir ise ve tıkanıklık hala devam ediyorsa hastanın sırt üstü yere uzanmasını sağlayın. Hastanın dizleri üzerine oturup aynı bölgeye göğüse doğru bastırıp çekerek aynı manevrayı yerde uygulayın.
Bunda da başarılı olamadıysanız yüzüstü başı biraz aşağıda olacak şekilde yatırılır, kürek kemiklerinin arasına yumrukla vurulur. Burada solunum ve dolaşım kontrol edilir. Hala başarılı olunamadı ise, sırtüstü pozisyonunda manevraya devam edilir. Solunum ve dolaşım durmuş ise suni solunum ve kalp masajı da yapılır.
Aşırı şişmanlarda ve ilerlemiş gebeliği olanlarda HEİMLİCH MANEVRASI biraz daha yukarı bölgeden göğüs hamlesi biçiminde uygulanmalıdır.
8 - 9 yaşına kadar olan çocuklarda batından itme tek elle yapılır.
Küçük Çocuklarda ve Bebeklerde
Ağız içini kontrol edin, eğer görebiliyorsanız yabancı cismi çıkartmaya çalışın. Eğer çıkartamıyorsanız, bir elinizle göğsünden tutarak bebeği yüzü yere bakacak şekilde dizinizin üstüne yatırın. Kürek kemikleri arasına diğer elinizin ayasıyla 5 kez çok sert olmayacak şekilde vurun.
5 kez göğüs hamlesi uygulayın (işaret ve orta parmakla).
Gerekiyorsa suni solunum yaptırmaya başlayın.
Başarılı oluncaya veya tıbbi yardım gelinceye kadar bu işlemlere sırasıyla devam edin.
SUDA BOĞULMA
Su altında havasız kalmaya bağlı olarak kişiler ölürler. Su altında kalan kişilerde vücut ısısı da düşebilir. Boğulmalarda su altında kalma süresi, travma, alkol veya uyuşturucu kullanımı ve varsa hastalıklar önem kazanabilir. Su altında 6 dakikadan fazla kalma genellikle beyni geriye dönüşümsüz etkiler.
Boyun travması yönünden dikkatli olmalıdır. Suni solunuma mümkün ise henüz sudayken başlanmalıdır.
* Sudan çıkarılan şahsı sırt üstü yatırıp varsa üzerindeki giysilerin yakasını açın.
* Ağız içi ve çevresindeki yabancı cisimleri temizleyin
* Hava yolunu açtıktan sonra hastaya yeterli solunumu yaptırmak ve suyun boşalmasını sağlamak için 5-6 kez suni solunum yaptırın..
Bundan sonra hastayı yüzüstü yatırın ve ellerinizi karnının altında kavuşturarak hastayı yukarı kaldırın. Böylece göğüs yükseltilmiş olacağından hava yollarındaki suyun boşalması sağlanacaktır. Ancak su boşaltma işlemi ile fazla uğraşmamak gerekir.
*
Eğer solunumla birlikte kalpte durmuşsa suni solunum ile birlikte kalp masajı da uygulanmalıdır.
Hasta kendi nefes almaya başlayıncaya veya tıbbi yardım gelinceye kadar suni solunum ve kalp masajına devam edilir.
*
Hasta kendi nefes almaya başlamışsa onu sabit yan yatış pozisyonuna alın
*
Vücut ısısını yükseltmek için battaniyeye sarılmalı ve ısıtılmalıdır.
KANAMALAR
Kanayan damara göre kanama sınıflandırılırsa:
Atar damar kanamaları: Atardamarlar kalbin vücuda pompaladığı kanı taşırlar, bu sebeple basıncı yüksektir. Nabız bu dam
arlardan alınır. Yaralanmaları halinde aralıklı, fışkırır tarzda süratle kan akar, kısa sürede çok fazla kan kaybı olur.
Toplar damar kanamaları: Vücuda dağılmış olan kanı toplayıp kalbe götüren damarlardır. Bu tür kanamalarda kan kesintisiz ve yavaş akar ve göllenme yapar.
Kılcal damar kanamaları: Sızıntı şeklinde akar, kendiliğinden durabilir.
Kanayan yere göre kanamalar sınıflandırılırsa:
1-Dış kanamalar: Vücudun dışına olan kanamalardır, açıkça görüldüğünden teşhis edilmesi kolaydır.
2-İç kanamalar: Vücut dışına kanama olmadığından teşhis edilmesi ancak bazı belirtilere bakılarak olur.Bu belirtiler:
· Baş dönmesi, göz kararması
· Üşüme, titreme
· Soğuk terleme
· Rengin solması
· Nabzın hızlı ama zayıf atması
KANAMA DURDURMA METODLARI
Elle baskı: Kanayan bölgenin üzerine kalın bir gazlı bez konur ve bunun üzerinden parmağımızla baskı yapılır. Altta kalan damar sıkışacağından kanama da azalacaktır.
Basınçlı sargı: Kanayan bölgenin üzerine kalın bir gazlı bez konur ve bunun üzerine sıkı bir sargı yapılır. Altta kalan damar sıkışacağından kanama da azalacaktır.
Kanayan yeri kalp hizasından yukarı kaldırma: Kanayan yer kalbin üstünde tutulduğunda yer çekimine bağlı olarak yukarı giden kan az olacağından kanama da azalacaktır.
Basınç noktalarına baskı: Atar damar kanamalarında kullanılır. Bu metodu uygulamak için, kanayan yer ile kalp arasındaki nabız aldığımız noktaya bastırılır, bu şekilde noktanın altında bulunan atardamar sıkıştırılmış olur. Kanayan yere giden kan miktarı azalacağından kanama azalır. Kol ve bacaklardaki kanamalarda bu metotlardan birkaç tanesini birden kullanabiliriz.Bu metotlarla durmayan kol ve bacak kanamalarında son çare olarak turnike kullanılır.
TURNİKE
6 - 8 cm. eninde, yumuşak ve elastik bir malzeme ile kol ve bacakların tek kemikli bölgelerinde kanayan damarın sıkıştırılması şeklinde uygulanır. Tek kemikli bölgeler: Dirsek ile omuz arası ve diz ile kalça arasıdır. Turnike 20 dakikada bir 5-10 saniye gevşetilir ve takılı kaldığı toplam zaman 2 saati aşmamalıdır.
Kanaması olan kişi üşüyebilir ve üstünü örtmenizi isteyebilir, üstü örtülür ancak turnikenin üstü turnikenin takıldığı saat not edilir.
Burun Kanamaları
Burun kanamaları %90 ön taraftadır ve genellikle tek burun deliğinden gelir. Sebepleri çoğunlukla enfeksiyonlar veya buruna gelen darbelerdir. Hasta oturtulur, baş hafif öne doğru eğilir,burnun köküne buz tatbik edilir,burun kanatlarına baş ve işaret parmağı ile 5-10 dakika devamlı baskı yapılır.
Avuç içi Kanamaları
İnatçı kanamalardır. Avuç içine temiz bir rulo bez konur. El yumruk yapılarak sıkılır ve kalp seviyesinin üzerinde tutulur.
ŞOK
Dolaşım yetmezliği sonucu, beyine ve diğer dokulara yeterli miktarda kanın gitmediği durumlarda ortaya çıkar. Şokta organizma kanı kalp, beyin, ciğerler, böbrekler ve dalak gibi hayati önemi olan organlara göndermeye çalışır. Yetersiz kan dolaşımı sebebiyle hücreler normal faaliyetlerini yapamaz ve bunu takip eden dönemlerde hücre ölümü başlar. Şok ölüm sebebi olabilir. Şokta basit uygulamalarla hayat kurtarabiliriz.
Şok Sebepleri:
1-Ağır kanamalar, su ve tuz kayıpları
2- Ağır kalp hastalıkları
3-Ağır alerjik olaylar ve ağır mikrobik hastalıklar
Şok Belirtileri:(Ani kan veya sıvı kaybına bağlı)
Derinin soğuk ve soluk olması; soğuk terleme, susuzluk
Baş dönmesi, göz kararması. üşüme, titreme,
Çarpıntı ve sık sık soluma, nabzın hızlı ve hafif atması
Halsizlik, huzursuzluk, ölüm korkusu ve panik.
Şokta İlkyardım
Hasta sırtüstü yatırılır, ayakları 25-30 cm. yükseltilir, bu şekilde vücudun alt yarısındaki kanın daha çok hayati organlara gitmesi sağlanır. Buna şok pozisyonu denir. Hava yolu açık tutulur. Dış kanamalar durdurulmaya çalışılır. Kırıklar atellenir. Hastanın giysileri gevşetilir. Üşümemesi için üstü örtülür. Kusup kendini boğma riski veya herhangi bir sebepten ameliyata girme olasılığı olduğu için hastaya yiyecek ve içecek verilmez. Diğer sebeplerine yönelik tedbir alınır.
BAYILMA
Beyine giden kan akımının kısa bir süre için azalması sonucu oluşan geçici bilinç kaybıdır. Hasta düşer düşmez veya yere uzanınca beyin ile kalp aynı seviyeye gelir. Beyine giden kan miktarı artar ve şuur sıklıkla kısa bir süre sonra geri döner.
Yarım saati geçtiği halde şuuru yerine gelmeyen kişilerde başka bir olay düşünüleceğinden hastaneye sevk edilmelidir.
Bayılma belirtileri:
Ani bilinç kaybı
Kasların gevşemesi
Yüzün soluklaşması
Nabzın zayıflaması
Solunumun zayıflaması
Soğuk terleme ve kusma
İlkyardım
1- Hasta hemen sırt üstü yatırılır. Baş yana çevrilir.
2- Hastanın giysileri gevşetilir.
3- Uyarıcı kokular koklatılabilir (amonyak gibi)
4-Hasta sıcak tutulur
5- Kişinin şuuru yerine geldiğinde dinlenmesi sağlanır.
6- Sıvı içecekler verilir.
7- Düşme sırasında olabilecek kafa yaralanmaları kontrol edilir.
KIRIK ÇIKIK VE BURKULMALAR
KIRIK
Kırık, kemik dokusunun bütünlüğünün bozulmasıdır. Kapalı, açık ve çökme kırıkları olarak üçe ayrılır.
Kapalı kırıklarda kırık kemik uçları birbirinden ayrılmamıştır.
Açık kırıklarda ise kemik dokusu hava ile temas halindedir. Yerinden ayrılan uç, kemiğin yanından geçen damar ve sinirleri kesebilir, deriyi delerek dışarı çıkabilir.
Kırılan kemik uçları dışarı çıkmışsa içeri itilmez. Kırık kemik parçaları ve yabancı cisimler çıkarılmaz.Yassı kemiklere gelen darbelerde o bölge kırılıp, çökebilir ve altındaki organa baskı yapar.
Kırık belirtileri
Ağrı, şişme, kızarıklık, morluk, şekil bozukluğu, hareket kısıtlılığı görülür.
İlkyardım
Kırılan kemik tespit edilerek hareketsiz hale getirilmelidir. Bu iş için kullanılan cisimlere atel denir. Ateller alçı, tel veya tahtadan olabilir. İlkyardımcı tahta atel veya bulabildiği malzemeleri atel olarak kullanır. Tahta atel olarak düz tahta parçaları, ağaç dalları olabilir. Mümkünse tahta üzerine bir gazlı bez sarılmalı değilse kıymıkları ve varsa çiviler temizlenmelidir. Kırılan kemiğin her iki yanına bir atel konur ve bağlanır. Atelin boyu kırığın üstündeki ve altındaki eklemi hareketsiz hale getirecek uzunlukta olmalıdır. Bu şekilde kırık hareketsiz hale gelmiş olur.Atel ile kırılan kemikler tespit edilip hareketsiz hale getirilmez ise kırık uçlar oynayarak kemiğin yanından geçen damar veya sinirleri keserek daha ağır durumlara yol açabilir.
Bazı kırıklardan örnekler:
Kaburga kırıklarında atel kullanılmaz, göğüs üçgen sargı bezi ile bağlanır.
Köprücük kemiği kırıklarında atel kullanılmaz, Omuz hareketsiz hale getirilir. Bunun için kırık taraftaki kol gövdeye birleştirilir ve sargı bezi ile sarılır.
Ön koldaki kırıklarda atel uygulandıktan sonra ön kol, kol ile 90 derecelik bir açı yapacak şekilde boyuna asılır. Bacaktaki kırıklarda atel boyu önemlidir. Kırık dizden yukarda ise atel, koltuk altından ayak topuğuna kadar uzanmalıdır. Kırık, dizden aşağıda ise atel kalçadan topuğa kadar uzanmalıdır. Bacaktaki kırıklarda atel bulunamazsa battaniye gibi kalın bir kumaş rulo şeklinde sarılır, iki bacak arasına konur ve sağlam bacak kırık bacağa yaklaştırılarak her iki bacak birbirine bağlanır. Sağlam bacak atel vazifesi yapmış olur.
ÇIKIK
Bir eklemi meydana getiren kemiklerden birinin, bir dış etki sonucu normalde bulunduğu yerden ayrılmasına çıkık denir. Eklem bağlarının normalde izin vermeyeceği bir harekete zorlanan kemik bağları, aralayarak ya da yırtarak yerinden uzaklaşır. Belirtileri:
- Eklemin ve vücut uzantısının görünümünde bozukluk
- Ağrı nedeniyle kısıtlanmış ya da tamamen ortadan kalkmış hareket
- Hassasiyet ve şişlik görülmesi çıkık düşündürmelidir.
Çıkmış bir kemiği, eklem boşluğuna ancak yetkili ve deneyimli bir kişi yeniden yerleştirebilir. Yetkisiz kişilerce yapılan denemeler ise damar-sinir sıkışmalarına, eklem bağlarının düzelemeyecek ölçüde tahrip olmasına, sık sık çıkığın tekrar etmesine (alışkanlık çıkığı) neden olabilir. İlkyardımcın görevi, yetkili ve deneyimli bir sağlıkçıya ulaşana kadar çıkık eklem bölgesini hareketsiz hale getirmektir. Bu amaçla askı, atel ve sargı uygulamaları yapılır
ÇIKIKLARDA İLKYARDIM
-Şişme devam ederse soğuk uygulama yapılır
-Çıkık bölge 10-15 cm yükseltilir
-Gecikmiş vakalarda sıcak ve tuzlu su banyolarıyla şişlik giderilir
-Hekim önerisine göre ağrı kesici ilaçlar verilir.
BURKULMA
Eklem bağlarının zedelenmesine burkulma denir. Burkulmalar da oynar eklemlerde görülür.
Burkulma Belirtileri:
-Eklem bölgesinde ağrı,şişlik,morarma
-Hareket kısıtlılığı
Burkulmalarda ilkyardım
1-Burkulan bölge tespit edilerek hareketsiz hale getirilir. Bunun için bandaj veya atel kullanılır
2-Burkulan organ yüksekte tutulur
3-Şişmeyi önlemek için ilk 8 saat aralıklı ve dolaylı olarak soğuk tatbik edilir.
4-Hekim önerisine göre ağrı kesiciler verilir.
YANIKLAR
Yumuşak ve kemik dokuların; ısı,ışın,elektrik, radyasyon,asit,b *raa
3, gibi etkenlerle,yanması sonucu oluşan yaralanmalara yanık denir.
Yanıklar ağırlık derecesine ve derinliğine göre üçe ayrılır:
1. Derece yanıklar: En hafif yanıklardır. Derinin üst yüzeyi etkilenmiştir. Deride kızarma olur. İz bırakmadan geçer. Örn.Güneş yanıkları.
2. Derece yanıklar: Derinin alt tabakasında hasar vardır. Bül ismi verilen içi sıvı dolu kesecikler oluşabilir. Ağrılıdır. Tedavi edilirse iz bırakmayabilir.
3. Derece yanıklar: Deri ve deri altı dokusu tamamen harap olmuştur. Yanık daha derinlere ilerler ve iz bırakır. O bölgedeki sinirler etkilendiğinden ağrı duyulmayabilir.
Tedavi için yanık alanının tespitinde dokuzlar kuralı adı verilen bir kurala göre yanık yüzdesi hesaplanabilir. % 20 'den fazla yanık hayati tehlike oluşturur.
Baş % 9
Kollardan her biri % 9
Bacaklardan her biri % 18
Gövdenin ön tarafı % 18
Gövdenin arka tarafı % 18
Üreme organları % 1
Yanıkta ilkyardım
1- Alçaktan giderek veya sürünerek yangın mahallinden tercihen itfaiyeci sürünüşü ile sürüyerek uzaklaştırılır.
2- Yanık yerin üstünde elbise varsa keserek çıkarılır
3- O bölgedeki takılar çıkarılır
4- Yanık yer temiz tutulur, üzerine diş macunu, salça, yoğurt gibi şeyler sürülmez
5-Kimyasal yanıklar bol su ile yıkanır
6-Yanan vücut bölümleri bikarbonatla ıslatılmış gazlı bez,temiz ütülenmiş çarşaflarla kapatılmalıdır.
Büller (deride oluşan sıvı dolu kesecikler) patlatılmaz.
Ağrı azalıncaya kadar temiz soğuk su veya indirek olarak buz tatbik edilir. ( Soğuk uygulama ) Yanık yer ıslak gazlı bez, yoksa ıslak temiz bir bez ile sarılarak hastaneye götürülür.
1.Derece Yanık
Deride kızarıklık, ağrı, yanık bölgede ödem vardır.
En hafif yanıktır
Yaklaşık 48 saatte kendiliğinden iyileşir.