İLİŞKİLERDE NEDENSELLİK VE EDİMSEL KOŞULLAMA BAĞLAMINDA YANKI METAFORU
Doğadaki tüm sistem ve etkileşimler gelişimseldir. Gelişim süreci de nedensellik (determinizm) ilkesi ile işler. Yani hareket ve değişimler ya bir öncekinin ve/veya hedefin etkisi/etkileri ile şekillenir. Anlam ve anlama süreci de yine bu doğrultuda değerlendirilir.
Bu tanımlamanın referans aldığı kuram; B.F. Skinner tarafından Psikoloji bilimine büyük katkı sunan Edimsel Koşullama'dır. Kuramda davranışın, sonuçlarından etkilendiği görüşü hakimdir. Düşünce ve davranışların artması, azalması ve sönmesi ödül ve ceza sistemine göre şekillenmektedir. Ödül ve ceza sisteminin diğer bileşenleri pozitif ve negatif pekiştirmelerdir. Bu pekiştireçler de düşünce ve davranışların sergilenme sıklığını ve yönünü belirler.
İlişkiler de diğer tüm sistemler gibi mutlak düzeyde nedensellik gerektirir. Duygusal, cinsel, ekonomik, kültürel, hangi alan ve açıdan tanım yapılırsa yapılsın, ilişki, açık veya örtülü ihtiyaçlar dahilinde başlar. Devamı da karşılanmasındaki düzeye ve anlama göre belirlenir. Organizma, yani bireyin biyolojik sistemi de benzer mekanizma ile çalışır. Tüm fizyolojik sistemimiz de ihtiyaçlar ve bunların giderilmesi şeklinde işler.
Sosyal ilişkiler de - aidiyet, sevgi, değer gibi- süreçle kavramlaşan ihtiyaçlar doğrultusunda işler. Özlemek, cinsellik, kızmak, küsmek, her ne his ve düşünce olursa olsun bir diğerinde anlam bulur. Bir diğerinin tepki süreci beklenen düşünce ve duyguları şekillendirir. İlişkinin bir sonraki aşamasının ne yönde gelişip değişeceği karşılıklı tepkilere bağlıdır. İdeal sonuç olarak kişi ve kişiler lehine olan sonuçların tekrarlanma olasılığı yüksektir. Sarılmak için hamle yaptığınızda , karşıdaki de aynı doğrultuda ise davranış ve duygunuz olumlu pekişir. Karşıdaki geri çekilince olumsuz duygular eşliğinde aynı şeyi tekrar yapmaktan ya imtina edilir. Ya da geri çekilme yaşanabilir. Sesiniz yükseldiğinde yüksek olasılıkla karşıdaki kişinin de sesi yükselmektedir.
Tutturan ve ağlayan çocuk modeli de konumuza güzel bir örnek oluşturur. Ne kadar çok ağlar ve tutturursa istediğinin o doğrultuda gerçekleşeceğini öğrenmiştir. Ağlar, anne dayanamama ve çaresizliklere bürünen mecazi ağlama ile istekleri yerine getirerek tepki verir.
Sistemin pozitif yönde işlemesi için duygu ve davranışlardan önce iletişim döngüsünü değerlendirmek olası sorunları azaltmaya yardım eder. Görmek, dokunmak veya işitmek istediğimiz tutumları sergilemek en başta kendi olumlu benliğimiz için avantajdır. Aynı zamanda karşıda da dönüştürme etkisi olasıdır. Merhaba dediğinizde merhaba cevabını alırsınız. Yükseklerde, dağ yamaçlarındaki yankı sistemine benzetmek noktası burada gizli. Karşıda etki yaratabilmek. Yansıtabilmek. Yüksek sesle ne söylerseniz, dağdan yankılanarak aynı ses size geri döner. Daha gür ve daha çok.
Burada oldukça pozitif ve hümanist düşünce ile çatışmaları yok saymak durumu söz konusu değil. Aynı nedensellik ve edimsel ilke sorun şekilde ilerleyen ilişkiler için de geçerli. Olumsuz sergilenen davranış veya duygunun öncesine gidildiğinde kişinin kendi içsel anlam yüklemeleri veya çevresel koşullar tarafından olumsuz pekiştirildiği fark edilecektir.
Konunun özüne uyumlu olarak tekrar belirtmek gerekir ki, tekrarlar elde edilen kazançlarla doğru orantılıdır. Olumlu duygular ne kadar yüksek sesle salınır ise karşıya; koruyucu yüce dağın kucaklayıcı yankısı o kadar gür gelir içinize. Her dediğiniz çoklu melodik tonda döner size.