İlişki Dinamikleri Nasıl Oluşur?
“Hiç ilişkim olmuyor”, “Hep yanlış kişilere tutuluyorum”, “Hiçbir ilişkim içime sinmiyor”, “Hep terk
ediliyorum” gibi inanışların altında anne – babamızın ilişkisini kopyalama ihtiyacı yatar.
Dünyaya geldiğimizde ilk gördüğümüz ilişki örüntüsü anne ve babamızınkidir. İster beraber olsunlar,
ister olmasınlar aradaki o bağ her zaman vardır ve bizler bilinç dışımızda bu bağı hayatımıza
kopyalarız.
Bunun birinci sebebi ilk gördüğümüz ve bildiğimiz bağ bu olduğu içindir. İkinci sebebi ise anne veya
babamıza olan bağımızı onların kaderlerini kopyalayarak göstermeye çalışma ihtiyacımızdır.
Doğduğumuz andan itibaren içinde bulunduğumuz ortam bizim “normal”imiz olur. İlk ve tek
bildiğimiz ortam bu olduğu için hayatı bu gördüklerimiz etrafında şekillendirmeye başlarız. Örneğin
aile içerisinde şiddeti görmüş bir kişi ilerleyen zamanlarda bunun doğru olmadığını bilinçli zihniyle
bilse bile romantik ilişkisine yansıtma eğilimi gösterir. Çünkü çocukluktaki ilk kodları “aile içinde
şiddet olur” şeklindedir. Romantik ilişkiler, ailemizden sonra en çok o yakınlığı ve sıcaklığı
gördüğümüz yer olduğu için ailemizden aldığımız kodları, bilgileri ve yaralı en bariz şekilde ortaya
çıkarttığımız alandır. Tanıdık yakınlıklar tanıdık hisleri ortaya çıkartır, beynimiz bu şekilde işler. O
yüzden anne babamızın aile dinamiklerini incelemek ve bilinçli zihnimize taşımak, kendi ilişki
dinamiklerimizi de çözebilmek için çok önemlidir.
Aile dinamiklerimizi çözme ihtiyacımızın bir diğer önemli konusu da yine fark etmeden, bilinç
altımızda aile üyelerimize olan sadakatimizi kanıtlamaktır. “Aynı annesinin kaderini yaşıyor” gibi
cümleleri toplumumuzda sıkça duyarız. Bunun sebebi kişinin annesi veya babası ile aynı kaderi
yaşayarak; “bak anne – baba ben de senin neler hissettiğini anlayabiliyorum, artık beni daha çok
sevebilir ve kabullenebilirsin” demektir. Bu döngülerin farkında olmak kendi ilişkilerimi istediğimiz
düzene sokabilmek için çok faydalı olacaktır.