İşgal kişide boğulma ve kurban duygusu yaratır. İhmalse yokluk ve çaresizlik.
✨İşgal edilen çocuk... Anne-baba/bakım veren kişi çocuğu doğar doğmaz çocuğunun her adımını çoktan planlamıştır. Düzenli, disiplinli, temiz, başarılı, her şeyin en iyisi o çocuk olacaktır. Kötüye ve hataya tolerans yoktur. Çocuğun ne yapması gerektiğine dair kafa yormasına da gerek yoktur. Çünkü anne zaten her şeyi planlayıp yönlendirecektir. Bu tarz yetiştirilen insanlar ne zaman acıktığını, ne zaman ne giyeceğini, nerede ne konuşacağını, kuracağı arkadaşlıkları, hangi okula gideceğini, seçeceği bölümü, her şeyi ama her şeyi seçemezler. Çünkü zaten bu kararlar çoktan başkaları tarafından alınmıştır. Küçükken bir iki kere 'kendi olma' çabasına giren çocuklar ya annenin-babanın hışmıyla ya da annenin-babanın sevgiden yoksun bırakmasıyla karşılaşırlar. Buna dayanamayan çocuk 'anne-baba, tamam, senin dediğini yapacağım ama lütfen sevgini ve ilgini bana geri ver, beni cezalandırma' hisleri ile onların her dediklerine uyum sağlayacaklardır. Artık 'Proje Çocuğumuz' hazırdır. Bu kişi belki ömrü boyunca çok başarılı olacak ama hiçbir zaman kendi isteklerini yerine getirmemiş olmanın verdiği hisle tam mutluluğu deneyimleyemeyecektir.
✨Diğer yanda da ihmal edilen çocuklar... Bu çocuklarımızın fiziksel ihtiyaçları karşılanmış olmasına rağmen duygusal beslenmelerden uzak kalmışlar ve temel duyguları (sevgi, ilgi, güven) tam oturamamıştır. O oralarda bir yerlerdedir ama anne onu hiç görmemiştir. Kendi sorunlarını kendi çözmeye çalışmış çoğunlukla da başarısız olmuşlardır. Çünkü bunu nasıl başaracakları hakkında bir fikirleri yoktur. Bu insanlar da çoğunlukla herkese mesafeli, duygusal olarak donuk ve bir o kadar da yalnızlık hissi içerisindedirler. Dışarıdaki dünyaya girmeyi çılgınlar gibi isteyen, o insanların yaşadığı duygusal coşkuları yaşamak isteyen ama bunun nasıl yaşanacağını bilmeyen ve buna cesaret edemeyen yapıdadırlar. Hayatları boyu 'bir gün ben de...' diye başlayan cümleleri kurarlar ama o bir gün maalesef hiç gelemez. Çünkü o kişi hala bebekliğinde deneyimleyemediği duygu boşluğunu doldurmaya çalışıyordur.
İhmal ve işgal... İkisi de kendini gerçekleştirememiş yapılar. İçlerinden geldiği gibi davranamamak... Kendini gerçekleştirememek... Çok ağır ve acı bir yaşantıya sebep olabilir.Sağlıklı olan yerinde ve yeterince anne-babalık.Ne ihmal ne işgal...Çocuklarımıza 'Ben seni ayrı bir birey olarak kabul ediyorum. Seni seviyorum, seni önemsiyorum ve sana güveniyorum. Kendini ve dünyayı keşfederken seni izliyorum, koruyorum. Ne zaman kendini yalnız hissettin arkana dön ve bak. Ben hep orada olacağım ve sana yardım edeceğim.' mesajını duygusal, sözel ve davranışsal olarak verebilmek. İşte asıl mesele bu. Şimdi bir daha düşünelim bizler çocuklarımızı işgal ni ediyoruz ihmal mi ediyoruz?