Yaşlanmanın herhangi bir hastalığa neden olduğuna dair bir veri yok.
Peki neden yaşlandıkça daha fazla kronik hastalığa yakalanılıyor?
Dr. James Fries bunun üzerinde durmuştur. 1980’de New England Journal of Medicine’da yayımlanan ve bir dönüm noktası olan makalesinde; vücut organlarının rezerv fonksiyonlarının gençlerde günlük ortalama yaşam ihtiyacının epeyce üzerinde olduğunu tanımlamıştır.
Bu, ihtiyacımız olduğunda travma, hastalık ya da yaralanmayla karşılaştığımızda sakladığımız fazladan biyolojik yeteneklerimiz olduğu anlamına gelir.
Örneğin stres altında, kalp ve akciğer fonksiyonları dinlenme halindeki fonksiyonlarının 3-4 katına çıkarır. Stres sonlandığında, olumsuz sonuçları olmadan iki ayda organda normal fonksiyon düzenine geri döner.
Her bir sistem, istisnai bir ihtiyaca beklenen istisnai cevabı sunacak şekilde donatılmış kendi rezervine sahiptir. Fakat yaşlandıkça, organ rezervini kaybederiz. İnsanların bu rezervi kaybetme hızının farklı olması nedeniyle yaşlanmanın da farklı biçimlerde olduğu kanıtlanmıştır.
Yani, yaş alırken organ rezervi kaybını azaltabilirsek biyolojik yaşlanmamız yavaşlar, bununla doğru orantılı olarak da gereksiz miktarda deneyimlediğimiz kronik hastalıklar azalır. Böylece sadece ortalama yaşam süremizi uzatmakla kalmayız aynı zamanda dinç olduğumuz süreyi uzatmış oluruz.
Bunu nasıl yaparız?
Organ rezervini alabildiğince korumak için belirli yaşam stili davranışlarının değişmesi gerekir.
Burda devreye en başta “beslenme şeklimiz” girer.
Peki genler?
Genlerimizin aldığı mesajları değiştirerek bu mirası reddetmek için zamanımız var.
Beslenmemizde, yaşam tarzımızda, egzersiz alışkanlığımızda değişiklikler yaparak bu mirastan kurtulabiliriz.
Genler değişmez, değişemez. Değişen, çevrenin gen ekspresyonu üzerine etkisidir (diyet, egzersiz ve diğer yaşam tarzı davranış kalıpları).
Bunları değiştirerek genlerin ekspresyonunu değiştirmiş olursunuz ve sonuçta da sağlığı...
Genetik miras kader değildir. Yaşam boyu sağlığınız sizin ana rahmine düştüğünüzde belirlenmiş değildir. Tam tersine yaşam süresine ve sağlık durumunuzu şekillendirmek için fırsat güce sahipsiniz. “Kişiselleştirilmiş sağlık yönetimi” tam da budur.